• kabinenin su götürmez gerçeğidir. en başarılı bakan olduğunu siyaseti iyi takip edenler takdir edecektir. 'az laf çok iş' onun için bir ilkedir. eğer izmir onun ellerine emanet edilmişse bu izmir için büyük bir şanstır. recep tayyip erdoğan'dan sonra başbakan kim olsun derseniz tereddütsüz binali yıldırım derim. bakanlığı döneminde kendisine bağlı kurumlar türkiye'yi yatırıma boğmuştur. karayolları ve dlh dur durak demeden bir yandan projeleri sonlandırırken bir yandan da yeni büyük projelere imza atıyorlar.

    bilgi ve birikim yönünden kendi bürokratlarının bile hatasını düzeltecek kapasitede bir insandır.
  • izmir'i, izmirli'yi zerre tanımamış kimselerce akp'nin izmir'deki umudu olarak gösterilen kimse.

    izmirli metroydu, yoldu, kanalizasyondu şuydu buydu bunlar için aslâ ve aslâ akp ve türevi partilere şimdiye dek oy vermemiştir, bundan sonra da vermeyecektir. chp çok mu aydınlanmacı, çok mu geleceğe güvenle bakan bir partidir, atatürk'ün bıraktığı noktada mıdır, hayır. ama hiçbir zaman akp'nin çizgisine düşmemiştir, düşmeyecektir de. buranın insanları metrosuz yolsuz şusuz busuz kalmayı (ki benzer icraatların 20 senedir melihciğim'in ankara'sında ne kadar muhteşemmmmm!!!! ilerlediğini görüyoruz. oylarda bir değişme var mı, hayır. demek ki insanların önceliği bu olmayabiliyor.) belediyelerini hızla kadrolaşan, cemaatleşen, çağdışı ve gülünç fikirleriyle zaman kaybından başka bir şeye yaramayan göz boyamacı amcaların eline düşürmeye milyon kez yeğleyecektir. kaldı ki izmir'in şehirciliğinde öyle aman aman bir sıkıntı da yoktur, istanbul hele hele de ankara'yla karşılaştırıldığında özellikle de.

    akp'nin izmir'i ele geçirmek için tek şansı, oylarını satın aldığı insanları buca'ya, bornova'ya, kadifekale'ye yerleştirmek olabilir ki 3.5 milyon insanın akp'ye aslâ yüz vermeyen ezici yüzdesini, artı bir de onların oy verme zamânı gelmiş çocuklarını sayı olarak bu yöntemle aşabilir mi o da ayrı bir konu.
  • binali yıldırım neden ‘kaf kaf’ çekiyor! - ümit yaldiz

    hükümetin en yatırımcı bakanı binali yıldırım. sadece son seçimde yıldırım’ın bakanlığı üzerinden verilen sözlerin ekonomik büyüklüğü 100 katrilyona yakın! izmir’de de bitmiş, devam eden ve yapılması planlanan devlet yatırımlarının neredeyse tamamının birinci derece sorumlusu o. 12 haziran genel seçimleri’nde izmir’in şifrelerini çözmek için gönderilen ve seçim sonucu itibariyle de bunu başardığı gözlenen yıldırım’ın 2014 yerel seçimlerinde de iktidar partisinin en önemli kozu olacağı sır değil. ak parti teşkilatının izmir’deki siyasi ağabeyi misyonunu da sürdüren hatta önemli bir kesime göre büyükşehir’e bizzat aday olmaya hazırlanan yıldırım, şu ana kadar görevini/misyonunu çok iyi yürütüyor.
    **
    ‘hizmetsizlik, geri bırakılmış/kalmışlık, ihmal edilmişlik gibi’ psikolojik süreçlere maruz kalan/bırakılan izmir’e ‘kurtarıcı’ gibi rolünde gönderilen yıldırım’ın attığı her adım anlamlı. seçim sürecinde geçici ikametgah adresi olarak bornova’yı kullanan sonrasında karşıyaka’ya taşınan yıldırım, partisinin en fazla fark yediği ilçeye özel bir önem veriyor.
    iktidar partisinin 2. bölgede yediği 100 binin üzerinde farkın 90 bininin karşıyaka sandıklarından çıkması, bakan yıldırım’ın karşıyaka sevdasını tetiklemiş görünüyor.
    chp gibi seçim sonrasında iç kavgaya tutuşmak yerine seçimin her açıdan analizini yapan iktidar partisi izmir büyükşehir’e giden yolun karşıyaka’dan geçtiğini gördü çünkü.
    körfezi ikiye bölecek tüp geçidin bir ucunun karşıyaka’ya bağlanmasından ya da bölgeye yat limanı, balıkçı barınağı yapılmasından söz etmiyorum tabi ki. yıldırım’ın son süreçte iyiden iyiye depreşen ksk sevgisinden bahsediyorum.
    konak tüneli’nin açılışı için izmir’e gelen yıldırım’ın bu akşam oynanacak ksk-elazığ maçında tribünde pazar günü yapılacak ksk yelken takımı’nın yarışında da protokolde yer alacak.
    dedik ya izmir’in kalbine (büyükşehir) giden yol karşıyaka’dan geçiyor diye…
    karşıyaka’nın kalbine giden yolun da ksk tribünlerinden geçtiği bir realite. önceki yerel seçimde eski bir ksk başkanını belediye başkan adayı yapan ak parti, izmir stratejisini karşıyaka üzerine karşıyaka stratejini de ksk üzerine bina etmiş görünüyor.
    çünkü kaf sin kaf tüm karşıyaka’nın sevgilisidir, sevdasıdır.
    ksk üzerinden yapılacak ince bir siyaset, ilçede akp’ye karşı direnci tamamen ortadan kaldırmasa da önemli bir kesim üzerinde yumuşama etkisi gösterebilir. bu yıl kuruluşunun 100. yılını kutlayan ksk’ya yıldırım’ın daha da yanaşması her açıdan manidar.
    ksk’nın başında izmir’in yakından tanıdığı chp’li hüseyin çalışkan var. çalışkan aynı zamanda karşıyaka belediye başkanı cevat durak’ın da siyasi yardımcısı… chp izmir örgütünün önemli simalarından biri olan çalışkan’ın erzincanlı binali yıldırım’ın bir anda nükseden ksk sevdasını 2014 sürecine yönelik anlamlandırdığından kuşkum yok. ama karşısında hükümetin koskoca bakanı var. yıllarca izmir’i yöneten chp’lilerin gitme zahmetinde bulunmadığı ksk maçlarına bakan yıldırım’ın gelmesine ancak ‘teşekkür edebilir’ çalışkan. başka ne yapabilir ki!
    koskoca bakana ‘niye geldin’ diyemeyeceğine göre…
    *
    şimdi bir süredir bildiğim ama yoğunluktan atladığım ilginç bir süreci anlatacağım şimdi.
    mavişehir’in bitiminde çiğli sınırlarında kalan yaklaşık 100 dönüme yakın bir arazinin hikâyesi bu. arazinin imar durumu sportif tesis yapmaya elverişli. çevreyolu, metro gibi ulaşım çeşitliliği nedeniyle kentin her noktasına yakın.
    izmir’in imar rantı en yüksek bölgesindeki bu arazi, 3 yıl önce diyarbakırspor eski başkanlarından birinin eline geçer. dahası işadamı araziyi devletten satın alır. türkiye çapında bir müteahhit olan bu zatın arazisinin işlerini ünlü müzayede firması eskidji takip etmektedir. imar durumunda zaten spor alanı gözüken bu bölgeye yönelik kulis çalışmaları da birkaç yıl önce başlar.
    hatta iddiaya göre konu büyükşehir belediye başkanı aziz kocaoğlu’na da sunulmuş, kocaoğlu önce sıcak baktığı projeyle daha sonra ilgilenmemiş.
    arazinin imar durumunu toptan değiştirmeyi göze alamayan işadamı ise bir süre önce ksk’nın kapısını çalar. ve der ki; “100 dönüm arazinin 60 dönümünü size vereyim. arazi zaten sportif tesis amaçlı imara sahip… ama 20 dönümünde ticaret imarı istiyorum. yani konut ya da ticari imar… tapulu arazinin 60 dönümünü ksk’ya bırakıp üzerine yapılacak stadyumu da inşa edecek parayı da kulübe vermeyi taahhüt eden işadamıyla kulüp arasında protokol yapılır. ve işadamı bu protokole dayanarak projesini hazırlatır ve de büyükşehir’e başvurur. hatta bu arazide büyükşehir'in kamulaştırması gereken 20 dönümlük alan da vardır. işadamı 20 dönüme imar almak için içinden yol geçen arazisini bedelsiz olarak büyükşehir'e verme taahhüdünde de bulunur. resmi başvuru geçtiğimiz günlerde yapılır. muhtemelen ekim ayında büyükşehir meclisi’nde gündeme alınması beklenmektedir.
    *
    ksk yıllardır stadyum için kamuoyu yaratmaya çalışmakta, kendisine ait, ilçe sınırlarında bir stad yapılması için bastırmaktadır. diyarbakırlı işadamının teklifi bu nedenle çok caziptir.
    ksk’ya stadyum kazandırmak için büyük çaba sarf eden ve 25 bin kişilik tesis için üç yıl önce örnekköy’de arazi ayıran başkan cevat durak, uygun yatırımcı bulamamış ancak yerel seçim öncesi büyükşehir belediye başkanı aziz kocaoğlu’nun ‘ksk’ya stadyum’ vaadiyle rahat bir nefes almıştır. yerel seçimden sonra federasyonun da izmir’e iki stadyum projesi yapması üzerine federasyon ile büyükşehir’in güç birliği yaparak örnekköy’deki araziye stadyum yapması beklenmekteyse de bugüne kadar bu konuda hiçbir adım atılmamıştır. büyükşehir belediye başkanı kocaoğlu, federasyonun projesi için büyükşehir’den 15 milyon tl vereceğini deklare etmiştir sadece.
    *
    mavişehir’de hem imar hem de ulaşım açısından uygun olan araziye gelince;
    buradaki en büyük sorun, 100 dönümlük arazide ksk’ya bağışlanan 60 dönüm değildir. kimsenin buna bir itirazı yok ve de olamaz. ama işadamının ’20 dönümünü konut-ticaret’ imarına açın’ teklifidir sorun olan. yani60'ı sizin 20’si benim, 20'si de 'bedelsiz' olarak büyükşehir'in olsun teklifi…
    bakan binali yıldırım’ın kaf sin kaf sevdasıyla girdiğimiz yazıda neden buralara geldiğimize gelince; efendim işadamı haklı olarak işini yürütmek istemektedir. yeni kurulan çevre ve şehircilik bakanlığı’nın belediyelerin yetkilerini istediği zaman alabildiğini gören işadamı ya da onun adına hareket edenler chp’li belediyelerde 2-3 yıldır mesafe kat edemedikleri projeleri için ak parti ile de temas kurarlar. iddiaya göre ak parti’den aldıkları yanıt ilginçtir. siz büyükşehir’e başvurun. gerekirse reddedilsin. biz devreye o zaman girer, şehircilik bakanlığı üzerinden gerekli imar ve ruhsat işlemlerini hallederiz.
    kimse yanlış anlamasın!
    burada ak parti’nin ya da parti adına temas kuranların kişisel bir rantı, çıkarı olduğunu sanmıyorum. mesele bu da değil zaten. buradaki amaç chp’li belediyeye reddettirip ak parti’ye iş bitirtmek. istediği imar paftasında istediği planı, projeyi yapma, istediği noktaya doğrudan ruhsat verme yetkisi bulunan yeni bakanlık üzerinden bu işin çözülmesinin anlamı şu…
    ksk’ya hediye edilecek dev stadyumun kurdelesi başbakan erdoğan ve bakan yıldırım tarafından kesilecek. işi büyükşehir’den bitirmek mümkün olursa kurdeleyi kılıçdaroğlu ile kocaoğlu kesecek.
    kurdeleyi erdoğan kesse ne olur kılıçdaroğlu kesse ne olur?
    meseleye sadece ‘karşıyaka yeni bir stadyum kazanacak’ boyutundan bakanlar için sorun yoktur muhtemelen. ama meseleye izmir’de gittikçe artan ak parti-chp yerel seçim rekabeti penceresinden bakanlar için çok şey değişir. karşıyaka’daki 90 bin farkın 50-60 bine düşmesi bile çok şeyi değiştirir. ak parti’nin karşıyaka’yı alması uzak hem de çok uzak ihtimal. ama büyükşehir’i alması değil.
    şimdi anladınız mı binali yıldırım’ın neden boş zamanlarını ‘kaf kaf’ çekerek geçirdiğini? iş bilenin, kılıç kuşananındır. planlı, düşünülmüş hamleleriyle binali yıldırım, daha dün adım attığı izmir siyasetinin en usta oyuncularından biri olmuştur. izmir’in apoletli chp’lileri hiç bitmeyen koltuk kavgalarına devam etsinler lütfen. binali yıldırım ve arkadaşları yakında o koltukları da çekecek altlarından. benden söylemesi…

    kaynak: http://www.egedesonsoz.com/…-‘kaf-kaf-cekiyor-/3731
  • bulut bilişim ve teknoloji hakkındaki süper açıklamasıyla gönüllerde taht kuran bakanımız.

    bu da özel açıklamasına ait video: http://shiftdelete.net/…an-inciler-video-32794.html
  • 2011 yılı türkiyesinde, ulaştırma bakanı binali yıldırım, teknolojik bir yenilik* hakkında bir açıklama yapıyor. hadi teknolojik yeniliğin nasıl birşey olduğunu, teknik detaylarını tam anlamamış olabilir, o kısma hiç girmiyorum. ama yine de en azından "bu yeniliklere seyirci kalmayacağız, bu yenilikleri takip edeceğiz, ülkemizin kalkınması için teknolojinin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz, bu alanda yatırımlar yapacağız" gibi açıklamalar bekliyorum ben böyle bir durumda. duyduklarımsa "bunlara fazla kafa yormayacaksın, işine yarayanı kullanacaksın, nimetlerinden kullanacaksın, gerisini kafana takmayacaksın, hikmetine fazla şeyapmamak lazım" tarzı sözler.

    ya bu nasıl bir şeydir? bu sözleri sen ben söyleyebiliriz de, bu ülkenin teknoloji politikalarını belirleyecek ve yönetecek olanlar nasıl söyleyebiliyor? nasıl bir anlayıştır da teknolojiyi sadece nimetlerinden yararlanılacak bir şey olarak görebiliyor? niye o teknolojiyi bizler üretmiyoruz da kullanan taraf oluyoruz. çünkü bakana göre "fazla kafa yormamak lazım, sıyırırız kafa yorarsak". başkalarının ürettiği teknolojinin nimetlerinden yararlanalım biz sadece o bize yeter. asıl nimet bizim teknoloji üretebilecek beyinlerimiz değil midir? bu ülkenin eğitimli beyin gücüyle, sermayesiyle, iş gücüyle, girişimcisiyle teknoloji üretebilecek insanları yok mudur? bunların eğitimi, teşviği, imkanları devletin teknoloji politikalarıyla olacak şeyler değil midir? devletin başındaki insanların, bu politikaları geliştirecek insanların buna uygun anlayışa ve vizyona sahip insanlar olmalarını beklemek normal değil midir?

    (bkz: akp'nin bilişime bakışı)

    http://shiftdelete.net/…an-inciler-video-32794.html

    edit: neyse bu entry için de kusura bakmayın normal bir ülkede yaşıyoruz sanarak uyandım heralde bu sabah. az önce hatırladım fantastik bir ülkede yaşadığımızı bunlar olması gereken şeyler yani bir problem yok. arada sırada oluyor böle bir an unutuyorsun. şurada zaten yeterince delil var fantastik bir ülkede yaşadığımıza dair arada sırada bakmak lazım:

    (bkz: akp kurmaylarının fantastik beyanları)
  • bulut bilişim ve teknolojinin (bkz: cloud computing) ne olduğu bir de kendisinden dinlenmeli kanımca. gerçekten çocuğa anlatır gibi anlatmış ve herkesi aydınlatmıştır.*

    (bkz: akp kurmaylarının fantastik beyanları/#25959291)
  • "bu bulut sistemi dedikleri birşey var. şimdi, son zamanlarda herkes oraya birşey atıyor, gelen oradan işine yarayanı, alıyor kullanıyor, ben böyle anlıyorum belki farklı birşeydir. şey yok artık, böyle, sistematik birşey yok, abur cubur dolduruyorsun, herkes ihtiyacını oradan alıyor ama hiç de karışmıyor. istediğini buluyorsun. bu bilişim, fazla kafa yorarsan sıyırırsın. kullanacaksın, nimetlerinden kullanıp, yararlanıp işini göreceksin, kafayı taktın mı o zaman işin kötü. çok fazla, hikmetine fazla şey yapmamak lazım. " sözlerinin sahibi ulaştırma bakanı. tabii "hikmetine fazla şey yapılmaması" gereken bilişim konuları da kendisine bağlıdır.

    https://www.facebook.com/…o.php?v=10150347902098807
  • bulut bilisime cok kafa yormus anlasilan.
  • bulut bilişim felsefesi konusunda bir de kitap yazsa, best seller olur alimallah.
hesabın var mı? giriş yap