38 entry daha
  • zerre değişmiş değil fenerbahçe'de. değişen tek şey rakip, zaaflarını bilmiyor takımın. bir de maçın avrupa kupası maçı olması.

    şimdi "neden" diyeceksiniz. sonuçta avrupa hezimetlerinin takımı fenerbahçe. ama durum şu ki avrupa ligindeki maçlarda fenerbahçe yaldır yaldır saldırmak zorunda değil. rakip takımlar temkinli oynuyorlar. yabancı futbolcular da avrupa maçlarını tsl'den daha çok ciddiye aldıklarından maçlar daha farklı atmosferde geçiyor. tabi ki en büyük etkenlerden biri de ilk maçta twente'nin 1-0'dan maçı çevirmesi. inanın o maç 1-0 bitse şu an fenerbahçe muhtemelen 8 puanda falan olurdu.

    oyun tarafına gelince, dediğim gibi hiçbir şey değişmiş değil. olan şey biraz istek ve ciddiyet sadece. fakat bu kadar yabancıyla, özellikle para için gelen yabancılarla bunu yapmak zor. twente'deki stoch denen adamı chelsea'den kiraladı, genç adam, chelsea'ye dönmek istiyor. normal olarak götünü yırtıyor kendini göstermek için. fenerbahçe'deyse bir tane öyle adam görmüyor gözler.

    diyorum 26-35 yaş dilimindeki brezilyalılara para vermektense böyle gelecek vaad eden, stoch gibi götünü yırtarak kendini göstermek isteyecek olan gelecek vaad eden oyunculara yönelinse, hatta bonservislerine eşek yükü para vermektense en azından iki yabancı hakkını bu tip kiralık oyuncularla doldursa türk takımları her maç daha istekli takımlar görebileceğiz.

    ama yok, fenerbahçe, beşiktaş ve galatasaray kendilerini milan, inter ve juventus gibi görüyorlar yahut manu, liverpool, chelsea vs. zaten bütün mentalite bozuklukları buradan başlıyor. başarısızlığa tahammülsüzlük vs. de. öyle ki cahil cühela futbolcu eskileri televizyona çıkıp yine cahil cühela taraftar kitlelerini dolduruyor, üç büyüklerden hangisinin adamıysa, bu kulübün artık avrupa'nın en büyük kulüplerinden biri olduğunu iddia edebiliyor.

    işte budur arkadaş. sen kimsin, on sene önce neredeydin, hiç bakan yok. tamam, yükselişte futbol, dalgalanmalar yaşasa da fakat bir kez avrupa kupası kazanmış bir ülkeyiz. yan tarafımızdaki rusyanın bile iki uefa bir süper kupası var. milli takım iki kere dünya kupasına katılabilmiş. avrupa şampiyonasında bir kez yarı bir kez çeyrek final görmüş, fakat dünya kupasındaki üçüncülükten sonra olduğu gibi bunlardan sonra da göt kalkıklığı yaşayan türk mantığı sendromundan kaynaklı sonraki büyük turnuvaların hiçbirine gidememiş. ayrıca çok önemli bir nokta, gittiği büyük turnuvaların hiçbirine de eleme grubundan lider çıkıp gidememiş.

    ama yok, bizim rakibimiz ingiltere, ispanya, italya. milli takımın rakipleri bu takımlar veya bu seviyedekiler, üç büyük takım da dünya devi. işte bu mantığa gelip burada çalışan, ülkeyi gören tüm avrupalı teknik direktörler götleriyle gülüyorlar. gülmesin mi adamlar? resmen karakter sorunu yaşıyoruz. kim olduğumuzu bilmiyoruz, şizofrenleşiyoruz millet olarak. aslında doğru terim bu belki, futbol şizofrenleriyiz ve kendi yarattığımız bir dünyada yaşıyoruz*.

    twente maçı geçer, pana maçı geçer, beşiktaş, fenerbahçe gençlerle sahaya çıkan manu'yu yenip efsane olur. biz de bu mavraları çok görürüz. politikacılar nasıl kullanıyorsa bu halkın cahiliyetini, suni gündemlerle nasıl sorunlar gözardı ediliyorsa, çeken nasıl halksa, futbolda da mafyavari işadamı başkanlar, onların yandaş medyaları, onların her yere yerleştirdiği spor yöneticileri her şeyi farklı gösteriyor görmek istemeyen gözlere. acıyı çeken de gerçek sporsever, gerçek taraftar oluyor.

    çok dertliyim be sözlük.
hesabın var mı? giriş yap