• cehaletin kontekst itibariyle nasil tanimladigi ile yakindan alakalidir.

    sandiga giden %77 secmenin, iddia ediyorum ki %25'i referandumda oyladiklari degisiklik paketinin icerigini birak, anayasa degisikliginin ne oldugunu tam idrak etmeden gitmislerdir bu sandiga.

    bunun icinde evet diyeni de var, hayir diyeni de.

    sebebi de cok basit: butun surec boyunca bir taraftan recep tayyip erdogan, diger taraftan kemal kilicdaroglu referandumun amacini anlatip, icerigini tartisacaklarina, boydan girip soydan ciktilar. olay cok net bir iktidar-muhalefet mucadelesine dondu.

    ortaya da soyle bir tablo cikti:

    akp = evet
    chp = hayir

    bu iki maddeli onerme ustunden dun bu sandiga giden, ve akp'nin kendi icin iyi seyler yaptigi dusunup "akp = evet" denklemi ustunden evet diyen, ve akp karsiti oldugu icin neyi oyladigini bilmeden sandik basinda hayiri basan bir kac milyon secmen olduguna bahse girerim.

    simdi...

    bu secmene cahil demezsin de ne dersin? adamin ne oy attigi falan onemli degil. herif daha oyu ne icin attiginin bilincine haiz olmadan akmis sandiga esten, dosttan, miting meydanindan duyduklari ustune.

    yanlis anlasilma olmasin - bu referandumdan hayir da ciksa, bu millet yine cahildi.

    yalansa yalan diyin arkadas - genel secimde oy verir gibi anayasa degisikligi oylayan insana cahil de denir, gerizekali da.
  • cahil bir milletin iradesi de olmayacağı için geçersiz sayılan önerme.

    ne demiş nietzsche abimiz:

    cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyen adama hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır...
  • yine sandıktan "cahil millet" çıktı abi.

    resmi ideoloji vatandaşlarına okullarda yıllarca "bayrağımızdaki hilalin ucu ile yıldızı arası kaç santimdir", "gençliğe hitabe kaç ayetten oluşmaktadır", "nutuk'u okuyan insanların kaçta kaçının nutku tutulmuştur" türünden ezber propogandalarla eğitim vereceğine sınıf bilinci, bireysel haklar, uzlaşma kültürü, sivil toplum örgütlenmeleri konularında biraz olsun aydınlatabilseydi...

    onsekiz ay askerlik yaptırıp "atatürk en büyük komutandı, atatürk en büyük filozoftu, atatürk 100 metreyi en iyi dereceyle koşardı..." türü beyin yıkamalarla adamı zorla atatürk'e sövdüreceğine askerinin eksik kalmış sosyal yönlerini sağlıklı bir şekilde güçlendirmeye çalışsaydı.

    o zaman daha mı cahil olurdu?

    ben mi eğittim bunca insanı amına koyiim?
  • seçkinci birinin yapması pek beklenemeyecek davranış. iyiyi kötüyü ayıramayacak, neyi oyladığını anlayamayacak cahil halka oy hakkı verirsen, sonu kötü olur tabi.

    misal nobel barış ödülü sahibi henry kissinger şöyle buyurmuş: "i don't see why we need to stand by and watch a country go communist due to the irresponsibility of its own people. the issues are much too important for the chilean voters to be left to decide for themselves." kabaca, "zıçarım şili'nin demokrasisine, cahiller ne anlar amerikan çıkarlarından". ne tekim bunun üzerine nixon 10 milyon dolarlık bir bütçe ayırmış "sorumsuzların seçtiği" liderin devirilmesi için (bkz: 11 eylül 1973). bu sorumsuz, cahil, neyin iyi olduğunu bilemeyen şilililerden on bin kadarını katledip, 17 sene de askeri yönetimle "eğitince" dünya daha güzel bir yer olmuş.

    önce bir aydınlatalım tüm halkımızı, eğitelim. neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayacak düzeye gelsinler, demokrasi sonra!

    misal oy verenler üniversite mezunu olsa sonuç bambaşka olur. çünkü yasaya göre "yükseköğretimin amacı öğrencilerini;
    (1) atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda atatürk milliyetçiliğine bağlı,
    (2) türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan, ... vatandaşlar olarak yetiştirmek"tir.

    bak şimdi fark ettim de şu sefil halkın hepsine üniversite okutabilsek, bu boykot işi hiç ortaya çıkmazmış!

    bence ordu "idareye el koysun" herkes bir zorla okutulsun, direnen asılsın, sonra vakti uygun olduğunda büyüklerimiz bizi layık gördüğünde demokrasi getirirler, "eğitimli millet" süper oy kullanır.

    (bkz: çobanla oyum eşit olamaz)
  • tekel işçileri direnişinde bir çadırdayız. samimiyet arttı, bizim sosyalistliğimiz gündeme geldi. alevi bir yöreden gelen işçi, dayanamayıp "ama komunistlerde kızılbaşları kesmiş" dedi. ne diyeceğimi şaşırdım, biraz durduk. bir arkadaşta, "abi onu bunu boşver de sizde 3 milyar maaş alıyormuşsunuz" dedi. işçi bir anda panikledi, cebinde bu iddia için çıkarıp durmaktan yıpranmış bordrosunu çıkardı." yalan vallahi yalan" dedi. arkadaş hiç mizacından geri atmadan "ne yalanı hem başbakan söyledi, hem o kadar gazeteler yazdı". işçi, o an onun ne yapmaya çalıştığını anladı. "vallahi biz de bize söylenene inanıyoruz, ne yapacaksınız" dedi.

    bu iş yalanla dolanla gider ama yalanı dolanı da bir "cahil"e anlatamayan, cahilden de cahildir. o cahillere propoganda yapan chp ne yaptı, bahçe havuz villa soy boy derken geçti gitti günler.
    bu anayasanın 125. maddesi sayesinde, akp'nin yargıdan dönen ihalelerinin, özelleştirmelerin hikayesini anlatmadı. "kamu yararı" kavramının tarih oılacağını anlatmadı, engellilere pozitif ayrımcılık maddesi eklenirken, akp hükümetinin ısrarla kamuda yasalar gereği alması gereken 53.000 özürlü personel açığı olduğundan bahsetmedi. kadınlara pozitif ayrımcılık getiren anayasa maddesinin akp'nin kadınlarla dalga geçtiğini anlatmadı. yine kamuya alınan personellerde ezici çoğunluğun neden erkeklereden yana kullanıldığını, kadın tek bir milli eğitim müdrü olmamasının hesabını kimse sormadı.

    yani hiç kimse, demokratikleşme istediniz de tek eksiğiniz anayasa mıydı demedi. çünkü kendisi de artık özgürlüklere, demokratikleşmeye, kamuculuğa uzaklaşmış bir sol olarak yaşamı sürdürüyor.

    başkalarını cahillikle suçlayanların cahilliği daha korkutucu. ben bu "cahil" halkın 80 öncesinde kendi çoğrafyasında en kitlesel sosyalist örgütlenmelere de destek attığını biliyorum ve hatırlıyorum ama güzel kardeşim onu örgütleyen sende de bir sorun yok mu? senin dilin senin politikan da bir garip yabancılaşmış bir dil yok mu? kendisini sadece akp karşıtlığına indirecek kadar sığ mı bizim sosyalist politika düzeyimiz.
  • öncesi: anayasa değişikliğine dair bir eğilimin olduğu ülkede, bu eğilimi önce görmezden gel. artık görmezden gelinemeyecek hale gelince, önünü tıkamaya çalış. senden uzlaşma talebinde bulunan herkesi reddet. tasarı aşamasında anayasa değişikliği önerisine hiçbir katkıda bulunma. sonra olayın referandum aşamasına gelmesine sebep olacak şikayet zincirini devreye tık. olayın referandum noktasına gelmesini sağladıktan sonra "bizimle anlaşmak istemediler" diye çıkış.
    sonrası: referandum bir tarafında patlasın, halk ağzının payını versin. referandum aşamasına gelmiş olmanın sebebinin sen olduğunu inkar et. üretimi aşamasında hiçbir katkıda bulunmayı veya sivil baskı oluşturmayı tercih etmediğin anayasa değişiklik teklifinin kabul edilmesinin sebebi olarak halkı göster, "bunlar cahil, koyun" de. inkar et, o aşamaya gelinmiş olmasının sebebini iktidar partisi gibi göster. "halk cahil, iktidar çoban, hepsi koyun bunların" de.

    öncesi: hiçbir zaman sorumluluk alma. başına gelen her şeyin başkalarının sorumluluğunda olduğunu iddia et. hiçbir suçunu kabullenme. hiçbir eksiğini kabul etme. kendini geliştirmek yerine hep başkalarının eksik olduğundan dem vur. tabiri caiz ise karşı şeride geçip "bunların hepsi ters yönde sürüyorlar" diyecek kadar ahmaklık et.
    sonrası: yolun öyle ilerlemediğini halk sana gösterince "ben ne yaptığımı çok iyi biliyorum. hepiniz cahilsiniz hepiniz ühühü" diya ağla. başını duvarlara vur.
  • öncesi: insanların eğitim özgürlüklerini ellerinden al, üniversite kapılarından çevir. "yürü git evinde dantel ör sen bu kafayla" de, kov.
    sonrası: halk sandıkta ağzının payını verince "bu halk cahil, mal gibi oy veriyorlar" diye ağla.

    öncesi: insanların iradelerini yoksay, "ordu gelmedikçe bunlar adam olmaz" diye ağla.
    sonrası: orduyu başa getirmek için plan kurduğun ortaya çıksın, halktan ikinci tokadı ye, sandığa gömsünler seni, sonra "halk hala cahil" diye ağla.

    öncesi: "ben ergenekon'un avukatıyım" de, "madem türban sorunu var, çözsünler türbanlarını, türban sorunu çözülsün" de, postallara cila yap.
    sonrası: halk sandıktan sana nah çıkarınca "halk hep cahildi ama olsun biz onları anlıyoruz, aziz nesin de haklıymış bak" tribine gir. ne bok olduğunu anlayama...

    (sürer... sürer...)
  • hoşumuza gitse de gitmese de, demokratik bir toplum olmanın gereğidir. yüzeysel baktığımızda "dağdaki çobanla benim oyum bir olamaz evet, üniversite okumuşum, araştırıyorum, takip ediyorum; o ise sadece koyun güdüyor. nasıl eşit olabiliriz ki?" ama işte olay tam burda başlıyor. sen başkasından daha eğitimli ve kültürlüysen, bir başkası da senden daha eğitimli ve kültürlüdür. diğeri de o "bir başkası"ndan. mutlak bir seviye belirlenemez ki vatandaş olma şartı olarak. bir toplumda her eğitim seviyesinde, inançta, siyasi görüşte, maddi konumda bireyler vardır. bunların çoğunluğu, kararı belirler. beni de rahatsız ediyor bugünkü sonuç; ama şu an için yapılabilecek bir şey yok. işe yarar bir şey yapmak istiyorsan, aşağılayıp hor görmek yerine eğitmeye çalış diğerlerini, elinden geldiği kadar.
  • sistem dediğinizin şeyin bir girdisi, bir de çıktısı vardır. bahsedilen siyasi tabanlı bir sistem, mesela bir iktidar ise, bunun girdisi oy, çıktısı ise hizmettir.

    savunduğunuz sistemde halktan girdi beklerken, çıktının hizmet olmayacağını netleştiren bir tavır takınırsanız, girdi temin edemezsiniz. siyasi bir örgüt olarak, aldığınız oyu "cahil cühelanın isteği" doğrultusunda harcamayacağınızı netleştiren bir tavır takınırsanız, halk size vereceği cevabı iyi bilir.

    karşınızda alternatif olarak duran ekip, girdi olarak oy aldığında çıktı olarak halka hizmet sunuyor, sizin önlerine koyduğunuz taşları kaldırmaya çalışıyorsa, durup düşünmeniz lazımdır.
    öyleyse;

    öncesi: sistem için girdi olarak oy talep et. çıktının ne olacağını soranlara "çıktının ne olduğunu söylersem diğerleri de aynısını yapar" gibi ilkokul düzeyinde cevaplar ver.
    sonrası: halk sana girdiyi göstersin. sandık sana girince "halk cahil" diye ağla.

    öncesi: sistemin girdisini temin etmeye çalışırken alternatifin çıktısını şikayet etmeye kalkış. olası alternatif bir çıktı sunma.
    sonrası: halk sana istediği çıktıyı sunacak adamı nasıl el üstünde tutacağını göstersin. "halk koyun gibi, tapınıyor şuna" diye ağla. "cahil bunlar" de.
  • ikna konusu açılıyor saygı denilince, neden ikna olmadılar diye,

    herkesin hayali okumus bireylerin devlette ise girmesi, memur olması bu dönemde.
    kpss sinav skandali'nin daha üzeri örtülmedi, cemaat evinde kaldigi söylenen adaylar dagitmis soruları.
    basbakan cemaate tesekkur etti, referandum sonrasi konusmasinda...

    bazi yorumlar yapılıyor, halk kemalist statükoya gereken dersi verdi diye, halk kemalist statüko dediginiz seyi biliyor mu, altangiller biliyor onun ne demek olduğunu, halka evet demezsen sonun kötü deniyor kisaca. garibanlar da yuruyusune kurban olduğum basbakanim boyle demis diyor.

    one minute diyorlar, israile kafa tutan adam dediler basbakana, israille sonradan nasil anlasildigi, nasil barisildigi cikti ortaya.

    12 eylül'le hesaplasma diyorlar, 12 eylül ve 24 ocak kararlarina kimse deginmiyor, 24 ocak kararlarini hazirlayan sonra da uygulayan turgut ozal'in izinden gidiyor büyük adam breh breh diye...

    halki kandirmasi kolay, halki egitmek, sorgulatmaktir esas demokrasi denilen...

    okul, üniversite, egitim, bunlarin zamani gecti artik.
    daha turkce okuyup yazmayi bilmeyen universite ögrencileri var bu tip yerlere yazanlar.

    yok halk yargi bilmemnesine gecit vermemismis. din elden gidiyor, bütün geri kalmis toplumlari ateslendirdi simdiye kadar bundan sonra da oyle oluyor,
    biat kulturunu bu kadar iliklerine kadar hissetmis ulkede ne sorgusu, ne ders vermesi.

    halkin ders falan verdigi yok, kandirmayin kendinizi.
hesabın var mı? giriş yap