4 entry daha
  • futbolun sadece yetenek demek olmadığını herkese göstermiş olan, ezeli rakip kaptanıdır. sadece altay için değil, izmir futbolu için de çok önemli bir isimdir tahir. bugün bir karşıyakalı da bir göztepeli de öykünür tahir'in amatör ruhuna. çünkü 2002’de tarihinin en karanlık günlerini yaşayan altay'a o sahip çıkmıştır. 2002 yazında altay yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için bir türlü kongresini toplayamaz. ne yönetime talip bir kimse vardır ne de divana. koskoca kulüp tasfiyenin eşiğine gelmiştir.

    kongre günü gelip çattığında ortada yeterli çoğunluk yoktur. sonunda ne oldu? kongre için gelmiş olan kişiler zorunlu olarak aday yapıldı ve göstermelik kongre yapılmış oldu. aynı esnada kulübün teknik direktörü yoktu. yardımcı antrenörü yoktu. masörü yoktu. yoktu oğlu yoktu. maaşlarını alamayan çalışanlar kulübü terk etmişti.

    kulüp kapanmasın diye, kongrede yönetici olanlar ise haklı olarak fiilen hiçbir görev yapmıyorlardı. zaten çoğu yaşını başını almış, emekli insanlardı. külübü kapanmaktan kurtarmışlardı onlar ve hepsi buydu.

    işte tahir o gün ortaya çıktı. "kaptanlığın ne önemi var ki ya?", "kaptan ne abi alex bal gibi kaptan olur!", "alex değil delgado daha kral olur!", "lincoln, lincoooollln kaptan!" diyenlere kaptanlığın rolünü gösterdi tahir. takım arkadaşlarını topladı. bunu yaparken hiç zorlanmadı doğal olarak zira koskoca altay'ın kadrosunda sadece 13 topçu kalmıştı. diğerleri haklı olarak para kazanabilecekleri kulüpleri tercih etmişlerdi.

    tahir ne olursa olsun idman yapmak zorunda olduklarını, başlayacak olan lige hazırlanmak zorunda olduklarını söyledi. yüreklendirdi arkadaşlarını. sonunda kamp yapmaya karar verdiler. teknik direktörsüz, masörsüz, top toplayıcısız, yöneticisiz, 11'e 11 maç bile yapamayacak sayılarıyla kamp yapacaklardı. otel baktılar ama otelde kalamazlardı. ödemiş'te ucuz bir pansiyon buldular. tahir’in süt ve süt mamulleri satan dükkanından getirilen kahvaltılıklarıyla, bir yerlerden buldukları çalışma programıyla, tek başlarına antrenman yaptılar. tüm gelirlerine temlik konulan altay'dan metelik alamadılar. hatta lisanslarını alabilmeleri için federasyona yatırılması gereken parayı bile zar zor kendileri ödediler.

    bu şekilde sezona başlayan altay, tahmin edileceği üzere sezon sonunda küme düşüyordu. ama dikkat, son haftaya son üçün içinde girmeden, son hafta berabere kaldığı için düşüyor yani 34 maç 90 dakika boyunca mücadelesini sürdürüyor ve tam tamına 35 puan topluyordu.

    işte sırf bu yüzden tahir, benim gibi bir karşıyakalı'ya paris komünü'nü anımsatmıştır hep. gode cengiz gibi unutulmayacaktır o da.
159 entry daha
hesabın var mı? giriş yap