• buna para vermeye değmez diyecek adam defolsun gitsin. herifler valve'in 10 senedir üşenip yapmadığı şeyi sıfır kar amacıyla 3 sene önce sürmüşlerdi mod olarak piyasaya, şimdi de steam'e sürmüşler. oyuna multiplayer eklenmiş ayrıca single player senaryoda sesler, grafikler, silah modellemeleri ve diyaloglarda iyileştirme yapılmış.

    benim vereceğim 30 tl bana koymaz ama bu adamlara yardımcı olur da eksik xen bölümlerini de tamamlarlarsa para yerine ulaşmış demektir. cebinizdeki akrebe sokayım.
  • oyun her şeyiyle köküne kadar buram buram klasik eski tarz fps. ilk half-life' ın bazı yönleri hafif değiştirilerek o kadar güzel uyarlanmış ki kana kana oynatıyor kendini. oynatırken de bi taraftan dakka başı "lan valla eskiden böyle ne oyunlar vardı yaa. ananı sikiyim activision" cümlesini kurduruyor.

    bi cod ve battlefield gibi oyunlardaki olduğu yerde vurulmayı bekleyen yapay zekaya bakıyorum, bi de bu oyundaki sürekli yer değiştiren, grup halinde adamı iğne deliğine kadar kovalayıp geberten yapay zekaya... bi günümüz fps' lerindeki oyuncuyu embesil yerine koyup gideceğin 2 adım ötesini bile imleçle gösteren o rezil sisteme bakıyorum, bi de bu oyundaki bilinmezliğe, oyuncuya gösterilen saygıya... vay amk. daha bir sürü detay var günümüz fps' lerinden çok daha ilerde olan. oyun cidden activision' un cod serisiyle fps türünün nasıl anasını siktiğini gözler önüne seriyor.

    oyunu oynarken birçok yerde yapımcılarının bu oyunu neler hissederek yaptıkları o kadar net anlaşılıyor ki, adamların tutkusu sadece half-life' ı günümüze uyarlamak değil, 14 yıl önceki o müthis oyuna gönülden bir saygı duruşunda bulunmak istemişler. bazı sahnelere koydukları hafif müziklerle bile oyuna duydukları o sınırsız sevgiyi kem kendileri hissedip hem de oyuncuya hissettirmeyi çok güzel başarmışlar. taşşaklarına kurban valla bu oyunu yapanların.

    ayrıca bir küçük detay; oyunun adındaki source eki valve' ın isteğiyle kaldırıldı. oyunun adı sadece black mesa.
  • tepeden tırnağa bir şaheser. ben bu kadar iyi olacağını beklemiyordum, gönül rahatlığıyla orijinal oyundan daha iyi olduğunu söyleyebilirim. eğrisiyle doğrusuyla konuşmak istiyorum.

    öncelikle, remake'in de ötesinde çalışmışlar. oyundaki her bir bölümü, her bir sahneyi daha da geliştirmişler, ilerletmişler. özellikle tren bölümünü çok beğendim, ilk oyunun en sıkıcı kısmıydı mesela, ama bunda bir solukta bitirdim. her bir bölüm, orijinal oyuna göre çok daha iyi durumda, interloper haricinde (sonlara doğru değinicem) tek falsosu yok.

    sadece oynanış açısından değil, sunum açısından da daha iyi. mesela surface tension bölümü normalde ordunun uzaylılarla başa çıkamadığını göstermesi gerekiyor, çünkü sonra forget about freeman deyip tesisi terk etmeleri lazım. orijinal oyun bunu iyi yapamıyor, ama bu oyun yapıyor. askerlerin çaresizliğini çok güzel anlıyorsunuz. askerler demişken, o nasıl yapay zeka lan?!! ben hayatımda bu kadar zeki npc düşmanlar görmedim, harbiden çok zorlandım. koşuyorlar, kaçıyorlar, sürekli ıskalıyorum, siper alıyorlar, sürekli siper değiştiriyorlar, kalabalık da şerefsizler. ulan, 20 cm ötemdeki adama shotgun'la vuramıyorum, o kadar hareket halindeler. fan yapımı olan bir oyunda nasıl böyle bir içerik olur lan? nasıl yaptınız olm?

    bölüm tasarımları hakkındaki tek hayal kırıklığım lamda core bölümünde oldu. ilk oyunda bize verdikleri o radyasyon püskürtmeli silah biraz ihtiyaçtandı, çünkü aynı anda 4 tane grunt ile kapışıyorduk. burada hepsini kaldırıp yerlerine vortigaunt koymuşlar. üstelik silah ilk oyuna göre çok daha güçlü, ama düşmanlar daha zayıf. ben ne anladım bu işten o zaman? ayrıca xen bölümündeki interloper kısmı biraz baydı, bulmacaları gereksiz uzatmışlar. ilk oyuna kıyasla belkide tek zayıf kaldığı nokta bu olabilir.

    oyunda unuttuğunuz bazı kısımları bile hakkını vererek daha iyi hale getirmişler. mesela orijinal oyundaki questionable ethics bölümünde, soğuk bir odadan çıkmaya çalışıyorsunuz, çıkarken de eliniz titrediği için düzgün nişan alamıyorsunuz, o kadar ama. bu oyunda, o soğuk oda yavaş yavaş canınızı yiyor, o yüzden eliniz titrerken zamana karşı yarışıp odadan çıkmanın yolunu bulmanız gerekiyor. böyle küçük ama büyük etkili değişiklikler, oyuna ne kadar değer verdiklerini gösteriyor.

    ayrıca, silahlar konusunda verdikleri kararları da beğendim. mesela şu ikonik levyemiz var ya, ben onu ilk oyunda hiç beğenmemiştim. headcrab bile öldüremiyordu. tahta kırmak dışında bir işe yaramıyordu. half-life 2'de direkt headcrab'lere tek atıyor, savunma için mantıklı, hatta bütün half-life 2 boyunca levyeyi yoğun olarak kullandım diyebilirim. doğru bir karar verip, levyeyi tam hak ettiği seviyeye, half-life 2 seviyesine getirmişler mesela. küçük bir değişiklik, ama büyük fark yaratıyor. silahların çoğunu half-life 2 seviyesine çekmeleri mantıklı olmuş mesela crossbow ilk oyunda ya headshot ile tek atabiliyordu, ya da adamın göğsüne 2 tane atıyordun. bunda direkt tek atıyor, ama cephane olarak yarıya inmiş. gayet mantıklı. daha hızlı ve daha pratik. 50 tane yarım okum olacağına, 15 tane sağlam okum olsun daha iyi. hem daha tasarruflu kullanmaya itiyor 2. oyun gibi. shotgun çok daha iyi durumda. ilk oyunda çift atış yaptığında bir asker bile öldüremiyordu. bu oyunda bullsquid'i bile yakından çift atışla öldürebiliyor. ilk oyunda ayar olmuştum zaten, burada düzeltmeleri iyi olmuş.

    xen hakkında sabaha kadar konuşabilirim, ama entry yeterince uzun oldu, o yüzden kısaca konuşucam. manzaralar hayvan gibi güzel olmuş, yeterince de övülmüş. yeterince övülmeyen şey ise xen'deki insan yapıları. unutmayın, black mesa'nın asıl amacı bu boyutta araştırmalar yapmaktı. ilk oyunda hiç yoktu ama galiba blue shift'te biraz girilmişti bu işe? o deney çadırlarının içine korku atmosferi katmaları çok güzel olmuş. ama bence altın vuruş, kafasına headcrab geçmiş h.e.v. suit içindeki bilim adamıydı. o zombiyi gördüğüm anda ayakta alkışlayasım geldi. bu deney ve araştırma işlerinin nasıl ellerinde patladığını güzel işlemişler. bu arada xen'in en hakkı yenen bölümü gonarch's lair olabilir, şahsen benim favorim. sürekli bir koşu, sürekli bir kaçış, sürekli bir aksiyon, sürekli yeni mekanlar.

    interloper bölümünde en ayar olduğum düşmanlar alien controller, onlar bile daha güzel. en beğendiğim özellikleri de vortigaunt'ları kontrol ettiklerini direkt görebiliyor olmamız. o garibanların kontrol edilen köleler olduklarını ilk oyunda çözememiştim mesela, bu oyunda sunum işi daha iyi yapılmış.

    şimdi sevmediğim şeylere gelelim, en başta zombi seslendirmelerini sevmedim. seslendirme iyi, ama bence yanlış. half-life 2'de mesela zombiler korkunçlu sesler çıkarmak yerine acı içinde inliyorlar, çünkü zombi olma mevzusundaki mağdur / kurban onlardı. bu yüzden ateşe verdiğimiz zaman acı içinde bağırıyorlardı, siz de oyuncu olarak biraz empati kuruyordunuz. zombilerle empati kurmak, onları canavar gibi göstermekten daha korkunç bence. burada zombiler, ilk oyuna sağdık kalarak canavar gibi seslendirilmiş. neden böyle yaptıklarını anlıyorum, ama bence atmosferi daha da zenginleştirme şansını kaçırmışlar gibi geliyor, burası biraz öznel tabi, katılmak zorunda değilsiniz.

    yukarıda dediğim gibi, lamda core bölümü ilk oyuna göre daha kolay olmuş, niye böyle yapmışlar bilmiyorum. interloper bölümü de bir noktadan sonra sıktı. bulmaca da bulmaca anasını satayım. çözüyorum kardeşim işte, yeterince zekiyim, bana canavar ver artık lütfen! xen bölümünün süresini biraz uzatma ihtiyacı duymuşlar gibi geldi, neden bunu yaptılar bilmiyorum ama saygı duymak zorundayım. en nihayetinde bir fan project. :)

    final bölümü de 10 numara olmuş. nihilianth hak ettiği güce kavuşmuş. ilk oyuna göre çok daha yıkıcı ve güçlü, final boss olmanın hakkını vermiş. ilk oyundaki gibi gereksiz teleport etme cezalarını da allah rızası için kaldırmışlar.

    son olarak söyleyeceğim şudur ki, bu oyun bir şaheser. günümüzde çıkan aaa oyunların hepsini cebinden çıkaracak kadar kaliteli.
  • half-life hastası olanların oynamak için malum ortamlara düşmesini beklemediği/beklemeyeceği oyun. bu tarz oyunlar mümkün olduğunca orijinal alınmalı.
  • az önce bitirdiğim mod.

    eski oyunların ne kadar güzel olduğunu hatırlatmıştır. ticari kaygı olmadan, oyuncu için yapılan oyun nasıl olur yeniden göstermiştir. en önemlisi de oyuncuyu gerizekalı yerine koymadan nasıl oyun yapılabileceğini göstermiştir. tip* yok. gideceğin yeri gösteren ok yok. 4 saatte biten senaryo yok. oyun dediğin böyle olmalı zaten. özlemişiz böyle oyunları.
  • ilk izlenim olarak:

    --- spoiler ---

    1. oyun grafikleri inanılmaz derece güzel. beklemeye değmiş.
    2. oyun haritasında değişiklikler fazla.. ezbere oynamaya kalkınca sıkıntı oluyor.
    3. sesler ve müzikler de yeniden düzenlenmiş.. şok dalgası yayan canavarın sesinin farklı olması üzdü beni açıkçası
    4. oyun half life'a göre zor. levye ve silah temini sıkıntı.
    5. artık her güvenlik görevlisi barney değil.. ayrıca black mesa'da çalışan kadın görünce şok olmamak elde değil.
    6. deneyi sanki odamda yaptım.. çok gerçekçi bir atmosfer yakalanmış source ile

    --- spoiler ---

    kısaca half life'ı ilk kez oynuyormuş gibi... muhteşem.
  • o trene 1998'deki ilk binişin tadını hatırlatmış güzel bir çalışmadır.
  • oyunu bitirdikten sonra end credits'i de sonuna kadar izledim zira böylesine emek gerektiren bir işi hayrına yapan insanların kim olduğunu merak etmeden duramadım. bir sürü isim, aileleri, arkadaşları felan tek tek aktı sonra arkaplanda devam eden müzikte keman daha bir acıklı çalmaya başladığında jesse wingert'ın anısına diye bir yazı çıktı. kim bu acaba diye onu da araştırdım. projenin web tarafına katkıda bulunan bir geliştiriciymiş ve oyun tamamlanmadan kısa süre önce 26 yaşında vefat etmiş. onu da anmış olalım bu vesileyle. end credits'deki müzik de çok hoş bu arada.
  • ayrıca dikkat ettiğim başka bir nokta, oyun half-life 2'nin en zor bölümünden bile daha zor gidiyor genel bir işleyiş olarak, özellikle sürekli askerlerle birbirinize girdiğiniz we've got hostiles bölümü ciddi manada beni yusuf yusuf ettirdi, adamlar bildiğin çok vuruyorlar, özellikle shotgun taşıyanlarla yakın mesafeye girerseniz normal zorlukta bile iki vuruşta yere yatmanız çok olası.

    zombileri öldürmek de aynı derecede zor, eskiden dibine gidip levye ile vurup o kolunu kaldırana kadar geri adım atabilirdiniz, şimdi çötenk diye kafanıza vuruyor zombi yanına girdiğiniz anda.

    bullsquid'in menzil saldırısını splash damage yapmışlar, eskiden bir adım sağa kayıp kaçardınız, şimdi bildiğin konum değiştirmek zorunda kalıyorsunuz, bullsquidlerle kapışmak zorlu ve eğlenceli olmuş bu sebepten.

    houndeye'ların yerde ölü taklidi yapmaları da kimin aklına geldi bilmiyorum ama ilk karşılaştığımda eben eben dediydim.

    ayrıca dikkat ettim, on a rail bölümünü kısaltmışlar, ben zira o bölümde o değiştirilebilen raylar yüzünden o kadar çok kaybolmuştum ki aradan 12 yıl geçse de hala bilinçaltımdaymış zira "on a rail" yazısını görür görmez bir "hassiktir" dedim ama neye hassiktir dediğimi sonradan hatırladım. ancak arkadaşlar bu bölümdeki o gereksiz yan yolları ve seçilebilir rayları falan kapatmışlar, üzerine üstlük bir de kısa bir trenden trene silahlı çatışma bile yaşıyorsunuz, daha ne olsun.
  • incelemenin ingilizce hali burada

    half-life 1998'de çıktığında oyun dünyasına bomba gibi düşmüştü. o zamanlar pentium 166 mmx, 16 mb ram ve 1 gb hdd olan bilgisayarım ile 320x240 çözünürlükte oynayıp bitirmiştim de sanat eseri gibi gelmişti. oyunun yapımcısı valve ise devam oyununu 6 sene bekletip 2004 senesinde çıkartmış, sonrasında episode one 2006, episode two ise 2007'de çıkmış ve oyunu çat diye ortada bırakmışlardı. aynı valve şu anda bunları yazdığım platform olan steam'in sahibi olduğu için aslında neden oyun yapmayı bıraktıkları aşikar aslında. neyse ki vr falan ayağına half life: alyx'i çıkardılar da en azından izledik.

    neyse konumuz valve değil. black mesa, yıllardır aslında ortalarda olan ancak yapımı bir türlü bitmek bilmeyen xen bölümleri nedeniyle yılan hikayesinin ucundan dönmüş bir half-life 1 remake. tabii bu oyuna remake demek gerçekten emeğe saygısızlık olabilir ancak kendileri de böyle tanımladıkları için biz de böyle söyleyebiliriz.

    black mesa ilk olarak 2012'de ücretsiz bir mod olarak piyasaya sürüldü, sonrasında 2015'te de steam'e geldi, ancak oyunun son üç bölümü, yani xen bölümleri denilen bölümler eksikti. oyun yakın zamana kadar black mesa facility'den ayrıldığımız ve xen dünyasına geçtiğimiz noktada bitiyordu, ancak mart 2020 ile birlikte oyun tamamen biterek 1.0 sürümü ile piyasaya sürüldü. ben ise ayıp ederek daha anca bitirebildim ancak tam pandemi başlangıcına denk gelmesinin de bunda etkisi var.

    burada oyunun 2015'ten beri var olan kısımlarına değinecek olursam, black mesa gerçekten orijinal half-life'ın ruhunu yakalayabilmiş ve bunu ileriye taşıyabilmişti. oyunların oyuncunun elinden tutup sürekli ipucu vermediği bir çağdan gelen bir oyunun remake'i olduğu için de günümüz oyunlarına göre oldukça zor denebilecek bölümleri vardı. ancak başından sonuna kadar özenle tasarlanmış bölümler, oyunun hikayesinin getirdiği ağır atmosfer, half-life'ın son derece normal bir gün gibi başlayıp cehenneme dönen dünyası oldukça güzel resmedilmişti.

    bu arada geçtim liselileri, üniversiteliler de bilmeyebileceği için oyunun hikayesi konusunda kısaca bir özet geçeyim. black mesa research facility, new mexico'da bulunan yüksek teknolojili bir yer altı laboratuvarı (gerçekte de orada bir "mesa" var ve adı black mesa bu arada). siz gordon freeman isimli 26 yaşındaki bir bilim insanını oynuyor ve o gün çok önemli bir deneye geç kalmış olarak oyuna başlıyorsunuz. bir tren yolculuğu ve laboratuvarda üst baş giyinme, insanlarla selaşma gibi oyunun en normal ve en iyimser atmosferli bölümlerinden sonra girdiğiniz deney odasında her şey sarpa sarıyor, dış bir dünyaya portallar açılıyor ve yaratıklar tesisi basıyorlar. oyunda "resonance cascade" (herhalde titreşim çağlayanı diye çevrilebilir bu) olarak geçen bu hadisenin ardından sağ kalan nadir insanlardan birisi olarak devasa tesiste yolunuzu bulup çıkmaya çalışıyorsunuz ancak "yardıma gelen" ordunun da aslında size yardım etmek gibi bir niyeti olmadığı anlaşılınca işler iyice cümbüşe dönüyor.

    burada çok da fazla detaya girmeden xen bölümleri hakkında birkaç kelam etmek istiyorum. ilk oyunda normalde en sıkıldığım ve defalarca oynamama rağmen pek hoşlanmadığım bölümler farklı bir dünyada geçen xen bölümleriydi. black mesa ise xen bölümlerini apayrı bir boyuta taşımanın yanı sıra, yeni eklenen üç bölüm neredeyse 2015 sürümünde çıkan ilk bölümlerin toplam uzunluğundan biraz daha kısa denilebilir, o kadar büyük haritalar söz konusu.

    tabii burada özellikle bir yerden sonra kendini tekrarlayan bulmacalar yüzünden sıkılan insanlar olacaktır ancak half-life'ta her zaman aksiyon olduğu kadar bulmaca da vardı. xen bölümlerinde ne çeşit bulmacalar olduğunu orijinalinden hatırlayıp sinir olan birisi olarak bm'in bulmaca mantığını çok daha iyi buldum.

    source motoruna sahip bir oyunun grafiksel olarak sunduğu şeyler gerçekten olağanüstü diyebilirim. bm ilk çıktığında bu kadar iyi gözükmüyordu tabii ancak geçen yıllar boyunca grafik motorunda yaptıkları düzeltmeler, eklemeler, ışıklandırmalar derken zaten tesisin içinde geçen bölümler bile grafiksel olarak günümüz oyunlarını aratmazken, xen bölümlerinde ortaya çıkardıkları sahneler gerçekten ayakta alkışlanası. özellikle adı da "xen" olan ilk bölümde defalarca durarak manzaranın tadını çıkardığımı belirtmek isterim.

    crowbar collective'in oyuna sıfırdan ekleyerek tasarladığı farklı düşman türlerinden tutun da değişen pek çok bölüm tasarımına kadar black mesa orijinalinin hakkını vermek bir tarafa, zaten yere sert basan half-life'ın omuzlarında yükselmiş ve çıtayı daha da uç bir noktaya taşımış olarak düşünüyorum. oyun için yeni baştan bestelenen ve oyunun ruhuna yakışmış olan soundtrack ise oldukça başarılı ve youtube ile spotify gibi platformlardan dinlenebilir.

    son olarak hafif spoiler olacak ama xen bölümlerinin bossları gonarch ve nihilanth ile ilgili de bir şeyler söyleyeyim. gonarch savaşını oldukça uzatmışlar ancak ben çok beğendim. bir iki yerde zorlama kovalamaca sahneleri olsa da genel olarak ilk oyunda pek hissetmediğim bir mücadele hissi verdi bana saatlerce yaratıkla köşe kapmaca oynamamız.

    nihilanth ise gerçekten orijinal half-life'taki halinden kat kat daha haşmetli ve olması gerektiği gibi. kendisiyle dövüşürken gerçekten de oyun sonu bossu ile dövüştüğünüzü hissediyorsunuz, ayrıca orijinal oyundaki gıcık teleport özelliğini elinden almışlar, onun yerine bir ton farklı özellik vermişler ve açıkçası daha çok yakışmış oyun sonu bossuna.

    bir de çok laf edilen interloper bölümü ile ilgili olarak da belirtmem gerekiyor ki, evet gerçekten bazı noktalarda ben de yoruldum o bölümde, sürekli konveyörler üzerinde atla, prizleri tak, lazerden kaç, kalkanları kapat vs. gibi şeyler bir yerden sonra tekrarlamaya başladı. ancak interloper orijinal oyunda da böyle bir bölümdü. ben burada aksine black mesa ekibine teşekkür bile ediyorum çünkü yeni getirdikleri mekanikler ve bölümün en sonundaki çok şikayet edilen ama benim hayran olduğum asansör bölümü bulmaca çözmekten mallamış beynimizi tekrar aksiyona döndürüp son boss için hazırlamışlar. yani aslında asansör bölümü ile reel anlamda oyunun son bossuna doğru çıkıyorsunuz ve oyun size bunu hissettirmek için elinden geleni yapmış denebilir. tabii bu tarz bölümler hazıra konmaya alışmış olan günümüz oyuncuları için birkaç gömlek büyük geliyor olabilir ama işin güzelliği bence zaten burada, güncel grafiklere, yeni tasarımlara sahip eski bir efsaneyi oynuyorsunuz böylece.

    daha çok yazarım da iyice çorba olacak. şöyle kapatayım, black mesa sayesinde günümüzde artık yüzüne bakılmayacak kadar eskimiş grafiklere sahip olan half-life efsanesini oynama şansı bulacak binlerce yeni nesil insan oldu. sırf bu yüzden bile takdir edilmesi gerekirken aynı zamanda half-life'tan bağımsız olarak kendi içerisinde de grafiklerinden tutun voice acting'ine, müziklerine, ses mühendisliğine, çizimlerine, inişli çıkışlı atmosferine, ince detaylarına, easter egglerine kadar sonuna kadar övgüyü ve takdiri hak eden bir oyun.

    hayatınızda hiç half-life oynamadıysanız kesinlikle oynayın ve günümüz oyunlarına şekil veren efsaneyi tecrübe etme şansına erişin.

    daha önce half-life'ı oynayan eski kurtlardansanız da kesinlikle oynayın ve 22 sene önce oynayıp hayran kaldığımız oyuna bir grup gönüllünün nasıl tekrar can verdiğini görün.
hesabın var mı? giriş yap