3 entry daha
  • film eleştirmeni değilim, film kültürüm de pek yoktur ama, bir iki satır değinilirse, kuzey - güney ayrımının manasızlığını gösteren bir yapım. alın bunu istediğiniz coğrafyaya istediğiniz topluma uyarlayın. kore, kuzey koreliler ve güney koreliler olarak bölünmüştür peki dongmakgollular nerelidirler? yine bu ütopik köy toplumu hem kuzeyliler hem de güneylilerin ayrılması ile yokolmaktan kurtulmuştur. ve bu "dışarıdan gelenlerin" uyum sağlamasındaki en büyük araç olan "köyün delisi" toplumda hayatta kalmayı başaramayn tek kişi olmuştur.

    ayrıca doğu asya sinemasının en güzel yapımları kore'den çıkıyor nedense, batı gibi maddeci değil, fantastik kurgu filmleri dahi iliklerine kadar materyalisttir hollywood ve avrupa filmlerinin. olanı olduğu gibi verirler, gördükleriniz yaşanmışın dış dünyadaki yansımasının bire bir kopyasıdır; olağanüstülükler dahi ya gerçekten yaşanmıştır ya da karakterler tarafından rüyamsı bir tarzda algılanagelmiştir. halbuki örneğin bu filmde, yaban domuzunun bulunduğu sahnede ne fiziki alemde olanları ne de bir rüyayı izliyoruz; yiyecek deposunun havaya uçtuğu sahnede ve yağmurun yağdığı kısımlarda filmin maddi gidişatı açısından pek öneme sahip olmayan ama manevi boyutta kilit önem taşıyan karelerle karşılaşıyoruz.

    bir karşılaştırma yapmak gerekirse zaman olarak domuzun yakalanışı da köyde kurtarma ekibinin bertaraf edilmesi de aynı süreyi tutar. fakat; bir amerikan veya avrupa yapımında domuz sahnesinde hareketler son derece hızlı olurdu, domuzdan kaçış, yakalanışı ve öldürülmesi, hepsini bir dakikada izlerdik. gerçekten de fiziki evrende birebir bu şekilde gerçekleşirdi olaylar.

    yine aynı yapımda köye gelen düşmanın beratarafı ise daha uzun sürecekti. her karakter için ayrı ayrı ölümden kaçış ve düşmanı egale ediş sahneleri görürdük. ve daha da önemlisi, köyün delisinin vurulduğunu ağır çekimde ve son derece acıklı bir müzik eşliğinde görme fırsatımız olacaktı.

    oysa bu kore (doğu) filminde ise domuz sahnesi son derece uzun tutulmuş. bir domuzdan kaçış gibi 5 silahlı askere karşı mücade ile kıyaslanamayacak derecede önemsiz görünen bir olay, on dakikaya yayılmış. bu manevi boyutta gerçekçidir, peşinizden gelen ölümcül bir yaban domuzundan kaçtığınız an, sizin için ömrünüzün en uzun saniyeleri olacaktır... o domuz size gelirken ayakta beklemek, devirmek için halatı gereceğiniz anı beklemek...

    silahlı çatışma ise olur ve biter. anlıktır, ani karar alırsınız, ani hareket edersiniz. arkadaşınızın, silahdaşınızın ne yaptığını ancak göz ucuyla görebilirsiniz. ve elbette o halet içerisinde iken bir kızın vuruluşunu farketmeyeceksinizdir.

    batı için bir elma yuvarlak ve kırmızıdır, doğu için ise sulu ve tatlı.

    sosyal mesaj: bizim bir millet olarak tam olarak batılı olamayışımızın sebebi de bu olsa gerek.

    korelilerin yarısının soyadı park kalan yarısı da lee anlaşılan, parklı bir yönetmenden hayatım boyunca kolay kolay unutamayacağım bir film izlemiş oldum. diğeri için:
    (bkz: saibogujiman kwenchana)
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap