• papa john paul ii 'nin insanlığa bıraktığı tek yazılı eseri.

    [eserin http://mihd.net/ryp4n8 adresinden ingilizce pdf formatlı halini indirebilir ya da vatikan'ın resmi sitesindeki http://www.vatican.va/…01998_fides-et-ratio_en.html adresinden okuyabilirsiniz.]

    papa john paul ii'nin yayınladığı genelgelerden biridir aslında bu. diğerleri içinde en sonda yer alan bu genelge 14 eylül 1998 'de yayınlanmıştır.

    başlıktan da anlaşılacağı gibi; genelgenin/eserin içeriği "iman ve akıl" ilişkisine dayanır. daha evvelden bu konuyu işleyen tek papa 13. leo'dur. (1878-1903 yılları arasında papaydı: http://www.vatican.va/…ly_father/leo_xiii/index.htm) bu papa 4 ağustos 1879 tarihinde yayınladığı aeterni patris başlıklı bir genelgesinde iman ile akıl ilişkisi çerçevesinde ilahiyat ile felsefenin birbiri ile olan ilişkilerini ele almıştır. (1) http://www.vatican.va/…81879_aeterni-patris_en.html veya http://www2.nd.edu/…ents/maritain/etext/aeterni.htm veya http://www.ewtn.com/library/encyc/l13cph.htm adreslerinden onun bu genelgesini okumak mümkündür.

    tekrar john paul ii'nin bu başlıkta üzerinde duracağımız genelgesine gelirsek; papalığa seçilişinin 20. yılında yayınladığı genelgesinde john paul ii'nin oldukça sade bir dil kullandığı dikkatlerimizden kaçmamıştır. (bu lafa da uyuz olurum, "dikkatten kaçmamak") bir giriş ve yedi bölümden oluşan genelge'nin ele aldığı konuların içeriği şöyledir:

    giriş: "know yourself" başlıklı girişte papa, bizi hiç de şaşırtmayarak insanın kendini bilmesi temasını işleyerek konuya girer. insanın kendini bilmesinin tarih boyunca, bütün dini geleneklerde mevcut olduğundan dem vurur. (1: "in both east and west, we may trace a journey which has led humanity down the centuries to meet and engage truth more and more deeply." ) ekşi sözlük'te "kendini bil" uyarısının grekçesi olan gnothi seauton'la ilgili o başlıkta bir şeyler karalamıştım. papanın genelgesine giriş olarak seçtiği bu ifade aslında delphoi tapınağı'na yazılmıştı. şöyle demişim o başlıkta; "..kendi gerçeğimizi araştırmaya kalkıştığımızda bulmak istediğimizi, umudumuzu, bazen en dipte bazen zirvede 'summum' bencilliğimizi gizleme veyahut muktedirsizlik örneği olarak ortaya çıkaramama hadisemizde, aslında ihtiyacımız olan 'logos'tur. ya da daha kolayı; 'logos'u kavrama statümüz, sonunda anlaşılacak olan da 'dilimiz' ve 'dünyamız' dır." papanın genelgesinde de benzer bir ben ve dünya algısı söz konusudur, gnothi seauton başlıklı bir yazıda da başka türlüsü beklenemezdi diye düşünüyorum: "..kendini bil tavsiyesi özellikle 'kendini bildiği' için kendisini 'insan' olarak nitelendirmek suretiyle yaratıklar arasında kendini seçkinleştirmek isteyen her insanın, asgari bir kural olarak ele alması gereken temel bir gerçeğe şahitlik etmek üzere delphoi tapınağı'nın alnında yazılmıştı." (1: "the admonition know yourself was carved on the temple portal at delphi, as testimony to a basic truth to be adopted as a minimal norm by those who seek to set themselves apart from the rest of creation as “human beings”, that is as those who “know themselves”.")

    burada tabi 'insanın diğer yaratıklar içindeki seçkinliği' düşüncesi yeni bir düşünce değildir, veya gnothi seauton'un papa ve katolik hiristiyanlığı yorumuyla belirlenmemiştir. ta 16. yy'a ve öncesine gidersiniz; doğaya egemen olmak için ona gitmeyi öğütleyen başımın belası francis bacon' ın eserlerinde benzer ifadeleri görmek mümkündür. insan akledebilen bir varlık olduğu için diğer yaratıklardan daha üstündür, baconcı düşünceye göre insan, hayvanla tanrı arasında bir yerdedir. gnothi seauton sözü de bu yüzden, delphoi tapınağı'ndan kilise ve hiristiyan kafa yapısına sıçramış, hatta pagan anlayışının en önemli miraslarından biri olmuştur. zaten bu kendini bilme hadisesinin kadim tarihine değiniyor papa. çeşitli soruların gündeme gelmesiyle insan kendini keşfetmesinin başladığından dem vuruyor: "ben kimim? nereden geldim ve nereye gidiyorum? kötülük niçin vardır? bu dünya hayatından sonra ne olacak?" (1: "who am i? where have i come from and where am i going? why is there evil? what is there after this life?") papaya göre bu sorular yahudi kusal metinlerinde, vedalarda, avestada, konfucyus'ta, lao tzu'da, tirtankara'nın ve buda'nın vaazlarında, homeros'un şiirlerinde, euripides'in tragedyalarında, platon'un ve aristoteles'in felsefi yazılarında da bulunur. (1: "these are the questions which we find in the sacred writings of israel, as also in the veda and the avesta; we find them in the writings of confucius and lao-tze, and in the preaching of tirthankara and buddha; they appear in the poetry of homer and in the tragedies of euripides and sophocles, as they do in the philosophical writings of plato and aristotle.") papanın eksiğini bulmak gibi olmasın ama herakleitos'ta da geçer benzer bir ifade; ephesos'lu üstadımız diels'e göre 101. fragmanda (plutarkhos, adversus coloten, 20.1118 c) cengiz çakmak hocamızın çevirisiyle adeta "gnothi seauton" yani kendini bil uyarısına "kendimi keşfettim." (edizesamen emeouton.) diye haykırarak cevap vermektedir. stoacılar ve epikurosçular hep insanın kendini bilmesi gerektiğinde birleşirlerdi. roma'nın felsefi yüzlerinden seneca stoalı zihniyle bu sorunu çözmekle uğraşıyordu, ona göre eğer tanrı varsa insan onun oğlu gibi olmalıydı, kendini bilerek acılara direnmeliydi. (bkz: tanrı varsa niye bu kadar acı var söylemi/@jimi the kewl) ortaçağ'a gelindiğinde insanın kim olduğuna ve nereden gelip, nereye gittiğine dair düşünceler kilise tarafından pek sık dile getiriliyordu. çeşitli azizlerin çeşitli eserlerinde bu arayışı ve hatta teoloji çerçevesinde buluşu görmek mümkündür. örn. aziz augustinus - confessiones

    papaya göre insan, kendi varlığını daha insani kılan hakikat bilgisine ulaşma yönündeki yükselişini hızlandıracak birçok imkana sahiptir. bunlardan en önemlisi de felsefedir. (3: "men and women have at their disposal an array of resources for generating greater knowledge of truth so that their lives may be ever more human. among these is philosophy, which is directly concerned with asking the question of life's meaning and sketching an answer to it. philosophy emerges, then, as one of noblest of human tasks. ") ona göre; eşyanın nedenine dair soru sorma insan aklının içsel bir özelliğidir. ve bu felsefe sadece batıda değil, doğuda da kendini aramanın yolunu belirlemiştir, etkili olmuştur. (3: "philosophy's powerful influence on the formation and development of the cultures of the west should not obscure the influence it has also had upon the ways of understanding existence found in the east.") papaya göre; akıl varlığın ilk ve evrensel ilkelerini kavrayıp belirtmeyi ve onlardan mantıki ve ahlaki bakımdan tutarlı sonuçlar çıkarmayı başardığında; işte ancak o zaman doğru bir akıldan, eskilerin dediği gibi bir 'orthos logos'tan, 'recta ratio' dan bahsedebiliriz. (4: "precisely because it is shared in some measure by all, this knowledge should serve as a kind of reference-point for the different philosophical schools. once reason successfully intuits and formulates the first universal principles of being and correctly draws from them conclusions which are coherent both logically and ethically, then it may be called right reason or, as the ancients called it, orthós logos, recta ratio.")

    papa bu girişin 5. bölümünde kilisenin felsefeye biçtiği rolden bahseder; ona göre felsefe kilisenin, incil'in gerçeğini henüz bilmeyenlere imanı ulaştırmakta yardımcısıdır. "5: she sees in philosophy the way to come to know fundamental truths about human life. at the same time, the church considers philosophy an indispensable help for a deeper understanding of faith and for communicating the truth of the gospel to those who do not yet know it." philosophia ancilla theologiae sözünü eserinde hatırlatmasa da ben ekşi sözlük okurlarına anımsatayım. theologia 'nın katolik anlayışın sınırlarını, belirleyen aziz thomas aquinas 'dır bu ifadenin sahibi. türkçesiyle "felsefe, teolojinin hizmetçisidir." bu söz önemlidir zira, aquinas 'tan önce katolik düşünce sisteminde teolojide akli düşünceye pek yer verilmiyordu. teolojide özellikle felsefeden yararlanılması gerektiğini ısrarla savunan biriydi aquinas. bu açıdan bakıldığında papa'nın aquinasçı çizgide hareket ettiğini yadsımamak gerekir. bu zihin gereği her şey gibi, felsefe de kilisenin tuttuğu bir askerdir. papa agnostik ve relativist formların ortaya çıkışının felsefi araştırmayı septisizmin bataklığına sürüklediğinden söz eder. (5: "this has given rise to different forms of agnosticism and relativism which have led philosophical research to lose its way in the shifting sands of widespread scepticism.") bu öyle bir sorundur ki; günümüzde de sürmektedir; "hakikate karşı güvensizliğin olduğu bu durum, günümüzde de yaygın bir biçimde var olan bir hastalık belirtilerindendir." (5: "which is one of today's most widespread symptoms of the lack of confidence in truth.") ona göre bu güvensizlik insanlığı öyle bir sarmıştır ki, artık theologia'nın philosophia'dan kesin cevaplar alma ümidi bütünüyle yok olmuştur. (5: "in short, the hope that philosophy might be able to provide definitive answers to these questions has dwindled.") yani artık aquinas'ın belirttiği "ancilla/hizmetçi kız" felsefe bir kenara bırakılabilirdir, tıpkı kullanılıp atılmış bir mendil gibi.

    papaya göre hakikate şahitlik yapmak, episkoposlara tevdi edilmiş bir ödevdir. o halde bu din adamları, kendilerine verilen görev gereğince; imanın hakikatini yeniden ifade ederek, günümüz insanına bilgi yeteneklerine karşı hakiki bir güven vermelidir, bu da felsefeye karşı, onurunu yeniden bulması ve geliştirmesi için meydan okuma demektir. (6: "in reaffirming the truth of faith, we can both restore to our contemporaries a genuine trust in their capacity to know and challenge philosophy to recover and develop its own full dignity.")

    papa girişinin son paragrafında bu düşünceleri kaleme alışının bir nedenini açıklar, ona göre; veritatis splendor (1993) adlı genelgede "günümüz ortamında bozulma veya reddedilme riski ile karşı karşıya olan bazı temel katolik doktrinlere" dikkati çekmişti, şimdi bu genelgesiyle bu uyarının devamını getirmek istemektedir. bu da gösteriyor ki; vatikan sistemli bir şekilde çağın bozulmuşluğundan rahatsızlığını dile getirmeye devam etmektedir. vatikan'ın artan eşcinsellik, uyuşturucu kullanımı ve kürtaja karşı duruşları ve bunları bozulma olarak değerlendirdiğini biliyorduk, papanın ölmeden önceki son genelgesindeki iman ve akıl çatışmasının konu edilmesinin asıl sebebinin de yine bir "bozulmuşluk" uyarısı olduğuna şaşırmamak gerek.

    papaya göre ölmüş olan felsefenin dirilişi, ona eskisi gibi layık olduğu gücü vermek hiristiyanlığın işine gelir, hatta kurtuluş planı da buna bağlıdır. felsefe dirilmelidir ki; hakikatin araştırılmasına dayalı olarak kültür ve düşünceyi şekillendirme görevini yerine getirsin ve theologia yine eskisi gibi sağlam bir destekçisine kavuşabilsin.

    eseri yine buradaki metodla incelemeye devam edeceğim, tabi şimdilik biraz mola, yoruldum hakikati araştırmaktan diyerek salak bir espiriyle kapatıyorum entirimi.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap