1 entry daha
  • ancak bu eseri okuduktan sonra insanın aklına doğrudan türkiye ve bir zamanlar (70'lerin sonu, 80'lerin başı) türkiye'den kaçıp, avrupada politik mülteci olarak yaşamak zorunda kalanlar geliyor...

    bir zamanlar "tek yol devrim" dierek yola çıkan ama şartlar gereği* ülke dışına kaçıp da mücadeleye orda devam etmeye çalışanlar...ilginçtir herzen ve arkadaşlarının ta 1860'larda yaşadıkları çelişkiler, sapmalar 120 yıl sonra yine aynı kıta avrupasında ama başka bir ülkenin sürgünleri tarafından yaşanıyordu...yine aynı aile dağılmaları, politik ve ahlaki çöküntüler...

    birinci nesilin ülkeden ayrılırken, ülkeyi özlemeye hazırlık yapmak gibi şansı yoktu...ellerinde sahte pasaportlar ile sınırı geçmek tek mesele idi (bu olayı devletin görmezlikten geldiği iddia bile edilir)...üç vakte kadar devrim olacak ve ülkelerine döneceklerdi...

    oysa devrim gelmedi...ve artık bir daha göremeyekleri bir ülkeleri olduğunu anladılar...ne avrupalı idiler (çünkü hep bir sığınmacı olarak yaşacaklardı) ne de ülkeye dönebilirlerdi...yaşanan açmazlar yurt dışına kaçan bir çok kişinin

    ikinci nesil ise tamamen farklı bir ekol oldu...onlar üç yandan sıkıştırılmışlardı; hala türkiye'deki gibi yaşamaya çalışan aileleri (tabi hala dağılmadı iseler), uyum sağlayamadıkları türkiye kökenli çevre ve doğdukları ama bir türlü ait olamadıkları yeni ülkeleri...

    bugün bu ikinci neslin üzerine üçüncü bir nesil gelmek üzere...onlar kendilerine miras kalan bu "sürgünlük"ten ne kadar nasiplenirler bilinmez; ama şu bir gerçek ki ikinci vatan diye bir şey yok...

    politik sürgünlerin yanı sıra kendi istekleri ile yurt dışına giden kişiler de durum nasıldır acep?
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap