• yola çıkacak** insanların farkında olmadan yaptıkları, kanımca bilinçaltı denen nanenin elinin altından çıkan olgu...terk-i diyar (ki bu şehir, ülke ve hatta kıta olabilir) yapmadan önce bilerek veya bilmeyerek yapılan işlemler bütünü denebilir...kısaca özetlemek istersek;

    1. bir insanı özlemeye hazırlık;

    mevzu bahis kişiye ait bir veya birden fazla nesne üzerinde odaklanılır...bu nesne fark ettirmeden çalınır...kırıcı olmadan uzunca bir süre görüşülemeyeceği anlatılır...hatta gidilecek yere ait güzel noktalar örnek olarak verilir, arkanızdan sap gibi kalmaması için elden gelen yapılır...

    bu kişinin illa sevgili olması gerekmez, anne, baba, kardeş veya dost kişiler de bu tanıma dahil olabilir...

    2. bir şehiri özlemeye hazırlık;

    şehir içinde başıboş, amaçsız gezintilere çıkılır...dolmuş şoförleri bile tanıdık gelmeye başlar...gidilmemiş semtler, barlar, cafeler varsa onlara gidilir...uzunca bir süre görmeyecekmişcesine şehre ait ne varsa hafızaya kazınır...eski okullara**** gidilir...
    mahalledeki bakkal ile bile konuşulur, helalleşilir...

    3. bir ülkeyi özlemeye hazırlık;

    yukarıda sayılan iki özleme öznesini içinde barındırdığından*, çok daha acı anlar içerir...yola çıkmaya yakın zamanlarda bir harita alınır "şu sene buraya gitmiştik", "ah şuraya gidemedim, içimde ukde kaldı" gibi cümleler kurulmaya başlanır...
    özlenecek içkiler (ki bunların en başında rakı gelir) çokca tüketilir...

    en kötüsü artık bir dili* özlemek olacaktır ki, onun çaresi pek yok gibidir...
  • mutlu olunan bir ortamdan, ayrılma zamanının yaklaştığı andan itibaren ruhun hissettiği durum.
  • bunun özü her kimse o; o'nu bir daha görmek, öpmek ve koklamak için beklemeye başlamaktır. özlemek beklemeye oranla daha cici tabi. böylesi güzel. ama o zaman yok mu o zaman. özlesen de geçmiyor beklesen de. inat şey nolcak*.
  • oha ne güzel başlıkmış. gözlemeye nazarlık yapmakla özlemeye hazırlık yapmak hemen hemen aynı kaotik yapıya sahip ve bunu çok sevdim, bayıldım.

    özlemeye hazırlık yapmak... bunu anda ve uzamda olarak iki ana kısımda ele alabiliriz sanırım. yani özlemek eylemini belirli iki zaman dilimi arasında gerçekleştireceğimize karar vermek ve bir şeyi sonsuza kadar kesintisiz özleyeceğimizin farkındalığını yaşadığımız o an.

    mesela geçenlerde dur dedim ya, bu akşam oturayım da biraz onu özleyeyim dedim. girdim tekele. cebimde son 200 küsür lira para kalmış. abi dedim 200'lük viski ver. j&b vereyim mi? diye sordu. hiç fark etmez dedim. 70'lik jiğbi verdi 9 lirasını da almadı sağ olsun. eve geldim, açtım jiğbi'yi, tam o anda bir elamet geldi vuuuuuuüüüüğ - jiğbi ile özlenmiyormuş. eyüp sabri tuncer'i yeğlerim. - neyse konumuza dönelim: o akşam onu özledim ben. eve girdiğimden yatasıya kadar onu özledim. çok özledim hem de. şimdi ben burada ne yapmış oldum? iki temel kısımdan ilki olan anda özlemek eylemine tekele girerek hazırlık yapmış oldum. kimisi şiir kitabını aralar, kimisi enstrümanını akord eder, kimisi birasını gazete kağıdına sarar, kimisi onunla yürüdüğü sokaklarda yürümek için bağcıklarını bağlar, bunlar hep belli iki zaman dilimi arasındaki özlemek eylemine hazırlık hapmaya dairdir.

    bir de ikinci ana kısmımız olan sonsuza yayılan uzamda özlemek eyleminden bahsetmiştik. bir şeyi sonsuza kadar hiç durmadan özleyeceğinizi, zaman zaman özlediğimizi unutacak olsak bile o sızıyı bir köşemizde hep hissedeceğinizi anladığınız o an. beter. böyle bir özleme hazırlık yapmak için kimisi susar, kimisi bağırır, kimisi güler, kimisi ağlar, kimisi vurur, kimisi dans eder, kimileri neler neler yapar. mesela ben diş fırçası almıştım bir kere. ne yapayım hayat devam etmeliydi. kim bilir kaç yıl önceydi, hemen hemen aylardan ve günlerden bugünlerde bir yerdeydik. kasımpaşa'dan çıkmış istiklal'i tırmanırken "diş fırçası alayım bari" dedim. madem kar da yağıyor, madem hayat devam ediyor ve etmeli, aylardır ertelediğim şu yeni diş fırçasını alayım artık demiştim. almıştım sonra oradan biryerden. bu uzama yayılacak olan o amansız özleme hazırlığın ilk hareketiydi. hayat devam etmeliydi.

    fark ettim de; her iki özleme hazırlık türünde de bir şeyler satın almışım. bazı boşlukları doldurmaya çalışmışım yani. çünkü sanırım şu arkadaşın dediğine geliyor olay: (bkz: #26614171) fransızların "seni özledim" demek yerine "bende eksiksin" demelerine. benliğimden eksilen şeyi böyle doldurmaya çalışıyorum demek ki: satın alarak benim iradem dışında benden eksilmeyecek şeylerle... bak benim de özlemeye yaptığım hazırlık böyleymiş demek ki.

    neyse, çok güzel başlıkmış sevdim bunu. ismiyle müsemma bir kadını özlemeye hazırlık yapayım ben.

    ve 25.01.2000 tarihinde beyoğlu dolaylarında hemen hemen bu saatlerde söylendiği üzere:
    "hayattaki en büyük hata insanın bazen kendisinin olmayan şeylere inanabilmesidir."
  • bir battaniyenin altına saklanıp aradığını bulamayınca gitmesini ummak* üşengeç bir bünyenin ilk tercihi olabilecek derecede basit ama beklenmedik şekilde olumlu sonuçlar verebilir bir tür tedbirdir. bunu, esaslı bir şarkı listesi ile de güçlendirmek faydalı olabilir, al sana, al sana diye tepesine tepesine indirip o cağnım şarkılarınızı* kendisini bertaraf etmek mümkün olabilir diye düşünüyorum.
    (bkz: music is my blanket)
hesabın var mı? giriş yap