cemil meriç
-
nurdan gürbilek'in mağdurun dili'nde alıntıladığı sözü çok hoşuma gitmişti, hala da öyle: "kelimeler bir sahneden dökülür gibi katı ve içleri boş. yapma çiçek. kokusuz. bağlamıyor ayırmıyor, vagonlar gibi geçiyor kelimeler. ve yalnız geçişlerini seyrediyorsun. kimler var içinde? umrunda değil"
-
bu ülkenin edindiği en büyük sosyologdur. ''tecessüs'' ve ''intelijansiya'' kelimelerini kullanmaktan hoşlanır. kanıtı için (bkz: bu ülke)
-
''domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez'' der zat-ı muhterem.
-
son günlerde yazdıklarıyla uyuyup uyandığım,irfanın kaynağı olarak nitelediği doğuyu ve kültürün vatanı dediği batıyı sahiden bilmediğimi, esasında bunu pek de umursamadığımı sözcükleriyle fark ettiğim, bir müddet daha fikirleri ile hemhal olacağım kalem erbabı, düşünce ustası.
iran edebiyatı hakkındaki makalesinin bir bölümünde şöyle der:
"...
zaferden zafere koşan arya beyleri edebiyatı hor görüyorlardı, gürzle nasırlaşan pençelerine kalemi yakıştıramadılar. dara'nın, bihust'un granitlerinden yükselen sesi, bir cellat satırı kadar soğuk ve ürperticidir, belli ki kalbi de granitten.
dev iştahlı başbuğlar için uğraşılmaya değer üç meşgale vardı: cenk, av ve aşk. halk, derin bir cehalet içindeydi. bunun içindir ki, çeşitli medeniyetlerin mirasına konan iran, dünya edebiyatına çok mütevazı bir miras bırakabildi: anquetil duperron'un sonsuz fedakarlıklar pahasına karanlıklardan kurtardığı avesta. iran'ın eski geleneklerini dile getiren pehlevice yazılmış dağınık sayfalar, çarmıha gerilen hükümdarlarla mağrur şehinşahların menkıbelerini edebileştiren üç beş kitabe...
...
tarihin kapısında dinlenen efsane.
dini metinlerin tozlu sayfalarında küllenen o kıvılcımlar, dehanın büyülü nefesiyle fecirleşmeseydi, bütün bir milletin ruhunu ısıtmayacak, kara günleri aydınlatmayacaktı.
..." -
"...dünya, bütün insanların el ele verip hep birlikte şarkı söyleyecekleri bir bahçeye dönüşebilecek mi? insanları birbirinden ayıran duvarlar var, bu duvarlar ne zaman yıkılacak, sosyal adalet rüyaları ne zaman gerçekleşecek? ne zaman insanoğlu sonsuz bir özgürlüğe kavuşacak? " - cemil meriç
-
"...aşk, mutluluk şarkısına dönüşen bir yalnızlık çığlığıdır, yüce aşkla beraber, olağanüstü, ulvi harikuladelikler insan yaşamının bir parçası oluverir, onun sayesinde, ten ve kafa birbiri içinde erir. aralarında tam bir uyum kurulur... artık öncesi gibi değildir insan, ani bir değişime uğramış, tene bağlı duyguları ruhani bir boyut kazanmıştır. benzer bir değişim, karşımızdaki insanda da gerçekleşir. kendisi olmaktan çıkmıştır kişi, umut edip bekleyen birisi yerine, yepyeni bir hayata başlayan bir başkası vardır karşımızda. sizi gerçekten tamamlayan insanla karşılaşmışsanız, hiçbir ayrılık, hiçbir kopuş düşünülemez artık... yüce aşk, bu iki değişik insanın birbiriyle sağladığı uyumdur." - jurnal syf:13
-
''milletler de kadınlar gibi, ırzlarını teslim edecekleri bir zorbayı beklerler''
-
(bkz: #30312349)
marquis de sade için şunu demiş.
"...hiçbir anarşist cinayeti överken onun kadar coşkun değildir..."
bir çay koysa da içsek. anarşisti terörist sanan zihniyet... okumuşu böyleyse bu saatten sonra cahili sorgulamam. -
oğuz atay tutunamayanları yazarken
cemil meriç çınardı.
dallarına bakardı hüzünle,
tutunamayanların göz yaşıydı.
geleni gideni çoktu
ama
yalnızdı cemil meriç.
insanları
başıboş
ve
avare
ve
üç yüz altmış derece
sonsuzluğun dairesinde
dönerken pejmurde,
merkeziydi bahtı kara bu ülkenin
noktaların görmediği.
görmüyordu
insanlar ne kadar
uzakta,
o
fikrin kabrinde
ağlıyordu
her gece.
o kadar
kelime
cümle
nafile.
şimdi elimizde
tuttuğumuz
tutunduğumuz
sahifeler
mazimize dair
kandiller.
edit; bu yazı daha önce bir sözlükte yayınlanmıştır. -
tanrinin kardese
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap