1 entry daha
  • hayatımın 80'lerin sonu, 90'ların başına denk gelen kısmı bu adamı okuyarak geçti. o yıllar dergilerde yayınlanan yazılarından derlenen doğru söyleyeni dokuz köyden, mustafa kemal sizin gibi kıro değildi, şengül hamamı, teğel teğel hüzün, daktilo konçertoları, kadın suretleri, turkobarok ve zeytin'in de bahsettiği islam teksas'ta gibi kitaplarının sevdiğim cep yayınevi tarafından hızla piyasaya sürüldüğü, babamın da hepsini eve aldığı yıllardı. on-on bir yaşlarında defalarca, defalarca okudum bu kitapları, bir kısmını anlamadan. ve sınırsız şey öğrendim. kültürü, zekası, hele hele dili kullanışı eşsiz benzersizdi. üstelik feci hisli, feci de hassas bir adamdı. kabul etmeli ki, benim kitaplarından tanıdığım engin ardıç'la seneler sonra yaşıtlarımın günün yorumu'nda tanıdığı engin ardıç pek benzemiyorlardı. yaşlanmıştı, acılaşmıştı, çok daha, çok daha saldırganlaşmıştı, anlıyordum da biraz. kompleksleri vardı evet, zayıflıkları vardı. ama çocukken sevilen yazarlardan vazgeçmek zor. ve ne olursa olsun otisabi'ye katılamıyorum, kalbi karanlık, kötü niyetli bir ruh hastası olduğu hususunda. objektif olamıyorum, doğrudur, engin ardıç bana hayatımda aldığım en güzel mektubu yazmış, benim ona gönderdiğim mektubu kastederek "hep saklayacağım, sanırım ölürken bile cebimde olacak, benim için nobel'den bile değerli" demiş bir insandır. yine de sevgili otisabi'ye yukarda bahsettiğim kitapları vermeyi teklif ediyorum, okuyup yine de fikrini değiştirmezse susacağım (hem emret bakanım'a layığıyla karşılık veremedim hala).
3231 entry daha
hesabın var mı? giriş yap