617 entry daha
  • "boşa dovüşmeyin bizim yiğitler
    sizi vurduranlar vurulmuyor ki
    kim bilir nerde hangi koltukta
    kömürde tarlada yorulmuyor ki"

    aramızdan ayrılışının 19. yılında saygıyla andığım 20. yüzyılın en büyük ozanı.

    türkiye'de dinciler amerikan filosuna secde ederken "amerika katil" eserini bestelemiştir.

    dönemin başbakanı nihat erim'i kastettiği gerekçesiyle "erim erim eriyesin" adlı eseri yasaklanmış ve bu yüzden hapis cezası almış, işkenceden geçirilmiştir. yılmaz güney ile birlikte hapis yatarken, yılmaz güney bulaşık sırasında hep onun yerine de bulaşıkları yıkar, "sen yeter ki çal mahzuni baba" dermiş.

    bugün bırakın sözlerini yazmayı, konserde bile söylemeye cesaret edilemeyecek, "ey arapça okuyanlar, allah türkçe bilmiyor mu", "namaz kılsan kılmayana dokunma", "baş örtüsü" gibi eserlere imza atmıştır. baş örtüsü adlı eseri son dönemine denk gelmekle birlikte "anam da giyerdi baş örtüsünü, vaşington'a uçmak için giymedi" dizelerini içerisinde barındırır. mahzuni şerif öldüğünde malum parti henüz iktidarda değildi, hatırlatmak isterim.

    dönemin "define bularak" zengin olduğunu iddia eden günümüz holding sahiplerine "defineyi nereden buldun" diye taşlamalar yazmış,

    "haber verse idin, müzemiz vardı
    kumandan, kaymakam, kazamız vardı
    yoksa muhtarımız, azamız vardı"

    gibi sözler ile hayırsever(!) iş adamlarından sözünü esirgememiştir.

    demirel'in başbakan olduğu dönemlerde yüzü nursuz adlı eseri yazarak;

    "bizim toprak toprak olduktan beri
    bunun gibi daha arsız gelmedi
    bu kadar sap yeyip saman bırakan
    ağzı çirkin yüzü nursuz gelmedi

    zehirine yaremizi elledi gardaş elledi
    ateşinen telimizi yelledi heycan yelledi
    bizim elin ana ana-sını belledi gardaş belledi
    böyle dinsiz böyle böyle hırsız gelmedi"

    mısralarını kendi sesiyle plaklara kaydetti, binlerce, milyonlarca sattı.

    kendisini tehdit eden mafya bozuntularına twitter'dan "fedöcü" demek yerine,

    köylüden yanadır toprak görmemiş
    viskiden gayrıya dudak sürmemiş
    ömür boyu serçe bile vurmamış
    beni vuracakmış bak ite hele

    diyerek meydan okumuştur.

    eserlerinin sayısının 2000'e yakın olduğu düşünülmektedir. asrın pir sultan abdal'ıdır. türkülerinde gülden bülbülden öteye gitmi, yarin yanağından gayrısını da sazına aktarmıştır. kömür işçisinin, öğrencinin, memurun, doktor bulamayan hastanın, üzerine kar yağan fakirin, zalimlerin zulmüne uğrayanların, çingenelerin, alevilerin, sünnilerin aklınıza gelecek her kesimin sesi olmuştur. "müzik, öksürmek gibi, hapşırmak gibi, gülmek ve ağlamak gibi evrenseldir. müziğin dili yoktur, ben tango'yu da, flamenko'yu da, türk halk müziğini de ayırmam." demiştir. atatürk'e de, aşık veysel'e de, ahmet kaya'ya da özlem içerir besteleri vardır. devrin adamı olmamıştır, kimseden korkmayıp, yüreğinden geldiğini sazına aktarmıştır.

    bırak beni konuşayım adlı eserinde söylediği gibi, "can ölür fikir ölemez"...

    yunus emre ölüme dair şöyle der;

    "ölür ise ten ölür canlar ölesi değil,
    her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası"

    mahzuniler ölmez... ağaç olur, toprak olur, çiçek olur; gelir, yine gelir...

    yattığı yer incitmesin...
181 entry daha
hesabın var mı? giriş yap