8 entry daha
  • taşrada öğretmenlik yapan bir arkadaşıma okuyup okumadığını sorduğumda, okumanın kışkırtılma gerektiren bir edim olduğunu bunun da kaosla olacağını, büyük şehirlerin bu duyguyu verdiğini falan söylemişti. bunu o zaman snop bir tavır olarak bulmamıştım. çünkü taşranın kımıltısızlığında bir insan ne düşünebilirdi. ne yazabilir ne üretebilirdi.

    zaman geçti, ve zaman geçtikçe elbette bazı şeyler netleşti. yazmanın devingenliği içerisinde taşralılık nedir, edebiyatın beslendiği kaynaklar nelerdir, yazar kimdir...

    bu kavrama süreci içerisinde bazı yazarların büyük tesirinden bahsetmek gerekmektedir. ki hasan ali toptaş, bundan yıllar evvel bir taşra öğretmeniyle konuşmuş ve henüz kavramsal olgunluğa erişmemiş benliğime bugünün koşullarında çok şık bir yanıt verecek güçte bir yazar. dünya edebiyatını takip ederken, özene bezene ağzımın suyu aka aka okuduğum o janjanlı ve lobili yazarların yanında dinginliği ile beni çömez duygularımdan ötürü utandıran, yerin dibine geçiren bir yazar.

    bilgeliği, mütevaziliği, mutedil havası ve kavruk görünümü ile kafamın içinde her nasılsa oluşmuş antin kuntin sanatçı tipini yerle bir eden yazarlardan biri olmuştur hasan ali toptaş.
1018 entry daha
hesabın var mı? giriş yap