165 entry daha
  • bir acaip yazar. aslında severdim ben bu adamı. bugün hakkında kötü konuşacağım aklıma gelmezdi birkaç ay evvel.

    dublörün dilemması'nı pek sevdim mesela. korkma ben varım'ı da edindim, okuyacağım. yeni kitap yazsa yine alır okurum. kalemine, birikimine saygım var çünkü. benden çok okuduğu, yaşadığı, gördüğü aşikâr gözümde. ama sorun şu ki, kendisinin dinleyicisine/izleyicisine yani "bana" saygısı olmadığını düşünüyorum ve bunu hoş görecek değilim. "murat menteş'im olum ben, müslümanlar arasında popülerim, beni ne yapsam severler, pohpohlarlar nasılsa. o zaman, gönlümce cılkını çıkarabilirim." gibisinden ağır bir kibir ve şımarıklık içinde görüyorum kendisini. gerek söyleşileri, gerekse katıldığı televizyon programları böyle artistik çabalarıyla dolu. ve bu artık rahatsız edici.

    bir süre önce yazarlar birliğinde sinema üzerine söyleşiler düzenleniyordu. birine murat menteş konuktu. hah dedim, afili filintalarda paso film tavsiyeleri veren adam bu adam. bunu yaptığına göre sinemadan anlıyor olmalı, güzel bir söyleşi olabilir diye düşündüm. gittim. six shooter adlı filmi kendisi seçmiş, izledik. sonrasında, bağrını açık bırakan havai gömleğiyle ve dağılmış tipiyle murat menteş teşrif buyurdular. eyvallah. birkaç kendince komik bulduğu anısını anlattı. hayvan haklarından dem vurdu filan. ağzından her dökülecek kelimeye gülmeye hazır, şakşakçı bir hayran kitlesi mevcuttu, her dediğine şevkle güldüler. film hakkında ne diyecek acaba diye beklerken ben, "filmi anladınız mı, ben anlamadım da." dedi. film hakkında söyleyecek bir şeyi yokmuş kendisinin. sinemadan da anlamazmış zaten. orada ne işin var peki? bir de bunu çok karizmatik bir şeymiş gibi ifade ediyor. "bakın bana nasıl samimi adamım, bilmediğimi söyleyebiliyorum. hiç kasmıyorum. of nasıl artizim, bakın bana!"... hadi diyelim hatır gönül için gelmeyi kabul ettin oraya, gelmeye bayılmıyordun. bari hakkında konuşabileceğin bir film seç. hadi diyelim seçtin o filmi, azıcık olsun araştır, üzerine düşün. ama yok... ihtiyacı yok çünkü. nasılsa o ne dese alkışlayacak bir kitlesi var. sayın menteş de gönlünce ağzını yaya yaya, salına salına konuşur, şovunu yapar. soru soranları ezmeyi kendisine hak görür, izleyicilerle dalga geçen mehmet ali erbil seviyesizliğine benzer bir tavırda hem de. kendisi çoook iyi hazırlanıp gelmiş ya oraya; izleyici de buna yakışır kalitede, klişeden uzak, orjinal sorular sormalı elbette! üzgünüm ama kibri boyunu aşmış kendisinin. ama esas suç onda değil, ona bu rahatlığı veren şakşakçılarda.

    gelelim "sarsmayan ramazan beni ilgilendirmiyor"a. izledim videoyu. tam manasıyla "ergence" buldum tavrını. aydın ve dindar kesimin yaramaz çocuğu tripleri yine işte. kendisi evet çok okumuş. sosyalizmden, anarşizmden filan da etkilenmişe benziyor. "müslümanım, aynı zamanda sermayeye uyuz oluyorum ve devlet fikriyle de bazı sorunlarım var" gibi alt metinler okudum ben naçizane. böyle değişik sentezler yapıp, "sarayda iftar" gibi romantik önerilerle naif dinleyiciyi hemencecik etkileme, gönülleri fethetme, farklı olma çabası. kısaca artistik. özünde ise içi boş, laf salatası.

    bana soracak olursanız -ki sormayacaksınız-; murat bey kitaplarını yazsın, söz okuyacağım. ama ne olur etrafta bu kadar çok ve kontrolsüz konuşup durmasın. illa konuşacaksa da rica ediyorum ellerini havaya kaldırsın ve o kibrini müsait bir yere bıraksın. şakşakçıları da silkelenip kendilerine gelsinler, bu kadar abartmasınlar gözlerinde bu adamı. memlekette müslüman entellektüel kıtlığı mı var yahu? anlayamıyorum. ya da amaaaaan naparlarsa yapsınlar... bana neyse!

    kendisine dilediği gibi sarsık ramazanlar diliyorum efem.
930 entry daha
hesabın var mı? giriş yap