• cooper karakteri amerikan filmlerinde komik zenci ekolüne güzel bir örnektir.
  • sonu dışında beğendiğim bir filmdir; tek kusuru sonunda bize tatmin edici bir şeyler veremiyor oluşu.

    --- spoiler ---

    bir önceki mürettebatın başına gelenler için:
    http://www.youtube.com/watch?v=cdtcbj2bzom

    aynı zamanda zenci ile sarışının (ki, kendisi nip/tuck'tan julia'dır) filmin başında atışmaları ve sonunda ikisinin de kurtulması anlamlıdır. gönül ikisinin de tamamına erdiğini görmek isterdi.
    --- spoiler ---
  • gecenin bir körü, koskoca sinemada 5 kişi seyretmiştik bu filmi; ben tırsmayayım da kim tırssın... filmde saçmalıklar olduğu doğru, zaten yukarıda detaylıca anlatılmış, bir de ben deşmeyeyim. ama bir şekilde çok hoşuma gitmişti bu film. filmden çıkıp tırsma etkisi geçince farkettim, bi sürü detay "the "shining" ile aynı neredeyse. belki de o yüzden o kadar beğendim.

    ---spoiler---

    kan banyosu, uzun koridorlar, filmin başında normal görünen adamın filmin sonunda psikopata bağlaması, v.s.

    ---spoiler---

    en sonda score'lar dönerken funky shit'i duyunca salona geri dönüp şarkı bitene kadar beklemiştim, o da bonus olmuştu.
    yalnız, filmi izlediğimden beri ne zaman mangal yaksak aklıma sam neill'in o halleri gelir, içim "cızz" eder.
  • event horizon gemisi personelinden kalan latince ses kaydının ortaya çıktığı ana kadar gayet güzel giden film. ve bir çuval incir berbat olur o saniyede.

    be adam, yıl olmuş bilmem kaç, uzay zamanı büküyorsun, bir şeyler yapıyorsun, uzayın beri tarafına gidiyorsun, sonra işi gücü bırakıyorsun, dur şu puştlara bir oyun oynayayım, böyle gizemli, şifreli bir havası olsun diyorsun. sonra yemeyip içmeyip açıyorsun latince-ingilizce-latince sözlüğü, bakıp bakıp okuyorsun, yok liberte, yok inferno. uzayda kayıplara karışmışsın, manyak mısın be adam? "abi hapı yuttuk, çok acayip şeyler oldu, burada geberip gideceğiz" diyeceğine liberte bilmem ne. git işine ya.
  • türü hakkında herhangi bir karara varamadım,
    ama ucundan azıcık bile olsa ''bilimkurgu'' barındırmıyor...

    kuramsal fiziği filmle birlikte harmanlayarak, bir şeyler öğretmeye çalışarak sunmaya çalışmışlar ellerine yüzlerine bulaşmış. tek düzgün tarafı patlamalar hariç efektlerdi... uzay araçlarının dıştan görünümleri ve justin'in uzay boşluğunda giysisiz kalması falan belki.*

    --- spoiler ---

    özet
    öncelikle belirteyim spoiler'ın sonunda özet var, direkt onu okuyabilirsiniz.
    özet

    bir kere adamlarda utanma yok...
    2001 a space odyssey'in işlemci kısmını taklit etmişler ama rezil de etmişler.
    doktorun karadeliğin işlemci dairesindeki sahnelerden sonra kubrick ters döndü mezarında bence.

    filmde izlediğimiz ekibin gemisi olan clark kollarıyla event horizon'un idare ile makine bölümü arasındaki o hayvan gibi çelik kirişleri nasıl sakız ezer gibi eziyor? sanki peynir tenekesi...

    event horizon'un alakasız bir yerindeki patlama neden gemiye sadece kollarıyla yani mekanik bir şekilde tutunmuş olan clark'ta kıvılcımlı, nereden geldiği belli bile olmayan alevli, havai fişekli patlamalara sebep oluyor?

    smith adlı cengaver neden hep bu kadar sinirli, somurtkan? (''smith o gemide kardeşini kaybetti doktor...'' gibi bir şeyler sıkıştırmalarını beklerdim.. ayrıca bomba patladığı anda surat ifadesi ise çok güzeldi o ayrı)

    halüsinasyon görebileceğinin bilincinde olduğu halde montla sıçan salak bir çocuk peşinde koşan bir kadın da var filmde. en yakın pozisyonunda dünyadan 4.488 milyar km uzaklıktaki o gemide senin oğlunun işi ne be kadın? al tüpleri git işte. seyirciyi heyecanlandırmak için yapıyorlar bu sahneleri biliyorum ama ben nefret ediyorum bu amatör sahnelerden.

    makine ve idare kısmı arasındaki koridoru niye havaya uçurmayla uğraşıyorlar? koridoru idare kısmından ya da makine kısmından ya da her ikisinden de koparıp iki tarafı ayıracak kilitli, en temizinden böyle patlamasız, kansız ayrılabilen bir sistem yapmak çok mu zor?
    film bu kadar mı aksiyon fakiri? hiç mi bir şey bulamamışlar?

    -bu bombalar ne?
    +acil durumlarda bu koridoru komple hava uçuruyoraaagggggghhhh!!
    -(iç ses: ölü taklidi yapsam gider mi acaba?)

    eveet geldik en şatafatlı boka. arkadaki o gotik, dikenli, mızraklı, ablamın en sevdiği kolyesinin desenlerine sahip karadelik makinesi neydi öyle yaa? gyroscope* falan yapmaya çalışmışlar ama çevresinde dönen spotlar falan disko topu sanmama neden oldu bir an. alien'deki alien bile tasarım kıtlığı açısından bu kadar zoruma gitmemişti. gerçi bir dakika o alien çok da başarılıydı niye kıyaslıyorum ki bununla? dileğim, o ''cehenneme'' açılan gotik karadeliğe düşmeniz sayın sanat yönetmeni ya da dekor yapan ekip şeysi.

    ayrıca bu karadelik odasının ''geminin kalbi'' olması falan da iyice midemi bulandırdı.
    başladığım bir şeyi bitirme takıntım olmasa yarısından biraz sonra çıkardım bu filmden.
    sonunu da merak etmedim, belliydi çünkü sonunda captain miller'ın kendini feda ederek sempatik ve komik zenciyi ve taş gibi sarışını kurtaracağı.

    tüm bu saçmalıklara neden olan geminin canlı olması* zaten tüm filmin içine zıçan en büyük etken. yani baksanıza makine dairesinde karadelik yapabilen bir uzay gemisinin cehenneme gitmesi ve bu olay sonucunda canlanıp, son model ''şeytani'' oyunlarla geri gelmesi. senaryo kıtlığı bu başka bir şey değil.

    mürettebattan bazılarının görüp de ölmeyi istemelerine neden olan görüntüler neden izlediğimizde bizde de aynı etkileri yaratmadı orası da ayrı bir mesele. sadece korktuk**. bizim mürettebattan neyimiz eksik? cık cık.
    ayrıca bunları görünce ölmek isteyecek kadar ödlek bir uzay gemisi mürettebatının uzay boşluğunu bile tanımlayamayacağından eminim ben.

    yani bu nedir şimdi: if you could see what i've seen, you won't try to stop me.
    diktir git lan. ne fakirlik çektim ben bu güne kadar ölmeyi istemedim. bu kanlı, sevişmeli sahneleri görünce mi ölmek isteyeceğim? mastürbasyon daha iyi bir seçim bu sahne sonrası için*. ayrıca claire'mıdır nedir ne gerek var o bok gibi memelerini bize göstermene? abazalar filmin bu sahnesinde eminim çok heyecanlanmışlardır. ben kafamı çevirdim. eğer o memeleri birkaç saniye daha görseydim bu kez ben ölmek isteyebilirdim.**

    yani kısaca diyorum ki douglas adams belanızı versin.
    gerçi zaten filmde bu kadar bela mela olayları geçtiği için nefret ettim ya, neyse.

    ''cehennem'' ve geminin makine bölümündeki kısmında yaratılan yapay karadelik vasıtasıyla geminin ''cehenneme gidip canlanması'' olayı sözde ''korku unsurları''nı oluşturduğu için tarafımca maksimum 2 üzerinden değerlendirilebilecek bir ''hebele'' filmi bu. bilimkurgu demeyi çok isterdim ancak ilgisi yok maalesef. 2 üzerinden puanlama yapacak olursak; filmin ortalarında üstünde sadece alt kısmını kapatan bir havlu ile sarışın kadına (sanırım stark'a) elinde kahveyle yaklaşırken ''içine siyah ve sıcak bir şey almak ister misin?'' gibi bir soru soran ve film sonlarında da clark adlı kendi gemilerinin patlamasıyla uzay boşluğuna uçan ve sırtındaki kendi hava tanklarını patlatıp roket olarak kullanmak suretiyle neredeyse 500 km ötede kalan event horizon adlı gemiye geri dönerken* ''i'm coming motherfuckeeeerrr!!!!1!!!11'' şeklinde bir nara atması ve akabinde beni gülme krizlerine sokması, yerlere yatırması dolayısıyla astronot kıyafetli komik zenci için (bkz: amerikan filmlerinde komik zenci ekolü/#20566771) bu filme 2 üzerinden 3 veriyorum. bir düşünsenize uzay boşluğunda, en yakın insana ve araca yaklaşık 500 km mesafede çaresizsiniz ve hava tankınızı patlatıp, kullanırken ''ananızı öpmeye geliyorum!!2!'' diye bağırarak intikam almaya gidiyorsunuz..*

    özet
    evet özet geçiyorum: 1-2 dakikayla uzay, gemi, gezegen, kuramsal filiz olaylarını geçerek, tamamen ''şeytani oyun''larla, filiz sevişelimmi tarzı kısa, duygusuz diyaloglar ve aksiyon sahneleriyle çekilen, bilimkurgu değil senaryo kıtlığı çeken bir korku filmidir event horizon.
    özet

    --- spoiler ---

    neyse.

    sonuç olarak; bilimkurgu düzeyimi normal seviyeye çekmek için yeni bir sağlam bilimkurgu gelene kadar 2001 a space odyssey,district 9'ı ya da moon'u* bir kez daha izlemek zorunda kalacağım. saygılarımı sunarım.

    * * *

    zödit: şu güzelim entry'yi o kadar zaman sonra okuyup da tek oylamayla zamanının ötesine gönderen arkadaşa teşekkür ediyorum. gidip evlenmeli programları izlemeye devam edin lütfen. çok kırdınız beni.
  • zannediyorum ki ses kaydındaki o latince cümle filmin efekt kanalına değil ses* kanalına kaydedilmiş, dublajda da atlanmış ve sonuçta filmin türkiye'deki hiçbir kopyasında şu an bulunmuyor. filmi ilk cine5 döneminde, en son da dün gece tv8'de izledim. onca yıldır defalarca (hep de televizyonda) izlemişimdir ve ne kadar çabalasam da o kayıt çalarken o sesi duyamadım. sonunda sahneyi youtube'dan bulup izledim de ilk defa öyle duydum. hayatımın bir gizemi de böylece çözülüp gitti...*
  • dead space oyununun esinlendiği filmleren biri olduğu söylenen bilimkurgu-korku filmi.
  • türünün en iyi ve en farklı filmlerinden biri. bilim kurgu sinema; gelecekte bir tarihte geçtiği ve çoğu zaman geçmek zorunda olduğu için, ayrıca hayal ürünü yüksek teknoloji makineler, devasa uzay gemileri vs. varlığı sayesinde izleyende her zaman bir gerçek dışılık hissi bırakır. bu yüzdendir ki işlediği aşk, gerilim, aksiyon temaları hep bi şekilde yarım kalmıştır. ancak event horizon insan psikolojisini en zayıf yerden yakalayıp din, günah ve cehennem konularını işleyince bilim kurgu sinemada gerçek bir fark yaratmıştır. zayıf görüntü yönetmenliği, dar oyuncu kadrosuna, klişe amerikan filmi senaryo kurgusuna rağmen harmanladığı temalar sayesinde pek çok sahnede assiktir dedirtmeyi başarmıştır bu film...
  • tat olarak doom 3 ile benzer bir film. ortak noktaları çok.
hesabın var mı? giriş yap