42 entry daha
  • öylesene bir sorundur ki, kimi üstün zekalı kişiler lego oynar gibi seçili istatistikleri ve verileri işine geldiği biçimde bir araya getirerek, hayal dünyalarındaki sonuçlara ulaşmayı başarabilirler. kürt sorunu yoktur, sorun kürtlerin kendisidir gibi neo faşizan söylemlerin bilimsellik adı altına çeşitli istatistiklerle yeniden kurgulandığı ya da öyledir demeye getirildiği bu sonuçlarla yapılan zihinsel mastürbasyon kürt sorunu tartışmalarında en yeni trend olararak göze çarpmaktadır.

    çeşitli maillerle dolaşan, kahve, kantin köşelerinde yapılan vatan vatan kurtarmaca oyunlarıyla dört bir yana yayılan, kimi faşizan siteler ve yayınlarla hayat bulan bu yeni trendin temel dayanağı kürt sorununu az gelişmişlik ve feodal düzenden kaynaklı gören genel eğilimin reddedilmesi ve konuyu çeşitli istatistikleri eğip bükerek asıl sorunun kürtler olduğuna getirmesidir. ne bir bilimsel yönteme dayanan, ne de bilimsel, sosyolojik yorumlarla, sebeb-sonuç ilişkisiyle değerlendirilen ve alın işte kürtler bu diye önümüze konan istatistikler kimi faşizan ve şoven söylemler için araçsallaştırılmaktadır.

    kaçak elektrik kullanımı hakkında atıp tutarken, tüm suçu keko diyerek alay ettiğinizi sandığınız insanların sırtına bindirirken şu aşağıdaki veriler nedense unutuluyor.

    * türkiye'de sadece 11 ilde kaçak elektrik kullanımı normal diye kabul edilen ortalamanın altında, yani sorun bölgesel değil, türkiye çapında bir sorun.

    * yıllar boyunca hemen hemen hiçbir hükümet kaçak elektrikle mücadeleye girişmemiştir, en son çare olarak günümüzde özelleştirmeye başvurulmuştur.

    * türkiye'deki kaçak elektriğin yüzde 70'i sıradan vatandaşlar tarafından değil, büyük ticari tüketici diye adlandırılan sanayi kuruluşları tarafından yapılmaktadır.

    bütün bu veriler bir yana, sanayi kuruluşları dışında sıradan kişilerin kaçak elektrik kullanımının nedenleri sadece keyfiyet, haksız çıkar sağlama ya da ülkesine zarar verme gibi olgularla açıklanamaz, sosyo ekonomik nedenlerle kaçak elektrik, su kullanımı arasında sıkı bir ilişki vardır ama kimlerinin tek derdi sorun kürtlerdir demek olduğu için bu gerçeği görmezden gelerek bu istatsitikleri işlerine geldiği gibi kullanırlar. oysa ki haneler ve kişiler bazında gelir dağılımıyla kaçak elektirk kullanımı arasında yapılacak bir karşılaştırma gelirin düştüğü yerlerde kaçak elektrik su kullanımının arttığını göstermektedir. gsmh oranlarının en düşük olduğu ve kırsal koşuların hüküm sürdüğü illerde kaçak elektrik su kulanımın artması kimileri için nedense sadece bir tesadüf ve göz önünde bulundurulmaması gereken bir veridir. aynı uyanıklık kaçak yapılaşmanın çokluğu için de yapılır, yoksa bölgede 1990 sonrası resmi rakamlara yaklaşık 400 bin, sivil toplum raporlarına göre 1.5 ile 3 milyon arasında gerçekleşen göçlerle hiçbir ilgisi yoktur kaçak yapılaşmanın, sadece ve sadece tek dertleri bu ülkeye olabildiğince zarar vermek isteyen kürtlerin kötü niyetleri ve bölücü emelleriyle ilgilidir.

    aynı çarpıtmalar işsizlik rakamlarını kullanarak kral tv top 10 listesi gibi bir sıralama yapılarak da gerçekleştirilir, en fazla sayıda işsizin olduğu iller, genel bir rakam veren türkiye istatistik kurumunun verilerine göre değil, sadece kendisine yapılan başvurulara göre rakam veren işkur verilerine göre sıralanır, hiçbir doğu ve güneydoğu anadolu ilinin olmamsına atıf yapılarak hani nerde işssizlik, batıda işsizlik daha fazla denerek iyice komik durumlara düşülür. aynı mantık üzerinden gidilince, new york'ta yaklaşık 450 bin, londra'da yaklaşık 600 bin, toronto'da yaklaşık 200 bin, tokyo'da yaklaşık 300 bin paris'te yaklaşık 500 bin kişinin işsiz olduğu gerçekleri üzerinden istanbul'da ve geri kalan tüm türkiye illerinde istihdamın ve ekonomik düzeyin bu g7 ülkesi şehirlerinden daha iyi olduğunu söylemek mümkündür. ancak işsizlik konusundaki asıl istatistik işsiz sayısı değil nüfusa göre işsiz sayısının oranıdır, bu konudaki resmi rakamlar bile bölgedeki işsizlik oranının yüzde 13 olduğunu göstermektedir, batman, diyarbakır gibi illerde bu oran yüzde 20'lere kadar varmaktadır ki bütün bunlar genel türkiye ortalaması olan yüzde 10'un üzerindedir. ki bilgisayar başında kıçını serip, işine gelen rakamları işine geldiği kullanarak atıp tutmak, nüfusun arttıkça işsiz sayısının da artacağı gerçeğini gözardı ederek kimi uyanıklara girişmek, bu rakamlarla götünden sallamak yerine biraz bu şehirleri dolaşan eden insanların da görebileceği üzere bu şehirlerde işsizlik verilen resmi rakamların bile çok üzerinde seyreden bir sorun teşkil etmektedir.

    gsmh rakamları ise muhtemelen çarpıtılması pek mümkün olmadığından, önceki rakamlarla oluşturulan güzel ortamın bozulmamasını sağlamak için verilmemiş, sikerim, sokarım edebiyatıyla yusuf the kitap siken havasıyla geçiştirilmek istenmiş. biz gene de, türkiye'deki genel gsmh ortalamasının 5000$ dolar civarında olduğunu unutmadan, kabaca bir fikir edinmek için ato verilerine bir göz atalım:

    ağrı 568$
    muş 578$
    şırnak 638$
    bitlis 646$
    bingöl 795$
    hakkari 836$
    ardahan 842$
    yozgat 852$
    ığdır 855$
    van 859$
    kars 886$
    adıyaman 918$

    yani bölge illerinin bu istatistiklerde tartışmasız liderliği var, diyarbakır, batman, urfa gibi iller ise biraz daha iyi durumda! 1000 ile 1300 dolar arasındaki rakamlarda dolanıyorlar, bölgenin gsmh ortalaması 1000 dolara bile yaklaşamıyor(bu arada belirtelim, yozgat, aksaray, tokat, bayburt, gümüşhane, afyon, ordu gibi illerin de gsmhleri çok parlak değil, ancak bölgesel olarak öne çıkan yerler doğu ve güneydoğu anadolu bölgeleri). ancak bu veriler için de, sıfır üretim/katkıyla 8 çocuk yaptıkları için kürtler gene suçlu ilan edilmiş, 8 çocuk yapma, 0 üretim katkısı iddiaları için istatistiksel veri verme zahmetine pek tabi girilmemiş, sadece sikerim, sokarım denerek hitler'in mein kampf kitabındaki gsmh'yi yükseltmek için yahudi nüfusunun azaltılması fikrindeki dahiayeneliğe ve faşizanlığa göz kırpılmış. ancak aynı dahiyane fikri uyguladığımızda bile hamamın namusu kurtarılamıyor, hane sayısı üzerinden 8 ve 2 rakamalrı arasında yapılan basit bir içler dışlar çarpımları bile bu illerin gsmhlerini ülke ortalamasının yarısına bile ulaştıramıyor, yani görülüyor ki gsmh'nin düşük olması nüfus yoğunluğuyla değil, bölgedeki yatırım, istihdam, gelişmişlik ve sanayileşme eksiklikleriyle ilgili. zaten bunca senedir bölgeye gönderilen ucuz krediler, yapılan ekonomik yardımlar da bölgedeki az gelişmişliğin ve yoksulluğun resmi kurumlar tarafından üzerinde durulması gereken bir sorun olarak algılanmasıyla ilgilidir. işin içine kayıt dışı ekonomi lafını katıp kafaları bulandırmaya çalışarak da gsmh verilerini bir kenara atamazsınız, kayıtdışı ekonomiyi su, elektrik kaçağıyla anlatmaya çalışmak sadece götünden sallamaktır. kayıtdışı ekonomin kaynakları yeraltı faaliyetleri, vermesi gerekenden daha az vergi ödeyen sektörlerin çokluğu(avukatlar, doktorlar, emlak, döviz büroları, mütehaitler, otel, lokanta, eğlence yeri işletmecileri gibi) ve kayıt altına alınamayan işportacı, hamal, inşaat işçileri, hayvan tüccarları, seyyar satıcları gibi az gelişmiş yerlerde görülen ve çoğunlukla alt sınıf insanlarının yapmak zorunda oldukları işlerin varlıklarında yatar. ki kayıtdışı ekonominin varlığı gsmh hesaplanmasının önünde engel değildir, tam tersine farklı yöntemlerle(üretime, gelire ya da harcamaya göre) bulacağınız gsmhler arasındaki farklar size kayıt dışı ekonominin boyutları hakkında bilgi verir.

    eğer amaçlanan yoksulluğun ölçümüyse bu veriler dışında gözönünde bulundurulması gereken onlarca farklı göstergeler vardır. mesela, okur yazarlık oranları, mezuniyet dereceleri, üniversite sınavlarında illerin başarı sıralamalarında hangi illerin ne durumda oldukları sıklıkla basında yer alıyor. yoksulluğun en önemli sonuçlarından biri bebek/çocuk ölümleridir, doğu illerinde çocuk ölüm hızı yüzde 76 olup, türkiye ortalaması olan yüzde 52'nin çok üstündedir. yoksulluğun yoğun olarak yaşandığı yerlerde görülen kolera, ishal gibi salgın hastalıkların ve ilaç/mühimat yokluğuna bağlı olarak gelişen ölümlerin doğu illerinde hangi rakamlarda dolaştıkları gene basında ve sivil toplum örgütleri raporlarında yer alıyor. (bütün bunları pkk'nın öğretmen ve doktor cinayetlerine bağlayacaklar için pkk teröründen önce de bölgede uzun seneler boyunca benzer rakamların geçerli olduğunu not düşelim.) dünya bankası verilerine baktığınızda da güneydoğu anadolu nüfusunun yüzde 39'unun mutlak yoksulluk sınırında(günlük 2.15 dolar) yaşadığını ve bu konuda diğer bölgelere göre açık ara önde olduğunu söylüyor. aynı çalışmaya göre yoksulluk sınırı 4.30 dolara çekildiğindeyse doğu anadolu'da oran yüzde nüfusun 77'sini, güneydoğuda ise nüfusun yüzde 70 civarını bularak liderliğini sürdürüyor. 2005 yılında çıkarılan yoksulluk kredisi için başvuran yaklaşık 1 milyon insanın yüzde 46'sı güneydoğu ve doğu anadolu'dan çıkmış, başvurusu kabul edilenlerin yaklaşık yüzde 60'ı gene güneydoğu ve doğu anadoludan.

    bütün bunlara karşın, bölgedeki yoksulluk ve az gelişmişlik üstüne söylenenlere etnik ezik edebiyatı yakıştırması yapmak, kaçak elektrik ve su kullanımının bu verilerin bir sonucu olarak değil kürtler'in bilinçli bir tercihi gibi göstermek , 8 çocuk yapıyorlarsa yoksulluğa da katlanacaklar söylemlerine başvurmak, üretime katkıları sıfır gibi götten uydurmalara girişmek, tüik'in değil işkur'un yayınladığı işsizlik rakamlarını vererek, işsizlik oranlarından hiç bahsetmeyerek komik demagojilere sığınmak, işine gelmeyen rakamları ve verileri sikerim, sokarım edebiyatıyla geçiştirmeye çalışmak kürt sorunundaki son moda olan "sorun kürtler'in kendisidir" gibi faşizan ve ırkçı eğilimlerin yansımaları ve hezeyanlarıdır. bütün bu hezeyanlar için her türlü istatiksel numara ve bilimsellik adı altında şarlatanlıklara girişmek de kimileri için mübah gözükmektedir. yolları açık olsun diyip, yeni istatiksel aldatmacaları ve götten sallamaları bekleyelim..
929 entry daha
hesabın var mı? giriş yap