• sosyete mimarı.
  • fi tarihinde atv binasında gördüğüm defne samyeli'nin kocası kel, zayıf, hastalıklı görünümlü tipleme
  • anne ve babasi sayesinde ii mimarlık isleri yapmıs. kesinlikle ii bir mimar diil. ancak firsatlari ii degerlendirmis. yiidi oldur hakkini wer derler. yine de takdir e saayan.
  • kardeşi (bkz: esen talu) o da mimar
  • yeni bir tür devre tatil anlayışını getiren mimar (bkz: evturkbuku). kendi deyimiyle tüccar mimar...
  • demirbank subelerinin dekorasyonunu yapip, dunyalari goturmus halit cingillioglu'nun yakin dostu kendi tabiriyle light metroseksuel.
  • levent civarında kendi adını taşıyan yeni ofisini açan ve hatta daha sonra bütün binayı satın alan girişimci mimar.
  • beyaz ve siyah hastasi, elinden geldigince elini bilgisayara sürmemeye calisan, yatirimci olarak cok basarili (tüccar zekasi), mimar olarak ise eserlerini ve projelerini ancak vasatin üstünde buldugum insan.

    edit: "simdilik" patlayan stat isi üzerine pek bir oy almis entryim. oylayan suser camel'a demek istiyor ki: "cok basarili yatirimci demisin 2004de, 2009da kelek cikti ama bu zauaahahah"
  • knauf alçıpan dergisinin 4. sayısında verdiği röportajda "eren talu stili nedir?" sorusuna şu şekilde cevap vermiştir.
    "stil yerine tarz demek daha doğru. eren talu tarzı nasıl oldu? bir kere, sıfır kopya çekiyorum. eren talu hiçbir yabancı mimardan esinlenmiyor, bu çok önemli. zehirlenmesin diye, dünya mimari literatürünü takip etmeyerek iş yapıyor. özellikle phillipe starck; çünkü türkiye'de modern bir şeyler yapıyorum diye phillipe starc'ın akımına veya phillipe starc çizgisine düşmeyen mimar yoktur ya da çok azdır. modern nedir? modern, fonksiyonu en yalın şekilde gerçekleştiren, gerekenleri karşılayan mimarlık tarzıdır. ben bunun en iyisini yapmak için kendimle savaşıyorum. daha yalıni daha sade... bu minimalizm değil. minimalizm içinde felsefesi olan bir akım; din gibi bir şey. asla incelemedim. ama minimalizm örneklerine baktığımda; belli objeleri var, standartları var. bunların hepsi hurafe gibi bir şey bence, boşluktaki insanlara tutunacak dal. ...."

    efendim şu kadarcık bir alıntı bile, baskın bir egonun nasıl rahatsız bir zihin yapısı bina ettiğini göstermektedir:
    herşeyden önce eren talu da, mustafa sarıgül gibi cehaleti ile övünmekte, hatta bunu bir özgünlük gibi yutturmaya çalışmaktadır. 'zehirlenme', 'minimalizmin felsefesi var... asla incelemedim' gibi argümanların neyi hedeflediği vahim değil midir? mimaride modernizme dair yaptığı tanımsa, özellikle hillside suda yapılanların tamamen zıddını anlatmaktadır. bir yeri beyaza boyayıp, az mobilya koymak sadelik midir? hele o mekanın bakım masrafı astronomik fiyatlara ulaşmış ve bakımı için harcanan zaman tahammül fersa bir düzeye ulaştı ise nasıl bir fonksiyonellikten bahsedilebilinir?

    ayrıca, eren talu'nun kendisinden, neredeyse, "eren bey" diye bahsedecek kadar yabancılaşması veya kendisini marka olarak görmesi; mimarlık mesleğinin erbabı için tebessümle karşılanabilecek bir durumdur.
    tabii, hepimizin kullandığı, fakat esas itibarı ile yakışıksız bir ifade tarzı olan; matematiğe ait kavramların sosyal meseleri açarken sarf edilmesi de; bu meslek erbabının -neredeyse hepsinin- edebiyata olan ilgisizliğini işaret etmektedir. (...bir kere, sıfır kopya çekiyorum.)

    aman efendim bunlar çok önemli meseleler de değil, eren bey evinde mutlu huzurlu olsun. allah kendisine ve sevdiklerine sağlık, sıhhat ve afiyet versin... başka da bir arzumuz olamaz.
  • ev türkbükü projesinin web sitesinin görseller bölümüne "eşi ve arkadaşlarının" köfte ekmek yerken ki fotograflarini koyan mimar
hesabın var mı? giriş yap