• fotoğraflarda herkesin çok güzel, şeker, tatlı, harika çıkıyor olduğu. bir örnekle pekiştirelim:

    -hyatım giydğin mvi sana çok yakışmş, harka çıkmışsn....
    -sn de canım......take care
  • -ülkemizin cehalet seviyesi
    bilmiyorum siz hiç bakar mısınız çeşitli gruplardaki paylaşımların altındaki yorumlara. o kadar saçmasapan şeyler yazılı ki oralarda. hiçbir fikre saygısı olmayan, kendi düşüncelerini ifade edemeyen, en ufak kıvılcımda en eğır küfürleri eden o kadar çok insanımız varmış ki. facebook olmasaydı tahmin edemezdim kesinlikle bu kadarını.

    -dilbilgisinden bihaber gençlik
    dahi anlamındaki de'yi yazamayanlar mı ararsın, herkez yazanlar mı, ki'nin nerede ayrı, nerede bitişik yazıldığını bilmeyenler mi... 7 yaşından beri en az 12 sene türkçe dilbilgisi dersi almış bu kişiler hala öğrendikleri kuralların buralarda da kullanılması gerektiği bilincine varamamış. bunların dışında bi de kendi dilini oluşturmaya çalışanlar var tabi. bunların yha, choq gibi mide bulandırıcı bir hal almış bir sürü kelimeleri var. çıkar sopayı allah yarattı demeden vur.

    -fotoğraf altı sempatikleri
    artık kalıp haline gelen burcucum çok güzel çıkmışsın'ı kullanıp dururlar. özellikle kızlarda var bu. biri diğerinin fotoğrafının altına 'süpersn şekermm' yazar. diğeri 'tşk cnm o snn gözlerinin güzelliği :))))' yazar cevap olarak. karşılıklı böyle bi yapmacık tavırlar falan geçinip giderler. olan bizim sinirlerimize olur. suç bizde, bakma amına koyim. ha bi de sesli harfleri söyleme hastalığı vardır bu kızlarda. sesli harflerin kontenjanını başka harflere ayırırlar. 'napıosnnnnn bebeğmmmmm?'. bak bak çıldır. işin en acı tarafı da aklıma örnek gelmeyince bi bakayım dedim facebook'a. anında onlarca örnek karşımdaydı.

    -abaza insanların çokluğu
    özellikle, çeşitli gruplardaki paylaşımlara yapılan yorumlarda belirgin bu. en basitinden kızın biri çok alelade bir yorum yapmıştır, 14 kişi beğenmiş yorumu. neyini beğendin lan? yorumunu mu, profil fotosunu mu, ismini mi, merak edip senin profiline bakma ihtimalini mi? olaya bodoslama dalıp filiz sevişelim mi yazanlar inanın daha dürüst kalıyor bunların yanında.

    -gösteriş meraklısı insanlar
    onlarca fotoğraf albümü vardır bunların. beklerler ki bi doğum günü, parti, buluşma olsun da fotoğraf çekilip facebook'a koysunlar. 'ahahah ne de sosyal insanım' mesajını gözümüze gözümüze sokarlar. status kısmını @orda, @burda, @cehennemin dibinde ile doldurarak hiç boş bırakmazlar. her boklarını yazarlar. trafik sıkışıklığında blacberry'siyle fotoğraf çekip 'bilmem ne yolları kılıttt' yazan hatun insan bile gördüm, ben daha ne diyeyim.

    -milletteki espri kalitesinin düşüklüğü
    içerisinde en ufak zeka kırıntısı içermeyen, o kadar basit şeylere gülüp onları paylaşıyorlar ki insanlar artık ben kendimden şüphe eder duruma geldim. özellikle sabri, nihat doğan gibi belirli kurbanlar üzerinden paylaşıyorlar bu 12 yaş seviyesi esprileri. nihat doğan felsefesi adında bir grup var misal. eşşek kadar adam gidip ordaki saçmasapan şeyleri paylaşıyor lan. bu şeyleri her gördüğümde deliriyorum resmen.

    -paylaşım beğenme yavşaklığı
    facebook üzerinde dönen böyle bir yavşaklık var. ne olduğuna bakmaksızın biri gider öbürünün bağlantısını beğenir, diğeri de onunkini. sürekli bi döngü vardır. bakarsınız bi kişinin paylaşımlarına, belli bi arkadaş grubu vardır, sürekli, aynı kişiler beğenmiştir bu paylaşımları. dedim ya içerik hiç önemli değil bunlar için.

    -çevrendeki insanların özellikleri
    normalde hergün gördüğün, belki de hoşlandığın bir insanın ne kadar boş, zevksiz ve hatta aptal olduğunu öğreniyorsun facebook sayesinde. düşünsene kız güzel, hoşlanıyorsun falan ondan. bir bakıyorsun facebook profiline, fotoğraflarına. yapmacık yapmacık tavırlar, sürekli birilerine mesaj içerikli yorumlar... direkt tiksindiriyor kendisinden. ya da tam tersine pek hoşlanmadığın tanımaya fırsat vermediğin birinin ne kadar düzgün olduğunu anlamana yardımcı oluyor.

    sonuç olarak facebookla birçok şeyi öğrenmiş bulunmaktayız ve öğrenmeye devam ediyoruz. bilemiyorum bu öğrendiklerimiz bizim için ne kadar faydalıdır veya zararlıdır. bildiğim tek şey artık facebook'un hayatımızın vazgeçilmez parçası olduğu. ne diyeyim; sonumuz hayrolsun.
  • * lisede, üniversitede voleybol, basketbol gibi sporlarla ilgilenen, okul takımının göz bebeği olan, milletin hayran olduğu fıstık kızlar ve taş çocukların ilerde tanınmaz hale gelebileceği, göt göbek salabileceği,

    * lisede, üniversitede derslerden başka bi bokla ilgilenmeyen, milletin gıcık olduğu gözlüklü, şişko, inek tiplerin fıstık ablalara ve fit adamlara dönüşebileceği,

    * günlük hayatta gayet cool, mesafeli, resmi modda takılan insanların aslında ne kadar da cıvık olabileceği,

    * gerçek hayatta gayet ağır abi gibi görünen adamların aslında ne kadar da liseli sevgi pıtırcığı moduna girebileceği,

    * eğitim cehaleti alır eşeklik baki kalır lafının doğru olduğu, eğitimi kariyeri yerinde tiplerin gayet dandik paylaşımlar ve klişe kişisel iletiler yardırabileceği,

    * gerçek hayatta özgüven abidesi gibi görünen tiplerin aslında çocuk ruhlu olabileceği. "pelin'in yazdığı yoruma gıcık oldum, acilen facebook'tan siliyorum, engelliyorum hıh!" gibi ilkokul triplerine girebileceği,

    * gerçek hayatta sizinle konuşurken "hayat çok boktan, yalnızım, mutsuzum" şeklinde bunalım yüzünü gösteren insanların aslında gayet laylay bir hayat sürdüğü, 37465 kişilik arkadaş grubuyla mütemadiyen gezip tozduğu,

    * gerçek hayatta sizinle konuşurken "o kadar yoğun çalışmak zorundayım ki x senedir istanbul dışına çıkamadım, tatil yüzü görmedim" diye acındırma ayaklarına yatan tiplerin yazı honolulu'da, kışı avusturya alpleri'nde geçirmiş, sayfa sayfa albüm derlemiş olduğu,

    * gerçek hayatta sizinle konuşurken "para yok, zavallıyız biz, sürünüyoruz" bunalımında takılan, miras için gırtlağınıza sarılan akrabaların aslında gayet sosyetik bir yaşam sürdüğü, çocuklarını en kodaman okullarda zevk-ü sefa içinde büyüttüğü,

    * yalancının mumunun yatsıya kadar bile dayanmadığı,

    * sanal hayatta tam gizlilik diye bir şey olmadığı, aramaya inananın duvarı bile delebileceği...

    edit: facebook'un da her şey gibi modasının geçebileceği... (bkz: swh)
  • "face"book adının hakkını veren şeyler... mesela iki"yüz"lülük...

    - internetten uzak dur!!! sakın fotoğraflarını çizimlerini falan yayınlama, birileriyle konuşma, tanışma! internette herkes sapık, manyak, başına çok kötü şeyler gelir aman ha!!!!
    diye başınızın etini yiyen, ebeveyninizi de etkileyerek sizi kısıtlamalarını sağlamaya çalışan akıl hocası akrabanın ikiyüzlülüğü.

    kendi deyimiyle "şu sapık ortam"da gerek kendisi gerek çocukları facebook hesabı açmaktan hiç çekinmemiş maşallah. kızlarının mayolu, miniminnacık şortlu, dekolteli, şıkır şıkır gece elbiseli pozlarını "beğen"meyen "manyak" kalmamış. enteresan...
    (bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)
  • hayatın aslında ne kadar da basit olduğu...
  • o an için "hata" gibi görünen davranışların uzun vadede olumsuz etki yaratmayabileceği.

    eğitim öğretim hayatı boyunca derslere sınavlara konsantre olmak yerine öğrenciliğin tadını hatta b.kunu çıkaran; maç, gezi, balo, parti, öğrenci evi toplantıları vb. eğlenceleri kaçırmayan; kız peşinde ya da koca peşinde koşan; arta kalan zamanlarda derslere giren, sınavlara son anda hazırlanan, bazen geçen bazen kalan; hesapta hata eden tiplerin uzun vadede hiç de öyle çuvallamayacağı.
    kaynak: facebook'ta yayınladıkları cv'ler.

    özetle; rahat olmak lazım. gelecek de bir gün rahat rahat gelecek.
  • çirkin kadın yoktur, az brush * vardır.
  • (bkz: 5n 1k)
  • arkadasin hamile oldugunu ogrenmek.sonunda bunu da gordum
  • insanların kendi yaşamlarını başkalarının gözüne sokmayı ne kadar çok sevdiğini.
hesabın var mı? giriş yap