biliyorum sana giden
-
biliyorum sana giden yollar kapali
ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakindan ve arada ucurum;
insanlar,evler,aramizda duvarlar gibi
uyandim uyandim, hep seni dusundum
yalniz seni, yanliz senin gozlerini
sen bayan nihayet, sen olumum kalimim
ben artik adam olmam bu derde duseli
simdilerde bir kopek gibi kosuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kisiyim aslinda, inan ki
animsamiyorum yari dolu bir bardaktan su ictigimi
ve icim goturmez kenarindan kesilmis ekmegi
kac kez sana uzaktan baktim 5.45 vapurunda;
hangi sarkiyi duysam, bizimcin soylenmis sanki
tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini
cocukca ve seni uzen girisimlerim oldu;
bagisla bir daha tekrarlanmaz hicbiri
raslasmamak icin elimden geleni yaparim
bu boyle pek de kolay degil gerci...
alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
bunun verdigi mutluluk da az degil ki
cikar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizligin bir adi olur, bir anlami olur belki
inan belli etmem, seni hic rahatsiz etmem,
son istegimi de soyleyebilirim simdi:
bir geceyarisi yaziyorum bu mektubu
yalvaririm onu okuma carsamba gunleri
cemal sureya -
"simdilerde bir kopek gibi kosuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kisiyim aslinda, inan ki
animsamiyorum yari dolu bir bardaktan su ictigimi
ve icim goturmez kenarindan kesilmis ekmegi "
der cemal süreya. "evet bu işte" dersiniz. "inan ki ben de böyleyim"
gururun elden bırakılmadığı, duyguların yudum yudum boğmadan verildiği, karşısındakini düşünerek yazılmış bir şiirdir bu. sevgi şiire yansımıştır sanki. "seni seviyorum, özür dilerim" der gibidir. -
karşılıksız aşkın acısını en güzel anlatan şiir.her okuyuşta insanın boğazına birşeyler düğümlenir,gözlerine yaşlar dolar;içinizde birşeyler sızlar durur şiir kafanızda yankılandıkça.
-
insanın aklına şu soruyu getiren şiir:
"bir insan evladı kendisi için bu dizeleri yazabilmiş birisini nasıl reddedebilir?"
ey bayan nihayet ne diyim ki ben sana taş olsa dile gelirdi. -
sanatın hangi dalı daha zordur?
~ renklerle tuvale içini dökmek mi?
~ bir taşın içindeki ruhu serbest bırakmak mı?
~ duymadığın halde beste yapmak mı?
~ cemal süreya olmak mı?
zannediyorum ki, cemal süreya olmak pek kolay iş değilmiş. bir şiire şu satırlarla başlanır mı yahu? bu duygu yoğunluğuyla yaşanır mı?
“biliyorum sana giden yollar kapalı
üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni.
ne kadar yakından ve arada uçurum;
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi.
uyandım uyandım, hep seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini.
sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli.
şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki.
anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği.
kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki.
tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini.
çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri.
rastlaşmamak için elimden geleni yaparım,
bu böyle pek de kolay değil gerçi...
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki!
çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki.
inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu,
yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.” -
cemal süreya' nın -bayan nihayet' ine seslenmesinden olacak- şiirleri arasındaki en berduş şiiridir. üstü kapalılıktan, imgelemlerden uzak, olabildiğince şairin içinde bulunduğu gerçekliğine yakın bir durum tespiti gibidir. ve bence bir şiir bile değildir. olsa olsa arz - ı haldir. bu şiirdekiler -çoğu hissiyatlı erkek gibi- bir erkeğin "evet yıllarca aradığım kadını buldum!" dediğinde hissettiğidir. ve de öyle bir söz eder ki kendinden, bulunduğu durumdan, halini anlayamamak mümkün değildir. ah evet bir de tabi ki kişiye üzüntü verir. ama anlatılamayacak kadar da özeldir. ne bileyim işte yani çok güzeldir.
-
biliyorum sana giden yollar kapali
ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni
her kırıklığın bir tarifi kırılan herşeyin ise tamiri mümkün mü, değil elbet. herşeyin bu kadar farkında bir insanın vazgeçemediği, gündüzleri aklından, geceleri hayalinden çıkaramadığı bir insanı sevmenin bundan daha iyi anlatılması, daha net ifade edilmesi mümkün mü, sanmıyorum.
üstad bu şiirle platonik dediğimiz ve hep sahte bulduğum bir kelimenin, daha doğrusu özünde aşkın tarifini o kadar iyi yapmış ki.
biz şimdi ayrıldığımız ya da bir türlü kavuşamadığımız, reddedildiğimiz sevgililerimize 2 bira içtikten sonra sms ile ne mesajlar atıyoruz, çoğunlukla rahatsız ediyoruz, değil ki bırakıp başka bir şehire gitmeyi, bunu yenilmek olarak algılayıp elimizden geleni ardımıza koymuyoruz çoğu zaman.
sen bayan nihayet, yani son noktam, uğraştım, üzdüm seni ama tek bir dileğim var diyor üstad, çarşamba akşamları ne yaşandıysa artık aralarında, ve nasıl acıtacaksa belki de bu şiiri bayan nihayeti, yalvarırım okuma onu çarşamba günleri.
kendi adına değil, kendisi için değil ve eminimki yaşanmışlık payı yüzde doksan olan bir şiiri bu cemal süreya' nın. -
-
çaresizliğin zirvesi. tek başına bir kitaptan daha anlamlı olan cemal süreya şiiri.
''alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
bunun verdigi mutluluk da az degil ki'' -
bilmeyenler için şiirin hikayesi aynen şu şekildedir;
--- spoiler ---
cemal süreya devlet idaresinde çalıştığı günlerde her iş çıkışında, o sıralarda postahane memuru olan bir hanfendiye aşık olur. günler, mevsimlerin ardından artık kalbine hakim olamayıp karşısına çıkmak ister. bir çarşamba günü 5:45 vapurunda ona hislerini açtığında bağyan tarafından terslenir. ve anlatıldığına göre cemal süreya'nın en çok kadeh devirip iç çektiği kişi bu hanımefendiymiş.
--- spoiler ---
* *
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap