152 entry daha
  • 32 yaşındayım. evliyim ve nasipse 3 ay sonra çocuğum olacak. herkes gibi 7 yaşında ilkokula başladım. 5 sene ilkokul, 3 sene ortaokul, hazırlıkla 4 sene lise, 4 yıl fakülte, 2 sene master, yaklaşık 5 yıldan beri de doktora yapıyorum. bu sene eğitimde 24. senem olacak. 10 yıllık da çalışma hayatım var.

    şimdi askere gitsem hayatım 9 ayda ne hal alacak, nasıl değişecek diye düşünüyorum da hangi subayın evladının benim gibi böyle sorunlarla uğraştığını da bu arada çok merak ediyorum. son otuz yılın albay ve üstü rütbeli kişilerinin çocuklarının nerede, kaç ay, nasıl askerlik yaptığının keşke bir dökümü olsaydı... en azından şimdi böyle düşünmez, onların da aslanlar gibi dağlarda çarpıştığını falan öğrenip hemen şube önünde sıraya geçerdik...

    9 ay askerlik...

    üniversite okumak adamı daha değerli kılmıyor, çoğu arkadaş buna takılmış. herkesin kendine özgü koşulları bu yorumları yaptırtıyor.

    mesela kendim için şunları düşünmeme kim nasıl tepki gösterir? döndüğümde o pozisyon beni bulacak mı? ailem 9 ay nasıl yaşayacak? memur maaşıyla senelerce kahrımı çekip beni okutan babam, sırf askere gittim diye 60'ından sonra da artık emekli maaşıyla mı bana ve aileme bakacak? bu ülkenin gençleri askerlik yapacak diye yaşantıları yörüngeden çıkmış meteorlar gibi kaçabilirse yurtdışına, kaçamazsa anadolu bayırlarına mı sürüklenecek? askerlik yapmak neden hayatımızın alt üst edilmesi anlamına getiriliyor? neden ülkemizde hep vatani görev askerlik yapmakla özdeş ve sınırlı kılınıyor? tahsil yapıp memlekete faydalı olmak, bir kürsüde ders vermek, iskilip'in bir köyünde bir hastaya reçete yazmak, silopi'deki okulların birinde çiş ve ter kokan bir koridorda bir öğretmenin tuttuğu nöbet niçin aynı değeri görmüyor? bütün bunlar ancak karargahın içinden geçince mi değer kazanıyor? sizin görev ve değer anlayışınız nedir bayım? kaç kıratlık tavır takınalım? saçlarım sadece alaburus olduğunda mı daha güzel görünüyor? yanılıyorsunuz...

    kimse bana askerliğini yapıp evlenseydin, işe öyle başlasaydın diye maval okuyamaz. koşulları belirsiz bir ülkede adı sanı olan üniversite bile döndüğümde bana garanti vermiyor. hangi evlilik? hangi iş? otuzu ve onca zorluğu devirdikten sonra hayatıma tekrar başladığımda ilk işim kasiyerlik mi olmalı? her hafta hürriyet pazar ve bir tükenmez kalemle uygun koşullu şoför ilanını arayarak vaktini zayi etmek istemeyen binlerce nitelikli gence, bu yapılması öngörülenler reva mı? depremden çıkmış gibi herşeye sıfırdan başlatacak kadar zalim bir sistem nasıl savunulabilir? ben başarımı ve hayatımı kurmayların strateji planlarına göre endekslemek zorunda mıyım? askeriyenin açığı varsa bu ülkede 20 milyon genç var. bilmem kaç kentrilyonluk bütçe var, kafa da varsa yaparsın kısa, orta ve uzun vadeli planını, çözümüm bu dersin. bir kalemde milyonlarca gencin hayatının üstünü çizmek, her tarafı acemilik kokan taslaklara eli titremeden paraf atmak için bir insanın vicdanını önünde duran salataya doğramış olması lazım.

    halka danışanın da anlatanın da olmayışı maalesef bu ülkenin büyük bir sorunu...

    hangi uzman askeri taktisyenlere soruldu, kaç psikoloğa danışıldı, hangi dünya ordularının uygulamaları etüt edildi, kaç ekonomistten muhtemel görüşler alındı, kaç politik rapora göz gezdirildi, kaç sosyologun değerlendirilmesi alındı, kaç analist 20 sene sonrasının öngörüsünü yaptı? bu sahaya hakim kişilerden nasıl destek alındı? sosyal-iktisadi-askeri tahminler, tepkiler, ihtiyaçlar nasıl tespit edildi ve tüm bu veriler nasıl tanzim edildi de bir tek imzayla tek tip askerliğe geçiliyor? kimse bir şey açıklamıyor. buna dair tek kelam yok. çünkü insan bu ülkenin en ucuz hammaddesi ve her can için sarınacak yeterince bayrak var...
    bu millet 26 yıldır teröre önlem almayan, evlatlarını garnizondan, eşlerini orduevlerinden çıkarmayan paşalara emir eri yetiştirecek; dağlarda barakalara bıraktığı körpe fidanlarını al bayrakla teslim alacak mehmetçik deposu olarak mı görülüyor? oh 9 ay gelsin mehmet, gitsin mehmet. böyle sistem mi olur?

    en azından 2 yabancı dil bilen alanında uzmanlaşmış kadrolara - bakın kaytarsın demiyorum - vatanın menfaati için millete hizmet etmesi maksadıyla asker dahi olsa kamunun faydası gözetilecek biçimde görev verilmeli. kimse askerlik yapmayalım demiyor zaten. 9 ay askerliğe geçerken de bir takım parametreler oluşturularak ihtiyaca binaen pozitif ayrımcılık yapılabilir. süre bunlara yönelik şekilde tertip edilebilir. bu, o kişiye de kuruma da ülkeye de kazandırır.

    anadoluda akademik kadrosunu dolduramayan bunca fakülte varken, dağ köylerinde tıp hizmeti görmeyen gariban insanlar yaşarken, yurt çapında asayişi jandarmaya bağlı bir sürü müze ve ören yerlerinde yabancı dilbilgisi olmayan kültürden nasipsiz kişiler görev yaparken neden hiç nitelikli personeli değerlendirmek yetkililerin aklına gelmiyor?

    rasyonel istihdam, birikimi taltif ve teşvik neden ordumuzda muteber kavramlar değil? bunların cevabını malum zatlar verecekken sanal perişanlıklarla dolu bu ağız dalaşları neden? acıyorum bu ülkeye... emeğime... gençliğime ve enerjime...kurumlara boş yere duyduğum saygıya... doğacak olan kızıma...bu adaletsizliği utanmadan savunan sözlük efradından kimilerine cevap verme çabalarına...acıyorum...
457 entry daha
hesabın var mı? giriş yap