2 entry daha
  • ... sömürüye baktığı yer açısından o kadar müstesna ki bu film. bizden habersiz başlamış ve aynen öyle yaşanıp bitecek olan hayatları ters taraftan izlemeye başlıyoruz. ya da ortasından, "özgür bir dünya"da göçmenlere göçmenliklerinden kendilerinin suçlu olduğunu (tıpkı fırsat eşitliği ve seçme özgürlüğüne rağmen -!- yoksul kalabilenler gibi) kısa ve kesin cümlelerle buyuran, her şeyin ikamesinin mümkün olduğu bu sistemde insana(/ı) her zaman dilsizliği(/e), evsizliği(/e), yoksulluğu(/a) yakış(/yaklaş)tıran bir düzenin aracılarının gözünden, kesinlikle alışık olmadığımız muğlak bir noktadan.
    işinde terfi alıp istediği hayatı yaşama umuduyla harıl harıl çalışan bir kadın bir gece eğlencesinde patronu tarafından tacize uğruyor. tacize tepki verip (susup, olmamış gibi yapmak, unutmak varken hemde..) patronunu küçük düşürme gafletinde bulunuyor. ve haftabaşında derhal işten çıkarılıyor. iki kere mağdur ve hırs küpüne dönmüş şekilde.. hem o iş yerinde kadın olduğu için zaten daha fazla yükselemeyeceğini, hem de rahatlıkla taciz edilemeyecek yahut basit bir bedensel tacizi kaldıramayacak bir kadının ipinin nasıl çekiliverdiğini görüyoruz. ama asıl konu bu değil. asıl konu, filmin devamında bizi bekleyen ve tatmin edici bir kategorizasyon yapmamızı neredeyse imkansız kılan, ana karakerin halihazırda deneyimlemiş olduklarına rağmen seçtiği mücadele biçimi, cevap arayışlarımızı mecburen baltalayan vicdan, mazlum ve zalim üstüne sorular... ken loach bunu ustalıkla sunuyor ve biz gene bütün hassasiyetleriyle bir dehşet filmi, bütün denge-sizlik-leriyle bir güç mücadelesine tanık oluyoruz.
    ana karakter mağdur ve bir o kadar zalim (zaten, belirtmiş olduğum gibi bu kategoriler yetersiz ve yersiz kalıyor). zalimliğiyle kendi mağduriyetini alt edememekle birlikte, bu mağduriyeti besleyen koşulları iyice semirtiyor, bizzat kendi elleriyle ve bizzat kendisiyle. kendisini her şeyden ama her şeyden soyutlayıp sadece kendisi ve (belki) oğlu için düşler büyütüyor. ancak, başka insanlar ve o insanların başka çocukları pahasına!.. üstelik motivasyon kaynağı olan düşünün içine giremeyecek denli değişiyor şekli. çok iyi işlenmiş binbir ayrıntı ile dolu bir film, ve yüzyılın sorusu: insan nedir ki??
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap