• " mezunuz, işsiziz - 4/c'ye razıyız. " sloganıyla yapılacak protesto. adama sormazlar mı seni işsiz bırakanlar tekel işçileri mi diye, ha liberal tosun ?
  • kendilerine 3h(hukuk-hürriyet-hosgörü) hareketi diyen bir toplulugun 7 subat pazar günü mecidiyeköy'deki eski tekel fabrikasinin önünde düzenleyecegi protesto. tekel iscilerinin aldiklari parayi hak etmediklerini, devlet sirtindan rant elde ettiklerini, ezilen degil ezen bir cikar grubu oldugundan bahsetmisler.

    iki cift lafim bu arkadaslara;

    tekel iscilerinin aldigi para zaten türkiye'deki iscilerin almasi gereken asgari rakamdir aslinda. hükümet ve(ya) devlet diger iscilerin ücretini bu seviyeye cikaracagi yere zaten olmasi gereken rakami asagiya cekmek istiyor. bu nasil bir mantikdir?

    eger tekel iscilerinin aldiklari bu ücreti hak etmediklerini düsünüyorsaniz bunun sorumlusu olarak topyekun tekel iscilerini gösteremezsiniz. onlari gerekli sekilde calistirmayan, calistiramayan onlardan yararlanamayan devlet kurumlarindadir asil sorun. kaldi ki isini savsaklayan, parasini hak etmeyen adami atarsin yerine bunu daha iyi yapabilecek aldigi paraya hak edecek birini alirsin olur biter. ancak tümünü birden ezmeye calismak nasil bir vicdana sigar?

    sülalemde bir tane bile tekelde calisan insan yok onu da belirteyim.
  • hükümet kendi bakanlarına rant kapısı yaratacak yasalar çıkartırken neredeydi bu cengaver arkadaşlar? hayvani kadrolaşmalarla imamlarını alakasız yerlere müdür yapp senin benim paramı -hani o çok sevdiğin vergilerimizi- yedirirken neredeydiler? cemaat kanımızı emerken neredeydi bu güzeller? binlerce insan işsiz kalırken neler yapıyorlardı.

    şimdi hükümetin kuklası bu insanlar hakkını arayan işçilerin karşısına çıkmışlar. onlara biraz delikanlı olmalarını öneriyorum. biz hükümete zeval gelmesin diye çıktık buraya yoksa onurlu mücadeleymiş muhaletmiş anlamayız biz desinler, canımı yesinler. çıkın alanlara kardeşim elinizden tutan mı var. ama dedim ya biraz delikanlı olsunlar önce.

    ben de tekel işçilerini protesto edenleri protesto ediyorum.
  • 200 milyon dolar'a devletten tekeli alan adamın 1.5 sene sonra nasıl olup da 900 milyon dolara başka birine satabildiğini ve aradaki 700 milyon dolara ne olduğunu da sormalarını dile getirmelerini ümid ettiğim, yeni dönem de ota boka üçkağıtçı mitingler düzenleyen cemaat tayfasının gaz içeren protesto cümlesi.
  • tayyip erdoğan'ı "adeta ikinci bir peygamber gibi gören" insanların protestosudur. tayyip erdoğan'ın sinirinin tekel işçileri tarafından bozmasına üzülen, biraz olsun onu gülümsetecek bir şeyler yapmak isteyen kişilerin buluşudur. soytarılıktır.
  • "biz aslında bildiğin faşistin en önde gideniyiz, bayraktarıyız" diye bağırmanın alternatif bir yolu.

    yemişim sizin özgürlükçülüğünüzü.

    tek derdiniz cemaatinizin, ve onun bayraktarlığını yaptığı amerikan globalizminin türkiye'de istediği rejimi yerleştirmesi. bunun için akp hükümetini her ne pahasına olursa olsun korumaya ant içmişsiniz.
  • alem resmen göt olmuş lan. ulan öküz, diyorsun ki işsizim, beş kuruşa talim etmeye razıyım. anladık o kısmı, senin çocuğunu da amerikalarda okutacak bir arkan mı var? yap 5-6 çocuk, saldım çayıra, mevlam kayıra, erzağı, kömürü devletten, değil mi dallama. o kömür, erzak için bir gram laf etmezsin, maaşa gelince arslan kesilirsin. neymiş, hak etmiyorlarmış, sen 300'e sat, senden alan 900'e satsın, param yok, pulum yok. malın mülkün olmasın ziyanı yok...
  • söyleyebilen insanlar adına utandığım protesto (!) cümlesi.

    türkiye'ye dair çok derin bir tespit de var tabi bu cümlede. doktorlar eylem yapınca "o kadar par kazanıyolar hala bikbik ya asgari ücretle çalışanlar ne yapsın"; eczacılar eylem yapınca "çok para kazanıyorlar daha fakir insanlar var", pilotlar eylem yapınca "ohoo ne biçim para kazanıyorlar hala açgözlülük", öğretmenler eylem yapsa "3 ay tatilde yatıyorlar bu ne kadir bilmezlik".. vb. nerede insanlar haklarını arıyorlar bir kısım andaval çıkıp bikbik ediyor.
    "biz daha açız, biz de yaparız ne var, bizim vergilerimiz" zart zurt..

    sen herkesin daha iyi şartlarda olmasının değil kendi şartlarının derdindesin. üstelik "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" çapı bile diil çapın, "ben kötüysem herkes kötü olsun" düsturundasın. bunu utanmadan harekete dökünce de sosyopatoloji oluyor.

    eylem yapan herkese kulp takarak, hak arayan herkese bok atarak altını da yok liberalizm, yok devletçilik vb. abuk sabuk doldurarak yapılan en hafif haliyle şerefsizliktir.

    birey olarak haset ve kıskançlık nasıl değerlendirilirse hareket olarak da aynı çaptadır bu. kendinin diil başkalarının derdinde olan mahalle karısından hallicedir çapı. yedirecek adam bulursa kapitalizm liberalik falan çakar.

    senin derdin vergin olsa başka zamanlarda bağrınırdın.. senin derdin kendi işsizliğin olsa sebebi olan sisteme/hükümete karşı kendi eylemini düzenlemiş olurdun.. yeme bizi güzel arkadaşım. senin derdin başkası..

    başkasının mücadelesini çekemiyorsun. sana onurlu bir şekilde yapılanlar batıyor.. sen 300 liraya çalışıp da itiraz edemezken, sen iki gıdım sesini yükseltemezken birilerinin götünün bişiyleri yemesi batıyor. ölüm orucunu göze alabilmelerine katlanamıyorsun, bu soğukta mücadelelerini sürdürmelerine gelemiyorsun. ağızlarına çalınan iki parmak balla susturulamamış olmalarına dayanamıyorsun. başkalarının da destek vermesi, saygı duyması sana iyice batıyor. sana batan kendi ezikliğin.. liberalizm senin ezik karakterini düzeltmeyecek, seni ezik karakterli yapan da devletçilik diil.

    sen benim için onun bunun hayatını dikizleyen komşu teyzesin. çapın o. ağzına devletçiliktir kapitalizmdir emektir falan yakışmıyor.

    birilerinin onurlu karşı çıkışını sindiremiyorsun. sana kendi zavallılığını kendi andavallığını hatırlatıyor.
    ulan diyorsun ben 400 liraya götümü satıyorum millet 1400 alıyor hala karşı çıkacak götü var. anlayamıyorsun...
    anlayamazsın kardeşim.. siktir et..

    sen anca protesto yapan işçiyi protesto edersin.
  • aynı zamanda hem okuyup, hem de üç kuruş paraya emeğini satan biri olarak orada bulunacağımı belirtmek isterim öncelikle. anne babalarının küçük prens ve prenseslerinin, o birbirinden fantastik sivilceli liberal ergenlerin gerçekten varolup varolmadığını gözlemlemek gerekiyor sanırsam.

    geçen otobüs beklerken bir arkadaşla aramızda ilginç bir muhabbet geçti. ankara'da tekel işçileriyle beraber 4 gün boyunca kalıp geri dönmüş. gözlerinin altı hala şiş şişti. çocuksu bir heyecanla anlatıyordu. 'bir de haydar abi vardı, görsen şööyle bi bıyık simsiyah' diye. 'nasıl karşıladılar sizi' diye sordum. 'annemin hiç sarılmadığı gibi sardıldılar abi bana ve babamın hiç bakmadığı gibi baktılar gözlerime' dedi. 'abi' dedi 'valla bak, haklarını alamazlarsa bil yakarlar ankara'yı'. sonra iki otobüs geldi, o öndekine bindi bense arkadakine, farklı yollardan aynı eyleme gidecektik. alanda göremedim kendisi, ama şahsen ben saatlerce 'tekel işçisi onurumuzdur' diye bağırdım. muhtemelen o da pek farklı bir şey yapmadı. yanılmışım. tekel işçisi sadece onurumuz değil, anamız ve babamızmış.

    biz bu memlekette ne onurumuzu, ne anamızı, ne de babamızı köpeklerin ağzına sakız etmeyiz. hele ki sermaye köpeklerinin hiç.
hesabın var mı? giriş yap