aynı isimde "ekşi (mobil uygulama)" başlığı da var
  • bizim mahalledeki bakkala sabah itibariyle gelen 15 taneden 2 adet kalmış olan dergi. gençliğin son demlerini yaşayan orta yaşa girdi girecek delikanlı bakkalımızın sözlüğe olan ilgisini artırmış mecmua...

    günün ilk saatleri :

    depeyi : hamit abi günaydın, geldi mi ekşi?
    bakkal : geldi,geldi. şu ötekileri alt rafa indirdim ekşi'yi yukarı koydum bak sen öyle dediydin diye
    depeyi : ehehe aslansın hamit abi be, taşşaklarına kurban senin. eee soran oldu mu benden başka?
    bakkal : oldu. olmaz mı? hele bi de "depeyi'nin yazısı da çıktı" deyince ne biçim satıyo ha
    depeyi : ahahahah siktir. sen nerden öğrendin abi benim nicki?
    bakkal : ssg söyledi
    depeyi : abi baya kavramışsın sen olayı ya
    bakkal : tabi olum, mahallemizde suser var bilmicez mi?
    depeyi : ahahahha suser diyo adam ya
    bakkal : hşş bak imzala lan yazılarını da saklıyım ben bi kopya
    depeyi : abi yuh be! kısa kısa şeyler lan benim yazdıklarım. neyi imzalıcam?
    bakkal : paraf at olum madem kısa
    depeyi : ahahah getir getir
    bakkal : akşama halı saha var bak gelicen di mi?
    depeyi : abi durmadı şu ishal bakalım...sahaya sıçmıcak gibi olursam kasıcam gelmeye...

    ha bi de söz verdim el mahkum yazıcaz şimdi :

    "hamit süpermarket...çankaya'daki tercihiniz!

    hamit süpermarket!bir marketten dilediğiniz herşey!
    hamit süpermarket!güvenilir!dürüst!ilkeli!
    hamit süpermarket!herşeyin en tazesi!en ekonomiği!

    hamit süpermarket şimdi de çankaya bölgesi siparişleriniz için ekşi sözlük'te!

    http://sozluk.sourtimes.org/msg.asp?to=depeyi

    mesaj atın,siparişiniz anında gelsin!

    hamit süpermarket! kutsal bilgi bakkalı!"
  • (bkz: the onion)

    ben hic dergi cikarmadim... zor bir is olduguna eminim. "bir eser yaratmak" ile "esinlenme" nin kanli bicakli dusman degil, birbirlerine cok yakin iki arkadas olduklarinin da farkindayim. ama eksi nin nerdeyse bire bir the onion dergisinin kopyasi olarak cikmasini anlayamiyorum. dunyada esi benzeri olmayan, her tarafindan orjinallik akan bu sozlugun adini alan derginin bir kopyadan ileri gidememesi uzuyor beni.
    elimde ilk sayiya baktigimda:
    logodaki yesil renk: the onion
    ebatlar: the onion
    asparagas haberler: the onion
    bas sayfadaki anket: the onion
    astroloji bolumu: the onion
    daha ciddi bolum olan eksi 2: the onion (a v club)
    eksi 2 nin astroloji bolumunden hemen sonra baslamasi: the onion.

    neden boyle bir seye ihtiyac duyulduguna dair birkac aciklama okudum bu baslik altinda, ama maalesef ikna olamadim. sanirim cok takdir ettigim, saygi duydugum insanlarin bir araya gelmesi sonucu, ortaya daha once hic yapilmamis, denenmemis birseyler cikmasini bekliyordum...olmadi.

    lutfen yanlis anlasilmasin: "olmamis, cikmasin bu dergi, beceriksizler, calinti bu dergi" gibi suclamalar yapmak degil amacim. dedigim gibi, dergi cikartmanin cok zor bir is oldugunu biliyorum, ve bu dergi sirf piyasaya ciktigi icin bile butun emegi gecenleri de tebrik ederim. ama keske bastan soyleselerdi; cok guzel bir kadini sonunda opmeyi basardigimda agzinin koktugunu farketmis gibi oldum!

    (son cumledeki benzetmeyi de cetin altan'dan aldim; daha kotusu de olsa kendim bir tane bulsaydim daha hos olmaz miydi?)
  • buğra aydın (öğrenci, 17)

    merhaba. ekşi değil mi ? tam da geçen otobüste okuyan birini gördüm biliyor musunuz (gülüyor). omzundan okumaya başlamamla adamın kafasını çevirip ters ters bakması bir oldu(gülümsüyor). insanlar neden bu kadar gergin anlamıyorum !! neyse.. bu sabah gittim bizim bakkala, sordum "ekşi var mı" diye. bakkal "ekşi yok ama tatlı var"dedi (çok gülüyor). sonra hızımı alamayıp bir gazete bayiine gittim. bayici bana "yok o dergi. kapandı." dedi inanabiliyor musunuz ? eskiden gırgır vardı o da böyle kapanmıştı(gülüyor) sanırım hiç bir şey durduğu yerde durmuyor. bence değişmeyen tek şey değişimin kendisi (gülümseyerek alien'e dönüşüyor)
  • sozlukle populer olmasindan sonra tani$an insanlarin cogunda gordugum bir "ek$i sozluk" kisaltmasi. oysa ki biz "sozluk" diye ali$mi$tik.
  • önce bir kitapçıya sorup "kalmadı" cevabını aldığımda hem çok sevindiğim hem de ne yapacağımı şaşırdığımdır... akabinde kendisini migrosta buldum.

    neyse; bir paket sigara, bir adet ekşi ve adı da tutku olan bir kısım bisküvi ile kasaya yöneldim. kasiyer, derginin barkodunu okutamayacınca, yetkiliyi arayıp "eski diye bir gazete var, barkodu okunmuyor" dedi. ben "ekşi" diye düzeltince de bana dik dik bakıp karşı kasiyere uzatarak dergiyi "ne yazıyor burda dedi" . kız, "ekşi" diye cevap verince "ekşi diye gazete mi olurmuş" dedi bu kez ve güldü, çok eğlendi. barkodu okunamayıp cihaz "yok öyle bir ürün" diye hata mesajı verince dergim, çalışanların ellerinden ellerine dolaştı durdu. nedense de hepsini çok mutlu etti. sıkılan kasiyer "bu gazeteyi dışardan almış olabilir misiniz, bizde yok görünüyor" gibi dehşet verici bir yorumda bile bulundu.

    sonunda barkodu deşifre edilen dergiye kavuştum ;ama en hoş tarafı kasiyerden aldığım fişin üzerinde ekşi sözlük yazıyor olmasıydı. ekşiyi migrostan alıp fişinde de "ekşi sözlük" yazısına rastlamış olmak karşısındaki duygularımı mümkün değil anlatamam. yani; bana bir gün birileri "migros'tan ekşi sözlük alacaksın" deseydi, mümkünü yok inanmazdım. başımıza bu da gelecekmiş.
  • (bkz: vatan dergi grubu eksi teliflerini derhal odesin)
    (bkz: ekşi fanzin olarak çıksın)

    kapanmış dergi...daha bu sabah tatlı tatlı kapris yapıyodum oysa...kötü olsun benim olsundu be...

    entry kalsın madem aynen, hatıra olsun...

    bu haftaki bulmacasını benim yazımın içine saklamış dergi.

    şimdi şöyle, en üst text box'daki "ondan sonra açıldık biz kızla iyice..." kısmı aslında yazının ta en başında;
    daha altta "neyse gene netteyim bir gün,..." olan kısım aslında 14.sayfanın en sağ kolonunda "gözünün yağını yiyeyim levent abi" kısmının hemen üstünde;
    15.sayfada yer alan son "sonra çıktık bardan...," text box'ı da, hemen az üstündeki "ben liseye geçtim ya,fantezide iyice çığır açtı levent pezevengi" paragrafının başında olacaktı, siz öyleymiş gibi okumaya gayret edin.

    abicim çok mu uykunuz vardı dizerken yazıyı, ellerinizi taşşakların altına mı soktunuz naaptınız?

    neyse lan mutluyum, benim dergim bu, gittikçe bana benziyo dağınıklığı bile. hadi gidin uyuyun abicim azcık,ellerinize sağlık. ben de şu çoraplarımı bulayım bi,nereye attıysam.

    ha bir de, o bikinili kız fotosunu ters yöne çevirmişsiniz canlar. ben yolladığımda sola bakıyodu kızcağız,şimdi sağa. hayır kasten öyle ayarlamıştım, benim penisin eğimine göre ama dizgicininkiyle tutturamadık demek.
  • - ekşi dergisi bakmıştım, yeni çıkacaktı...
    - çıkmadı!

    "bilmiyorum", "kalmadı" , "gelmedi" denilmesini anlarım da sanki oradaymışcasına "çıkmadı" demesi tuhafıma gitmişti adamın. demek ki olay'dan tüm gelişmeleri takip ediyormuş abi. varayım elini öpeyim heman.
  • bundan önceki hiçbir entrimi olmadığı gibi bu entriyi de uşağım alfonsoya yazdıramadığım için “dergide emek verenler var vs” geyiğini bir kenara bırakmak gerek. bu entride de emek var. hiç kimse bu entriyi girmem için beni zorlamıyor ya da bana para ödemiyor. bu açıdan bakıldığında* editorya ile aramızda bir fark kalmıyor. sanmıyorum ki birisi çıksın “sen, sen ve sen bu dergi işini halledeceksiniz. gerisine karışmam. alın bu da size 1 milyon dolar” demiş olsun. kendilerinin gönüllü tasarrufudur teşekkürü de olumsuz eleştirileri de aynı olgunlukta karşılayabilecek olduklarını sanıyorum.

    her şeyden önce bu entri ekşi’yi yerden yere vurma, göğe çıkarma ya da mahallenin bakkalıyla yaşadıklarımızın özeti temalı değil. ekşi’nin ikinci sayısında halktan sesler’deki gibi “oztokyolu (26 / dergici)” imzalı bir görüş.

    ilk iki sayının kapaklarına baktığımda sözlük yazarı olmayan birisi için dergiyi aldırabilecek çarpıcı herhangi bir şey göremedim. bence birinci sayıdaki “kuş sesleri ovalara yayılmıyor” haberi değil kapağa dergiye bile girmeyecek basitlikte ve ne komik ne absürd öyle ilgi çekmeyen gülümsetmeyen bir başlık. bu derginin kaynağının ve çizgisinin ekşi sözlük olduğunda hemfikir kaldığımızı varsayarak bu başlığı sözlükte açıp altına entry olarak haberi yazsam “haftanın en kötü entryleri”ne malzeme çıkardı. bunun yerine “türkiye pornolarını nerede saklıyor” haberi ve grafiği kapakta büyütmek için çok daha başarılı bir seçim olabilirdi. ilk sayıdan “porno”yu kapakta büyütmekten sakıncalı geliyorsa alternatif başlıklar ya da brown ailesi, ab gibi haberler kapakta büyük kullanılabilirdi.

    birinci sayıda şahan gökbakar, ikinci sayıda engin günaydın dışında kapakta “bu dergi sadece asparagastan değil, ekşi 2 gibi bir bölümden de oluşuyor” diyen herhangi bir şey yok. ekşi 2’nin kapakta daha görünür olması gerekiyor. ayrıca ekşi 2’deki yazıların çoğunun tam sayfa olması bence doğru bir seçim değil. başta kısa kısa haberlerle mizahi yaklaşımı olan derginin ikinci bölümde uzun ve doğası gereği bazen sıkıcı yazılarla dolu olması doğru bir yol gibi gözükmüyor. yazıların kısa tutulmasının okunabilirliği artıracağını düşünüyorum.

    derginin birinci bölümünün tamamen asparagastan oluşması bence hiç iyi bir fikir olmamış. ekşi sözlük’ün tamamen asparagastan oluşan bir site olduğunu sanmıyorum. ekşi’de asparagas haberlerin hiç yeri olmadığına inanıyorum. örnek olarak “fotoğraf çekemeyen japon” sözlükte ilginç ve komik bir tanımken bunu dergiye;

    “fotoğraf çekemeyen japon intihar etti.
    japonya’nın osaka kentinde yaşayan 24 yaşındaki yumiko akura’nın, fotoğraf çekemediği için toplumdan dışlandığı ve bir japon olarak görülmediği biliniyordu. akura, bu dışlanmalara dayanamayarak 36lık filmlerle kendini asarak intihar etti. akura’nın kağıt katlamayı bilmediği de söylenenler arasında.” (oztokyolu-japan)

    gibi bir haber bana hiç komik gelmiyor. bu tarz asparagas haberler yerine “fotoğraf çekemeyen japon” başlığındaki entryler bile çok daha ilgi çekici olabilir. birisi çıkıp “biz deli miyiz? dergi çıkarıyoruz, sözlüğü kağıda basmıyoruz.” diyebilir. haklıdır. zaten bütün dergi sözlükteki başlık ve entrylerden oluşsun gibi bir tuhaflık önermiyorum. onu kitap olarak zamanında yapmıştık zaten. eksi dergi içerisinde pekala böyle bir bölüm olabilir. yalnızca bir başlık değil birkaç başlıktan ve birebir sözlükten alınan entrylerle ekşi sözlük’ün gerçekten neye benzediği ve “fw: tabu diyalogları çok komik” konulu maillerin esas kaynağının neresi olduğu daha iyi vurgulanır.
    bunu ekşi dergi hakkındaki sorulara yazmam gerek belki ama “topuklu ayakkabı” ve blokflüt” hakkında yazılanları sözlükte aratmama rağmen entry olarak karşıma çıkmadı. bir yerlerde bir şeyleri kaçırıyorum ama neyi olduğunu bulamadım. bu konu başlıklarının ne olacağını kim, ne zaman ve nasıl haber alıyor? blokflüt başlığından veya topuklu ayakkabı başlığından beğenilen entryler seçilmediğine göre teşkilat mısınız siz kardeşim, halk açıklama bekliyor? on tane yazar nasıl malum oluyor da aynı konuda fikir beyan ediyorlar?

    yazacak pek çok nokta olabilir daha. ama sonuç itibariyle ilk iki sayısı eksiğiyle gediğiyle çıkmış durumda. bir sürü kişi süper diyor, bir sürü kişi olmamış diyor. bu çok normal. ama anormal olan dergiyi incelemesini istediğim sözlük yazarı olmayan kişilerin ilgisinin bir iki dakika içinde dağılmasıydı. ekşi derginin hedef kitlesi bir tek sözlük yazarları olamayacağına göre bu da ters giden bir şeyler olduğunu gösteriyor. en basitinden birinci sayıda geronimo haberi sözlük yazarları dışında kaç kişinin anlayabileceği bir şeydi?

    dergi henüz çıkmadan reklamlarındaki sarı kırmızı logoyu eleştirmiş ve “siyah beyazı çıkana kadar almayıp beklemem gerekecek” demiştim. bunu pek çok kişi ciddi sanmış. bu vesileyle “yok öyle bir şey” demek isterim. şu kadar saattir kendisi hakkında iyi kötü bir şeyler anlatmaya çalıştığıma göre benim için değerli olduğu anlaşılmıştır diye umuyorum. değil sarı kırmızı sarı lacivert çıksa yine gider alırım. yine gelir “burası böyle olmamış, şurası da şöyle olmamış” derim. ta olana kadar! en azından kendi etrafımda sözlük yazarı olmayanların ellerinde ekşi dergi görene kadar böyle bik bik konuşurum. arada röportaj yaparım, yazı yollarım, bir şeyler çizerim, derginin de bir yerinde olmaya çalışırım. haltan sesler gibi bitireyim en iyisi. ekmeğe saygı önemli. oztokyolu (26 / dergici)
  • gazeteciye "eksi var mı abi" diye sorduğunuzda elinize tutuşturulan action man dergisini hayret ve hararetle bağrınıza basarak "vay bee ssg'ye bak" diyebileceğiniz hede.
    (bkz: hayatın içinden)
    (bkz: gerçek kesit)
hesabın var mı? giriş yap