2 entry daha
  • sözün bittiği , gözyaşlarının konuştuğu köprüdür.çok acı bir hikayesi vardır. sovyetler döneminde , moskof yönetiminden illallah diyen bazı azeriler boraltan köprüsünü geçerek hemen aras nehrinin kıyısındaki sınırdaki türk karakoluna sığınırlar.karakol komutanı durumu ankaraya bildirir.bu arada moskoflarda sığınmacıların iadesini istemiştir.karakol komutanının ısrarlı çabalarına rağmen , hükümetten gelen direktif sığınmacıların moskoflara iadesi şeklindedir. bunun sonucunda karakol komutanı gruplar halinde sığınmacıları göndermeye başlar.ilk giden grubu köprünün karşısında karşılayan moskof askerleri oracıkta kurşuna dizer.bunun üzerine sığınmacı iadesini durduran karakol komutanı , durumu tekrar ankaraya bildirir. ama ankaradan gelen emir nettir.iade edin. tüm sığınmacılar köprünün hemen ucunda moskof kurşunları ile şehadet mertebesine ulaşırlar.o gün ki hükümet, ismet inönü hükümetidir. bu durum azerbaycan da yaşayan azerileri o kadar üzer ki ,dönemin ünlü azeri şairlerinden almas yıldırım , dönek kardeş isimli şiir'i ile sitemini ve üzüntüsünü dile getirmiştir.

    dönek kardeş

    türk denince özü, sözü merd olur,
    dost deyince ayrılmaz bir ferd olur,
    kardeş deyip dara düşsem, sığınsam
    şimden gerü bu bana bir derd olur!

    ben ne diyen bu vefasız dağlara?
    öz kardeşi dönek olan ağlar a…

    türk… o altayların dünkü eri mi?
    yoluna can koydum, verdim serimi.
    düştüğü ağlardan kurtulsun diye
    serdim ayağına doğma yerimi…

    kardeş armağanı dökülen kanlar,
    bana mükâfat mı giden kurbanlar?

    ben diyordum: ”kayıhan” dır soyumuz,
    bir kaynaktan varlığımız, boyumuz.
    dilim dili, yolum yolu, emel bir,
    bir bayrakta, yıldızımız, ayımız…

    azeri, türk, türkmen… var mı ayrılık?
    nerden doğdu bu imansız gayrılık?

    alnımın yazısı karadır, kara…
    karadan bir mendil yolladım yara;
    yol uzun, il uzak, yetişmez eller
    türklüğün kanayan kalbini sara…

    felek kıymış beslenen bu dileğe,
    lanet türk’ü hançerleyen bileğe…

    bir suç mu düşmana göğüs gerdiğim?
    günah mı türklüğe gönül verdiğim?
    rusların yaradan derin
    anayurtta öz kardeşten gördüğüm…

    seslenseydim, ses çıkardı her taştan,
    ne beklersin sağırlaşan bir baştan?

    kaçtır eli kanlı çıktı oyunda,
    ne bilem kahpelik varmış soyunda?
    girdiğim öz yurttan döndürülürken,
    kanımın aktığısınır boyunda

    açan lalelerden bir çelenk örsem
    türklük dünyasına armağan versem.
54 entry daha
hesabın var mı? giriş yap