32 entry daha
  • adonis.
    adonis masalı, hesiodos'un daha önce atıfta bulunduğu suriye orijinli bir efsanedir. genellikle benimsenen şekli şöyledir: suriye kralı theias'ın myrra ya da smyrna adında bir kızı vardı. aphrodite'in öfkesi, onda babasıyla ensest yapmak isteğini uyandırdı. smyrna, dadısı hippolyte'nin yardımıyla theias'ı kandırmayı başardı ve on iki gece boyunca onunla birleşti. ama, onikinci gece theias kızının oyununu far ketti ve bıçağını alarak, onu öldürmek için peşine düştü. myrra, bu tehlike karşısında tanrılara sığındı. tanrılar da, onu mürrüsafi ağacına dönüştürdüler. on ay sonra ağacın kabuğu kabardı, çatladı ve içinden bir çocuk çıktı. çocuğa adonis adını verdiler. çocuğun güzelliğinden etkilenen aphrodite, onu aldı ve yetiştirmesi için gizlice persephone'ye emanet etti. ama, persephone de çocuğu görünce âşık oldu ve onu aphrodite'ye geri vermek istemedi. iki tanrıça arasındaki bu kavgada zeus hakemlik yaptı. bazı yazarlarsa, zeus adına mousa kalliope'nin hakemlik ettiğini söylerler. sonunda, adonis'in, yılın dört ayını aplıroclite'yle, dört ayını persephone'yle, diğer dört ayını da istediği yerde geçirmesine karar verildi. ama adonis her zaman yılın üçte ikisini aphrodite'yle, üçte birini de persephone'yle geçirdi. daha sonraları, artemis'in öfkesi (neden ileri geldiği tam olarak bilinmiyor) adonis'in başına bir yabandomuzunu musallat etti ve bir av sırasında yabandomuzu adonis'i öldüresiye yaraladı.

    bir ağaçtan doğarak yılın üçte birini yer altında geçiren ve geriye kalan zamanda da aşk ve ilkbahar tanrıçasıyla birleşmek için gün ışığına çıkan bu çocuğun kişiliğinde, bitkilerin boy veriş sırrını sembolik bir tarzda dile getiren bir mitosun bu ilk kabataslak şekli, daha sonraları başka unsurlarla süslenip tamamlanmış, aphrodite'nin lâneti nin hangi nedene dayandığı konusunda açık bilgiler verilmiştir. buna göre: kinyras'm (theias'ın yerine) karısı ve smyrna'nın annesi olan keııkhreis, kızının aphrodite'den daha güzel olduğunu iddia ederek tanrıçayı incitmiş ve tanrıça da bu hatâyı cezalandırmak için smyrna1da, ağır bir suç olan bu aşkı uy andırmış ti. smyrna, tutkusunun ensest nitelikte olduğunu farkedince, önce kendini asmak ister, ama bu sırada dadısı çıkagelerek ona, tutkusunu tatmin etmesini öğütler. ensest gerçekleşince, genç kadın utancından ormana gizlenir; burada, aphrodite kurbanına acıyarak onu ağaca dönüştürür. ve smyrna1nm babası, ağacın kabuğunu kılıcıyla yararak küçük adonis'i gün ışığına çıkarır. ya da, bir yabandomuzu (genç adamın ölüm şeklini önceden haber verircesine) keskin dişleriyle ağacın kabuğunu yararak bebeğin ağaçtan çıkmasını sağlar. hellenistik şairlerin hayal gücü, adonis'i, nymphalar tarafından büyütülmüş ve kırda, ormanda sürüleri güder ya da avlanır biçimde tasvir etmeyi yeğlemiştir. onun ölümüne yol açan felâkete gelince, buna artemis'in değil, aphrodite'nin âşığı ares'in kıskançlığının, ya da apollon'un aphrodite'den öç alma isteğinin yol açtığı ileri sürülür (çünkü aphrodite, yıkanırken kendisini çıplak bir halde gören apollon'un oğlu erymanthos'u kör etmişti (bkz: erymaruhos). adonis efsanesi, kâh idalion tepesinde, kâh lübnan'da geçer. byblos'tan, adonis adlı bir ırmak geçmekteydi ve bu ırmak her yıl adonis'in ölüm yıldönümünün anıldığı günde kızıla boyanmaktaydı.

    birçok çiçek efsanesi de adonis hikâyesine bağlanmaktadır; yalnızca kokulu reçinenin (myrra'nın gözyaşları) mitsel orijini değil, gülünki de ona bağlanıyordu: başlangıçta gülün rengi beyazdı; ama, aphrodite yaralı arkadaşının peşinden koşarken ayağına bir diken battı ve kanı, kendisine adanmış olan bu çiçeği kırmızıya boyadı. dağlâlelerinin de, yaralanan adonis'in kanından meydana geldiğine inanılıyordu. idil şairi bion, tanrıçanın, adonis'in akan kanı kadar gözyaşı döktüğünü ve her damla gözyaşından bir gülün, her damla kandan bir dağlâlesinin oluştuğunu anlatır.

    aphrodite, arkadaşının şerefine bir anma günü ihdas etti; bu günü, suriyeli kadınlar her yıl ilkbaharda kutluyorlardı. vazolara, sandıklara vs. tohumlar ekilerek, çabuk bitmesi için sıcak suyla sulanıyordu. bunlara "adonis'in bahçeleri" adı veriliyordu. bu şekilde zorlanan bitkiler toprağın üstüne çıktıktan az zaman sonra ölüyor ve böylece adonis'in kaderini simgelemiş oluyorlardı. öte yandan, kadınlar da, aphrodite'nin sevgilisi olan genç adamın kaderi üzerine âyin yaparak ağıtlar yakıyorlardı.

    bu efsanenin ibranî asıllı olduğu açıkça görülmektedir. tanrının adı bile, ibranice "efendi" anlamına gelen kelimeden türemedir. adonis kültü, hellen döneminde akdeniz dünyasına yayıldı. adonis efsanesine ait figürlere etrüsk aynalarında bile rastlanır.
102 entry daha
hesabın var mı? giriş yap