• serdar kılıç bazen fantastik cümleler kuruyor ekran başında önümü ilikliyorum saygıdan.

    -karnını doyurmak için tavşan avlamaya çalışan bir duygu halindeyken, yardıma muhtaç olduğunu gördüğümde bir koruma duygusuna dönüşen iç dünyamı anlamaya çalışıyorum.

    bambaşkaymışsın
  • hala ultimate survival ile kıyaslayanlara, çakma program diyenlere anlam veremiyorum. kardeşim bu program ultimate falan değil. ultimate survival ın arkasında büyük bir ekip var ve inanılmaz paralar harcanarak profesyonel çekimler yapılıyor. serdar kılıç ise ntv yeşil ekran kuşağında kendi çapında vermek istediği fikri başarı ile veren hatta fazlasını da veren bir yapımı ekrana getiriyor. o yüzden kendi içerisinde değerlendirip desteklenmesi gerekir. şahsen çok şey öğrendim doğa hakkında.

    3-5 suser ve üniversiteliler dışında sanki tüm türkiye ultimate survival izliyormuş da bu program onun çakmasıymış.. doğada tek başına bu alanda türkiye'de bir ilktir. ntv reyting uğruna bu programdan vazgeçmemelidir. arkandayız serdar kılıç.

    dünkü programda dağ bisikletini öyle bir anlattı ki bisikletimi alıp belgrat ormanlarına gidesim geldi.
  • bu program bir belgesel ya da yemek programı değildir ve bunun bilincinde izlenmelidir. programın amacı zor doğa koşulları altında nasıl hayatta kalınabileceğidir. dolayısıyla aman yılan yedi midem bulandı aman kurbağa yedi hayvancağızı öldürdü demek saçmalıktır. bu kadar rahatsız oluyorsan izlemezsin, zaten bu tip tepkiler veriyorsan o programın hedef kitlesi değilsindir.
  • -o ne?.. arkama geç, arkama geç... yılan gördüm yemem lazım.
    -aha ağaç kütüğü. bununla yön tayini yapabilirsiniz, ama ağaç kurtçuğu da vardır. yemem lazım, protein deposu.
    -aha tatlı su! burada alabalık olur. en köpüklü yerinde de taşların altında, alabalık yemi 8 bacaklı böcek var. yemek lazım. (yedikten sonra) alabalık ağzının tadını biliyor.
    -dur, dur, dur... bak ne buldum! karınca yuvası. bunların lavralarında acayip protein var.
    -göl kenarındayız, kurbağa yakalayıp yiyicem.
    -(suya düşer, çıkmaya çalışırken) aha kahvaltı buldum. kerevit yiyicem.
    -çekirge yiycem.
    -aha burada ne var? (ağaç üzerinde bir böcek görür) tanımlayamadığım bir tür ama doğada 3 hafta aç kaldığımı farzedelim, tadına bakıcam. (yedikten sonra) ııhııyyy!!!
    ... böyle geçiyor biraz da program. abi gördüğü her canlıyı yedi neredeyse şimdiye kadar. ankara'da geçen bölüm baya zayıf kalmış diğer 2 bölüme göre. ama takipçisiyiz, survivor kızlar erkekler gibi kulisli olmasa da izliyoruz, deli mi bu adam, nidalarıyla.
  • bölümlerden bir bölüm... serdar kılıç ve hayko cepkin uludağ eteklerinde doğal ortamlara akıyor...

    serdar kılıç muhteşem ötesi kas yapısı sayesinde, bir akarsu kıyısından yukarıdaki düzlüğe uzanan dik kayalara dağ keçisi çevikliğiyle tırmanıverir.
    arkasından bakakalan haykop cepkin kameraya dönerek özet geçer;

    - abi ne işim var benim burda yaa?!
  • ikinci sezona fırtına gibi girdi. anladığım kadarıyla ikinci sezonun konsepti de değişime uğramış. şöyle oluyor ki, ilk sezonda seçtikleri güzergahlar galiba gelişigüzeldi. ikinci sezonda ise daha çok geçmişte yaşanmış, insanın doğa koşulları karşısında verdiği gerçek mücadeleleri canlandırmaya çalışacaklar. 5 mart 2011 tarihinde yayınlanan bölümde serdar kılıç 9.kolordu 17.tümenin izlediği güzergahtan sarıkamış'a ulaşmaya çalışıyor. serdar kılıç'ın dersine iyi çalıştığını söylemek gerek . orada bulunan askerlerin tuttuğu günlüklerden yaptığı alıntılar yürek burkar cinsten. bölümün tekrarı 6 mart saat 14.00 da ntv de. o saatte televizyonda daha iyi bir program olacağını sanmıyorum. izlemenizi tavsiye ederim.
  • programdan sonra gidip 8 kilo hamsi yese kimseye dert olmayacakken, programda karnını doyurmak için yakaladığı balığı çiğ çiğ yemesi zorbalık olarak yorumlanmış. tatlı mısınız nesiniz ya<3<3

    bu arada bu format çok daha iyi olmuş, böyle devam etsin. sarıkamış bölümü özellikle mükemmeldi.
  • sarıkamış ile alakalı bölümü başlangıcından itibaren buradan izlenebilir;

    http://www.yildiz.tv/…ntv&seektime=06-03-2011 15:13
  • türk televizyon tarihinde bugüne kadar görebildiğim ve ilgiyle takip ettiğim kesinlikle en iyi program. bu ve bunun gibi yapımların devam etmesini, reyting uğruna feda edilmemesiniı, giderek çoğalmasını hatta mümkünse başarılı taklitlerinin çıkmasını o kadar can-ı gönülden istiyorum ki.. fakat bunun şu an için gerçekleşmeyeceğini bilmek üzüntü veriyor sadece. en azından ntv'nin reyting uğruna bu programı harcamayacağına diğer kanallardan daha az ihtimal veriyorum.

    şehrin ve hayatın koşuşturmacasında kaybolan insanlara bu girdaptan kurtulmanın, bir kaçış yolu bulmanın aslında ne kadar yakın ve kolay olduğunu hatırlatıyor her bölümünde serdar kılıç. tabi bu arada doğanın hata affetmemesi sebebiyle olmazsa olmaz kuralları, alınacak tedbirleri; zor durumda kaldığımızda doğada nasıl hayatta kalabileceğimizi uygulamalı olarak, kendi üzerinde bizlere gösteriyor. altın değerindeki ip uçlarını veriyor. fakat bütün bunların yanında bu akşamki dağ bisikleti kullandığı bölüm ise benim için ayrı bir önem taşıyor:

    bisikletle ilgilenenler bilirler, kaskı kafanıza takıp yola çıktığınızda olumlu yaklaşan insanlar olsa da çoğu zaman uzaylı muamelesi görürsünüz, laf atılır, tacize uğrarsınız veya en basitinden bulunduğunuz her ortamda artist olarak görülüp dik dik bakışlara maruz kalırsınız. işin tayt kısmına değinmeyeceğim bile. işte böyle kör cahilliğin yaşandığı bir ülkede kaskla ekrana çıkabilmek, bisikleti profesyonelce insanlara tanıtmak, anlatmak, bu şekilde o ekranda yer almak serdar kılıç'ı ve yaptığı bu programı daha da değerli kıldı benim gözümde. ilk sezonunda da yine dağ bisikletiyle bir bölüm hazırlamıştı fakat şu an daha çok kişiye ulaştığından eminim, umarım artık senin gibi doğa severleri ekranlarda daha çok görürüz. belki bu satırları okur diye, bir bisiklet kullanıcısı olarak kendisine buradan teşekkür etmek istiyorum. üzerine düşeni yapıp izleyenlerine bir şeyler aktarabildiğini düşünüyorum. ekranlarda daha çok bisikletli görmek ümidiyle..
  • serdar kılıç'ın bir engerek yılanını yemeden önce "yemekten pek haz etmediğim bir hayvan ama napalım", yerken ise "fena değil ama tavuktan daha lezzetli" diyerek akşam akşam beni güldürdüğü gayet güzel program.

    üstat, beğenmediğin yılan nasıl oluyor da tavuktan lezzetli oluyor anlamadım yahu fazla temiz hava oksijen falan derken ağzının tadı bozulmuş olmasın?*

    şaka bir yana başarılı bir yapım olmuş bence. işi gücü bıraktırdı, izlettiriyor kendini.
hesabın var mı? giriş yap