7 entry daha
  • kadınların da “erkekler kadar kötü” olabileceklerini görüp bu şaşkınlığı yaşayan yazara neden şaşırdığını sormak isterim? şaşkınlığın yanında hayal kırıklığı da olsa gerek. haksız değil bir bakıma. kadınların “güç” sahibi olduğunda yaptıkları farklı olsaydı bu her birimizi sevindirebilirdi. ancak gücün bunca yüceltildiği bir çağda ona sahip olanların yapacakları da yüceltilen başka ne varsa onları elde etmede kullanmak olacaktır. burada neden bir kadın erkek ayrımına gidildiği de yazarın niyetleri konusunda insanı rahatsız ediyor. bütün sorun kadınlarla ilgili gizli kapaklı kalmış, tanınamamış kadın benliği ile ilgili hayallerimizin fiyaskoyla sonuçlanmış olması mı? neden melek olsaydı ki kadın, üzerine erkeklerce yapıştırılmış bu tanımları ve yükleri ayağında sürümeye neden devam etsin? yüzyılların hıncı içinde olduğunu söylüyor kadınların. yüzyılların erkek egemen kültürünün getirdiği binbir türlü baskı, şiddet, taciz ve zorlamaya halihazırda maruz kalıyor olmak bu hıncı besliyor olmasın.

    ilk etapta erkekleri ele geçirip kendini sınıyormuş kadınlar. belirtmek isterim ki “dünyanın yarısı”ndan korkmasına gerek yok cem şancı’nın bu açıdan. çünkü bir erkeği o biçimde ele geçirecek “gücü” kazanmış kadınların sayısı öyle az ki. diğerleri daha çok karnını doyurmak, hayatını sürdürmek, barınmak vs.. gibi sorunlar ile uğraşıyorlar. bir başka büyük topluluk da zaten hala melek çağlarını yaşıyorlar, herhangi bir erkeği gücendirecek davranışta bulunmaya cesaret etmeleri mümkün değil (bkz: tore). bir de gücü kuvveti yerinde olup niyeti de sağlıklı insankızları vardır ki onlar bahis dışı burada. gelelim bunu yapabilecek “güç” ile donanmış ve alabildiğine gözü kararmış kadınlara (küçük bir oranda bulunsalar da çağımızın kadınını temsil görevi yüklenmiş kendilerine). sürüm sürüm süründürürler adamı. ama suç arayacaksak kadında mıdır tamamı, yoksa böyle bir kadının peşine düşmüş adamda mı? biz ne kadarsak kurduğumuz ilişkiler de o kadar değil midir? aşkın gözü kördür ama, kadınlar aşık olmadıkları için her an her dakika kurdukları planın incelikleri üzerinde derin çalışmalarını sürdürebilirler. zavallı saf aşık erkek ise, “ben senin her şeyini, her anını, her saniyeni istiyorum,” diye ağlayan bir “yaratık” ile bir gelecek planlamaya devam eder. al birini vur ötekine cinsinden insanların kurdukları ilişkileri incelemek ve buradan kadınlar aleyhine delil toplamak uygunsuzdur. uzak durunuz efendim siz de böyle bayanlardan. kadın tarafından ele geçirilmek, bir kadını ele geçirmek. ilişkilerin terimleri arasında sahiplik, aitlik gibi tanımlar bulunduğu sürece bu kurgular da kaçınılmaz. kimi erkeklerin dizinin dibine dizi dizi dizdiği kadınlara ne demeli. yazar tarafından kadınlar hakkında sarfedilmiş kötüleyici her iddia erkek topluluğunda da kendi karşılığını bulduğu sürece, “dünyanın yarısının gözü kara bir histeriyle sonu belirsiz bir iktidar yarışına girmesinden” korkmak gereksiz. dünyanın tamamı için yas tutmalı.

    ne zaman bir kişi elini beline koyup karşı cins hakkında ahkam kesmeye başlasa kuyruk acısıyla atılmış bir çığlığın yankılanışını duyuyorum.

    toplumun bir yarısının sakatlıklarını tespit ederken diğer yarıda bunların varlığından söz etmeyip yok saymak seksist bir yaklaşımdır ve ne kadına ne erkeğe kısacası insan olana yaraşır bir yaklaşım biçimi değildir.

    son olarak, doğru diyorsunuz da cem bey, eksik diyorsunuz.

    ille de (bkz: melekler erkek olur)
129 entry daha
hesabın var mı? giriş yap