ali nesin'den şirince yıkımları için açık mektup
-
bu da nişanyan'ın yıkımların durdurulmasından sonraki mektubudur:
mücadele güzel şey. barış daha karmaşık. hikâyesini anlatmak kolay
değil. üç günden beri bir türlü toparlayamadım.
öncelikle kaymakam ve vali beylerle barışmamızı tavsiye ettiler. cuma
günü ali nesin’le kaymakamı, dün valiyi makamlarında ziyaret ettik.
herkes çok olgun davrandı. gözle görülür bir rahatlama oldu. hatta
kaymakam beyle o kadar kaynaştık ki dün valilikte tekrar karşılaşınca
eski bir dostu görmüş gibi sevindik.
kuvvetle ihsas ettiler ki biz bir şeyleri yıkmadan çözüm zordur.
anlaşılan hodri meydan kulesi fena kızdırmış; onun kavgası kolay
bitmeyecek. “hodri meydan kulesi 12 yıllık mücadelemizin simgesi ve
zafer tacıdır,” dedim. “ayrıca şirince'nin en güzel yapısıdır.
dokunulması sözkonusu olamaz. ancak onun doğurduğu duyarlıkları bir
biçimde yumuşatmak veya telafi etmek mümkünse elimden geleni yaparım.”
kültür bakanlığına mı hibe etsek? adını mı değiştirsek? bilmiyorum.
endişe etmeyin. şirince’yi savunmak için canla başla seferber olan
insanlara karşı minnet borcum, yıkımı kerhen önledik şimdi taviz ver
diyenlere olan borcumdan büyüktür. onları hayal kırıklığına uğratmayacağım.
mevzuat çerçevesinde olabilecek makul çözüm belli. zaten ölü doğmuş olan
imar planı düzeltilecek, köyde varolan tüm yapılar plana işlenecek.
hepsi ruhsatlandırılacak. isterlerse onbeş günde olur biter. hatta
onlarca yıllık hapis cezasının bir kısmı da düşer. bu kadar basit aslında.
ama sonrası kolay değil. 27 yıldır köyü ölüme mahkûm eden bürokratik
kafanın değişeceğine dair en ufak bir umudum yok. imar yetkisinin
tamamını olmasa bile bir bölümünü köy konseyine aktarın, siz de rahat
edin biz de edelim dedik. anında mevzuat duvarı örüldü önümüze. henüz
orada bir çıkış yolu görünmüyor.
oysa şu kavgadan bir güzellik çıkarmanın tek yolu bu. bürokratik tıkanma
yerine, yerel inisiyatif öneriyoruz. katılımcı ve demokratik bir yerel
yapı kurulsa, bütün memleket için bir umut ışığı olmaz mı?
diyarbakır’dan edirne’ye kadar hepimizin temel mücadelesi bu değil mi?
başarabilirsek belki “şirince yıkılmasın” yerine “şirinceler çoğalsın”
diyeceğiz yarın öbür gün.
biraz da şahsiyat
bu vesileyle kendi kafamda bazı konuları netleştirme fırsatı buldum.
bir kere anlaşıldı ki mal mülk bana iyi gelmiyor. orta yaştan sonra
kavuştum, daha da alışamadım. bu yüzden köyde sahip olduğum her şeyi
nesin vakfı’na bağışlamaya karar verdim. bugün yarın tapu işlemi biter.
daha bir müddet buradaki beyliğim devam eder elbette. ama beni cezbeden
şey otel işletmek değil ki. ev yapmak, köy kurmak, kule dikmek, taş
oymak, tapınak tasarlamak, öyle şeyler. onları yapabilmek için de para,
güç ve personel lazım, mecburen bir hengâmenin içine düşüyorsun. ama
onları yapamayacaksam, “sevan efendi seni affettik ama bundan böyle
memur zümresinin sözünden dışarı çıkmayacaksın, uslanacaksın, onların
istediği gibi yapacaksın” diyeceklerse parayla pulla işim ne? oturur
kitap yazarım, yahut piyano çalmayı öğrenirim. nerede olsa olur. selçuk
cezaevinin nesi eksik?
bir yandan çocuklarımın sağlığını da düşünüyorum. servet kazanmak zevkli
iş ama servetin kendisi güzel değil, insanın ruhunu tembelleştirir. hele
kendi alın terinle kazanmadığın servetin üzerine oturmak hiç iyi değil.
çocuklarım iyi bir eğitim görsünler yeter. ondan sonra kendi
beyliklerini mi kurarlar, berduş mu olurlar, kendi bilecekleri iş.
teşekkür borcu nasil ödenir?
şu krizde insanların gösterdiği özveri, itiraf edeyim, beni şaşırttı. on
dakika içinde işi gücü bırakıp, memleketin öbür ucundan yola çıkanlar
oldu. ak parti gençlik kollarından arayıp, gerekirse partiden istifa
edip orada seninle mücadele edeceğiz diyenler oldu. abi sen hiç merak
etme, benzin bidonu hazır, kendimizi yakarız diye desteklerini gösteren
mardinli dostlarımız oldu. böyle şeylere ben alışık değilim, biraz ezildim.
nereden, nasıl teşekkür etmeye başlayacağımı bilmiyorum. çam sakızı
çoban armağanı şimdilik ufak bir şey olsun, daha anlamlı adımlara da
sıra gelir elbet diye düşündüm. şuna karar verdim: bu olayda bize destek
olan, moral veren herkese nişanyan evleri bundan böyle yarı yarıya
indirimli olacak.
facebook grubuna üye olanlara, mail ve telefonla bize şevk verenlere,
basında ve internette yazı yazanlara, genç sivillere, mazlum-der
üyelerine, ak parti gençlik kolları üyelerine, edp, dsip ve bdp
üyelerine, taraf okurlarına (ama yöneticilerine değil), agos
mensuplarına ve okurlarına, özgür üniversite mensuplarına ve şu anda
aklıma gelmeyen tüm emsallerine bu otel ben yaşadığım müddetçe yüzde
elli iskonto uygulayacak. “o günlerde ben senin yanında durmuştum”
demeniz yeter. anlarız.
direnmek için bilfiil kalkıp gelenlerin yeri ayrı. burası artık onların
evidir. ne zaman gelseler soframız da, kapımız da onların emrindedir.
sevan nişanyan
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap