• elimizdeki gerçekliklerin yeterli olmadığı durumlarda başka gerçekliklere geçiş yapmamızı sağlayan portala verilen ad.
    hepimiz öleceğimizi biliriz.bugün veya yarın ama mutlaka bir gün başımıza gelecek olan artık var olmama durumunun ne olduğunu asla anlayamayacak olduğumuzu bilsek de, esintisini zaman zaman az da olsa hisseder ve akılalmaz bir belirsizlik içinde nefes alırken, dünya gezegenine sıkı sıkıya bağlananlara hayretle bakarız.
    yani emin olduğumuz yegane bilgi budur düşünsenize bir kere."bir gün öleceğiz". bu yani.bu trajik bilginin ışığında yaşadığımız gerçeklik durumunun asla yeterli olmaması çok doğaldır
    aklımızı hepten kaybedip elimizdeki kısa zamanı korkunç yerlerde geçirmemek için dallardan bir dal bulup tutunmaya çalışırız.
    eee naapalımdır, hayat böyledir. boyle zamanlarda, "seviyorum ulan" esrimesindense, "at kadehi elinden bin parçaya bölünsün" esrimesi yaşamak bana göre daha iyidir.
  • beyni tatile çıkartıp , ruhu doruğa ulaştırma hali.
  • varoluşun her zerresiyle beraber, -tüm diğerlerinden farklı olarak bu sefer kendini üzerine eklemlediğinde "sıfır"a ulaştığın ruhdaşla- atarken, olurken, bilirken, akarken, yayılırken ve -severken... içeriden dışarıya, gözlerden yaşlarla beraber gelen.

    oluşun tüm haşmetinin altında ezilmemek için dizlerinin üzerine çöküp, o hiç bükmediğin boynunu eğip de şükürleri hıçkırıklarla seviştirmek. hayranlık, minnet, şükran. yaşamanın ve soluğun mucizesine hayran!

    an be an.
    tüm.
    tekil.

    bir. ve sıfır.
  • insanin kendini kaptirip gittigi muhtesem bir konser sonunda yasanabilecek bir duygudur mesela. beynin dansetmesi, kosmak istemesidir.
  • (bkz: vecd)
  • sarhoş olmak dersek algının seçiciliği yüzünden anlamını daraltabileceğimiz bir hal. daha çok kendinin dışına coşkuyla taşma halidir. dışarıdan madde temini yoluyla bazı esrime hallerine ulaşılabilindiği gibi, tamamen içeriden gelen bir kuvvetle de (belki de kat be kat fazla) yaşanabilir.
  • "zamanın sürekliliğinden kopmak" (bkz: milan kundera)
  • yunanca "ekstasis" sözcügünden gelmektedir ve dışarıda olmak, göçürülmek gibi anlamları vardır. şamanlıkta şamanın göçürme tekniği; ekstaz, vecd haline gelmesidir. ruhun başka dünyaya göçü, seyahatidir. bir tür transtır.

    bunu ana akım newage çevreler astral seyahat ile karıştırıyorlar, oysa ki esrimede teknik farklıdır. vecd haline girmek için davul, müzik, dans, yerine göre ruhlardan istek, hatta kimi zaman uyuşturucu otlar ve dumanlar kullanılır.

    esrime şamanlığın olmazsa olmazıdır. nasıl kırmızı hapsız bir morpheus, soğuk ve dingin bakışsız bir neo, dar deri kıyafetsiz bir trinity düşünülemiyorsa, esrimesiz bir şamanda düşünülemez zira ruhlarla iletişim ana metodu şamanlıkta vecd haline girebilmektir.
  • kazayı umursamamak çoğu durumda mümkün değil. kaza, beklenmedik. önceden çizilmiş bir yol haritasının dışında gelişebilecek her bir olayı öngörmek, mevcut iradenin ötesinde bir iradeyi gerektiriyor. yine de bu türden, bütün olasılıklara hâkim olan bir zihnin, kolay kolay esriyemeyeceğini söyleyebiliriz. çoğu durumda denklem, haddinden fazla bilgi içerdiği için çözülemez hâle gelir (bu aslında problemlerin büyük bölümünün açmazıdır: fazladan denkleme giren her bir bilginin bizi çözüme bir adım daha yaklaştıracağını düşünürüz). bilme fantezisinin, "inanmak istemiyorum, bilmek istiyorum." kisvesine bürünmüş hâli, iyi bir motivasyonel motto olsa da, bu açıdan bakıldığında nevrotik bir hüviyet kazanır. kazadan tamamen uzak; matematiğin fizikle birlikte retoriğin belini kırdığı o kusursuz teknoloji, göz alıcı. bütün bu kusursuzluğun insan yaşamındaki yansımalarından biri, kusurlara daha kapalı; kazalara daha tahammülsüz ve kırılgan insan tipi.

    insan, belirli bir olasılık kümesinden uzaklaşıp özellikle bir olasılığa yaklaştığında; kapılarını bazı olasılıklara kapattığında, esasında kusursuz işleyen bir makine gibi davranmaya çalışıyordur. insandaki bu eğilime kısaca robotlaşma eğilimi diyebiliriz. robotlaşan bir insanın uzaklaştığı kavram grubunda kaza, hata, sapma, düşme, kırılma gibi kavramlar bulunur. bunun aksi durumda, yani kaçmayan insanda ise bir tür teslimiyet hâli gelişir. "su gibi ol." düsturunun çıkış noktası olan bu teslimiyet hâli, kendinden razı, esrik kişiyi tasarlamamıza yardım eder. kendinden razı olmadığı gibi, başkalarından da razı olmayan insanları yaratan her bir yapının insanlardan esirgediği en kıyıda köşede kalmış şey belki de esrime. bedenin yükünü bedene bırakarak şöyle bir gezintiye çıkan ruhun bu gezintisi, esrime.

    bazen kendimi kazalara, beklenmedik hatalar ve olaylarla konuşurken bulurum. onlar benimle konuşmak istediklerinde onlara sırtımı dönemem. onlar bana sırtlarını döndüklerinde de onlarla konuşmak isterim. bu beni onların nezdinde sıkıcı bir tip kılar. yine de onlar spektrumun özel köşesine aitler.
  • cinsel birleşmedeki esrime hali.işte bu! her şeyin gerçek özü ve nüvesi bu, varoluşun amacı ve hedefi.

    (arthur schopenhauer, manuscripts remain in four volumes)
hesabın var mı? giriş yap