• bir aralar televizyondaki en geyik konuydu bu. bir haberde imam minareye taktirmis, paralari ic etmis, cemaat-i mumini dellendirmisti. amcalardan biri "camiye girdigimiz anda tansiyonumuz cikiyor, secdeye yattigimizda gozlermiz karariyor" falan diyordu. yahu sanki adamlar xmen oluyor namaz kilarken.
  • tv,radyo, telsiz, sabit ya da cep telefonu, vs... haberleşme için, son alıcıya ve yerel noktaya dair güç arttırma işlevi gören araçlar.
    ( emd= elektro-magnetik dalga )

    konu esasen uzunca anlatım gerektiriyor... kısa kesmeye çalışacağım: elektro-magnetik dalgalar ( emd'ler ) enerji taşırlar ve dolayısı ile "çarptıkları" ( tırnak nedensiz değil ) cisimlere enerji aktarırlar... eğer çarpılan cisim canlı doku ise dalganın içerdiği ya da dalgaya yüklenen frekansa ve uygulama süresine bağlı olarak faydalı olmaktan başlayıp ölümcül olmaya varabilen bir skalada etkili olurlar.

    hemen sonuç cümle olarak bu dalgaların en az enerji taşıyan bant'ları haberleşmede- telsiz, radyo- tv, cep telefonu vs.- kullanılanlar-dır. somut olarak söylenecek olursa radyo, tv, cep telefonu vs... için üretilen ve kullanılan "emd'ler gözle algıladığımız ya da görme sistemimizi uyaran *ışıktan ( ki her türlü ışık emd'dir ) yaklaşık 100 milyon kez daha az enerji taşırlar.

    hülasa bir flouresan ampül- ki tungsten ampul çok daha zararlı- tüm gece boyu ışıma yapar ve siz de altında durursanız göreceğiniz zarar baz istasyonu tarafından tüm gün boyu verilecek zarardan çok daha fazladır.

    basit bir deney: cep telefonu kamerasını açın ve herhangi bir kanal düğmesine aralıklarla basarak tv kumandasını veya klima kumandasını kameraya tutun. ışık algılayacaksınız. bir cins floresan etkisi ile şu an görme sınırı üstünde enerji taşıyan ve kumanda tarafından üretilen "emd" görünür ışığa kademeli bir geçişle ( saniyede 100 milyon kez falan ) dönüştürüldü... yani kumanda çok daha zararlı dalgalar üretir. ki bu dahi ciddiye alınacak bir değer değildir.

    sonuç olarak, baz istasyonları üzerinde koparılan fırtına genellikle yeterli reklam almayan bir gazete ya da tv kanalı tarafından pompalanır. ve sağlığına çok duyarlı (!) mahalle sakinleri sokağa dökülür. reklam alınır ve ertesi gün zarara dair doğru açıklama ya gazete ya da tv yolu ile servis edilir; ki doğru bilgi de budur zaten.

    edit: konuya ilişkin taze akademik açıklama babındandır: http://www.youtube.com/watch?v=wvd3-asbdzo
  • gün geçmiyor ki başka bir "bir makale çarptı gözüme" insanı gelip bu başlıkta saçmalamasın. rf sinyalleri ve türkiyedeki adıyla "baz istasyonları" hayatta en iyi bildiğim konu olduğu ve hayatımı bu sektörden kazandığım için biraz anlatmak isterim.

    baz istasyonu dediğimiz aletler ingilizce "base station" yani "yer istasyonu" kelimesinin yanlış çevrilmesinden ibarettir. bir rf ağında bulunması elzem parçalardan biridir. cep telefonlarını "mobile station", baz istasyonlarına "base station", bunların bağlandığı kontrol ünitelerine "base station controller" denir v.b v.b

    bu tip bir ağda ki tüm elemanlar ayni tür sinyal yayarlar. yani cep telefonuun yaydığı ve aldığı sinyalle baz istasyonunun yaydığı ve aldığı aynıdır. tek fark bas istasyonunun yaklaşık 100 kat daha güclü olmasıdır (40w vs 0,4w). simdi, bu sinyallerin geometrik olarak güç kaybettiğini varsayarak(ki exponential olarak kaybederlerde simdi birde calculus anlatasım yok) 100 cm yaklaştığın bir baz istasyonu ile 1 cm yaklaştığın bir cep telefonundan maruz kaldığın sinyal seviyesi eşittir. simdi sormak lazım; telefonu beynine 1 cm yaklaştırıyorsun(arada sadece kafatasın var), peki hayatında hiç değil 1m, 5 metre karşında duran baz istasyonu gördün mü? bu baz istasyonlarını kafamıza göre mi yapıyoruz sanıyorsun. btk diye bir kuruluş var, güvenlik mesafesi var, güvenlik sertifikası var, attenuation'ı var. var oglu var. biliyor musun turkiyede ki sinyal ust limitleri o ornek verdigin avrupadan daha dusuk? yani türkiyede ki ortalama "radyasyon" avrupadan daha düsük. bunu bilmiyorsan neden sallıyorsun?

    simdi baz istasyonuna karşı arkadaş; biz ne diyoruz. zararı kanıtlandığı gün tüm baz istasyonlarını kapatalım diyoruz. sökmeye de gerek yok, tek bir komutla 10 saniyede tüm operatörleri susturabilecek teknolojimiz var allahtan. ama sen cok eminsin zararlı oldugundan degil mi?(ki emin ol, inancı insan kadar guzel birsey yok) o zaman once cep telefonu kullanmayı bırakacaksın. cep telefonu kullanırken baz istasyonuna bok atmak cahilliktir, sacmalamaktır. cep telefonu kullanmadan bok atana ise saygım vardır tutarlı oldugu icin

    hatta ironik olan ne biliyor musun sayın cahil? cep telefonları "çekmedikleri" zaman, sinyal bulmak icin alış ve veriş gücünü arttırıyor ve daha çok sinyal yaymaya başlıyor. yani kullandığın cep telefonu baz istasyonu yokken sana daha "zararlı". ah cehalet ah
  • kimsenin çalıştığı / yaşadığı yerde bulunmasını istemediği ama telefonu 3g'den edge'e düşünce niye bu telefon çekmiyor diye andığı cihaz.

    (bkz: döner istiyorum ama dönmesin istiyorum)
  • hakkındaki korkunun safi cehaletten kaynaklandığı cihaz. bunun nedeni, ekseriyetle radyasyon kelimesinin refleks olarak yarattığı paniktir.

    baz istasyonları ve benzer cihazlar mikrodalga olarak anılan frekans aralıklarında çalışırlar. mikrodalga fırınlar gibi bunlar da esas olarak kızılötesi elektromanyetik ışınım bölgesinde bulunduklarından, vücuda yapacakları etki en fazla vücut sıcaklığının biraz artması olabilir, baz istasyonlarındaki güç aralığı düşünüldüğünde bu sıcaklık artışı da farkedilemeyecek kadar düşüktür. (emin ol yaz günü yürüdüğün ısınmış asfalt daha fazla ışınım yayıyordur.)

    kansere sebep olabilmesi için radyasyonun "iyonlaştırıcı radyasyon" olarak adlandırılan, molekül içi bağları etkileyecek kadar yüksek enerji düzeylerine sahip radyasyon olması gerekir. bu düzeyde radyasyon, görülebilir tayfın mor bölgesinden başlayarak (evet güzel arkadaşım, görünür ışık da radyasyondur, ama karanlıkta yaşamaya karar vermeden önce bi dinle.) morötesi, x ve gama ışınları olarak adlandırılan frekans aralıklarına doğru uzanır. (tanıdın di mi? gama ışını, x ışını diyoruz.)

    anlayacağınız. baz istasyonları denen cihazlara karşı verilen tepki tamamen temelsizdir. sebebi, ekseriyetle radyasyon kavramının anlatılamamış olması, ve insanların komplo teorilerine olan hayranlığıdır.
  • bir arkadaşımın derste , "hocam bu baz istasyonları ya da ne bileyim bu wireless modemler gerçekten insan sağlığına o kadar zararlı mı?" sorusuna hoca şöyle cevap vermişti: "üstüne oturmazsanız bir zararı olmaz." bunu diyen hocamızda ytü ehm bölümünün haberleşme biriminden mezun olmuş, doktor ünvanını kapmış, bir hayli bilgili bir insandır. kapak olsun.
  • konu hakkında çokça tartışma yapılmış. olaya kendi bakış açımı getirmem gerekirse:

    öncelikle baz istasyonlarının zararlı olmasının sebebini radyoaktif maddelere bağlayan insanlar var. 90'lı yıllarda koruma amaçlı bazı baz istasyonlarının yanlarına konulan paratonerlerde radyoaktif maddeler olduğu doğrudur. fakat 2000'li yıllardan itibaren bu paratonerlerin kullanımı durdu. o yıllarda sektörün içinde olmadığım için çok ayrıntı veremeyeceğim -ne kadar zararlı olduğu hususunu pek bilemiyorum- ama bahsettiğim gibi artık bu maddeler kullanılmıyor, içiniz rahat edebilir.

    peki radyoaktif maddeler kullanılmıyorsa baz istasyonları bize nasıl etki edecek? cevabımız elektriksel alan.

    elektriksel alan kavramının insan sağlığına olumsuz etkisi olup olmadığı şu sıralar tartışma konusu. kendince zararlı olduğunu kanıtlayan da var, zararsız olduğunu kanıtlayan da. oldukça kafa karıştırıcı bir durum. bu vakaya el atan dünya sağlık örgütü de insanların maruz kalabileceği elektriksel alanın üst sınırının (yalan olmasın) 41 volt/ metre olmasına karar vermiş. durum türkiye 'de biraz farklı. bilgi teknolojileri ve iletişim kurumu dünya sağlık örgütünün belirlediği sınır değerin dörtte birini, yani 10,2 volt/ metre' yi üst sınır olarak operatörlere bildiriyor.

    çalıştığım operatörde ise parametreler iyice farklı. bahsettiğim elektrik alan değeri baz istasyonlarının en yakınlarında bile en fazla 2 v/ m değeri civarında seyrediyor. eğer bir baz istasyonunda yapılan ölçümler 5-6-7 v/ m lere çıkıyorsa hemen müdahale edilerek antenin gücü azaltılıyor veya çevresel etkenlerde değişiklik yapılmaya çalışılıyor. bir başka önlem olarak istasyonların sektörleri (antenler) güvenlik mesafeleri hesaplanarak insanların en fazla 5-6 metre yaklaşabileceği pozisyonlara monte edilmeye çalışılıyor. ayrıca okul - hastane gibi kamu alanları görüş açısının içinde kalıyorsa istasyonun planlaması yeniden yapılıyor. bu kadar titiz çalışmalarına rağmen bu operatörün çalışanları montaj için gittikleri sahalarda baltalarla kovalanıp, tehdit ediliyor.

    kısaca anlatmak istediğim, 24 saat boyunca bir şekilde antenin önünde bulunmazsanız, içiniz rahat edebilir.

    bir başka husus da cep telefonları. bu telefonların çıkış gücü 2 v/ m' ye kadar yükselebilmektedir. bu tamamen mobil cihazın baz istasyonuna olan uzaklığına ve aldığı sinyalin seviyesine bağlıdır. eğer cihaz az sinyal seviyesinde ise, kullanıcıya daha iyi hizmet verebilmek için çıkış gücünü otomatik olarak arttırır. e kullanıcı baz istasyonlarından çok cep telefonuna yakın ve cep telefonundan etkilenme oranı çok daha fazla. o zaman ne yapmalı? şöyle ki çevrede daha çok sayıda baz istasyonu olması sizin çok daha az etkilenmeniz anlamına gelmektedir. ne kadar çok istasyon varsa, düşük sinyal alma ihtimaliniz o kadar düşer. diyeceğim odur ki montaj ekibi mahallenize geldiğinde "amanın kanser olacaz, çüküm düşecek, pekmezim akacak" gibi sığlıkları bir kenara bırakıp sevinin.

    bu kadar matematiksel değerden bahsettik, şimdi biraz örnek verelim. diyelim ki siz de bütün çelişkili ifadelere, araştırmalara rağmen elektrik alanın insan sağlığına zararlı olduğunu düşünüyorsunuz. evde ufak çocuğunuz, hasta dedeleriniz var. günlük hayatta kullandığınız ve elektrikle çalışan bir çok cihaz elektrik alan yaymaktadır. bunlardan saç kurutma makinası 70 v/ m, lcd televizyonun arka kısmı 40 v/ m civarında yayınım yapmaktadır. yani cep telefonunu düşüneceğinize öncelikle duştan çıktıktan sonra saç kurutma makinası kullanmamayı, çocuğunuzun odasına doğru lcd ekran yerleştirmemeyi düşünün derim (elektrik alan mesafenin karesiyle ters orantılı olarak zayıfladığı için tehlike hala az aslında merak etmeyin).

    özet geçeyim: hayatı bu kadar kolaylaştıran bir teknoloji, sırf zamanında bir medya patronu (a.d.) bu işten pay alamadı diye yıllarca bazı gazete ve kanallarda kötülendi. siz merak etmeyin ve 3g' nin tadını çıkarın, sevdiğiniz insanlarla rahat rahat telefonda konuşun.
  • baz istasyonları şehir dışına alınınca, şehir merkezlerinde cep telefonlarinin çalışacağını sananlar var.
    dunyanın tüm ülkelerinde olan bir teknoloji türkiyeden atılmak üzere. cep telefonlari calismayacak, wimax calismayacak, 3g modemler calismayacak. farkindasiniz degil mi?

    lte su anda dunyada yayiliyor. 155mbit/s lik data hizlari yakinda mumkun olacak, ve biz turkiyede ev telefonlarindan konusmaya devam edecegiz galiba.

    tekrar etmek gerekir ki, rf sinyalleri 1950 lerden beri var. o zamandan beri uzerlerinde arastirmalar suruyor ve henuz insan sagligina zarar verdiklerine dair bir bulgu yok. bulundugu zaman hep beraber sokerlim baz istasyonlarını. zaten hepsini kapatması 20 saniye surer msc lerden
  • insanoglunun son 20 yilda yaptigi en onemli buluslardan biri olan cep telefonlarinin calismasini saglayan elektronik araclardan bir kismina verilen isimdir. yaygin kaninin aksine kanser yapmaz, oldurmez. standart bir alet degildir, son derece kompleks bir makinadir.

    konu hakkinda hicbirsey bilmeyip, internetten buldugu 3-5 sacmasapan makale ile baz istasyonlarini insan sagligina tehdit olarak goren(kanser ilaclarini kim alacakmis, hey allahım) sevgili yazarlara, telekomunikasyon sektorunde calisan bir elektronik muhenisi olarak konuyu ayrintili olarak aciklamaya hazirim.

    baz istasyonuna zararı diyip cep telefonu kullanan ise kendi kendisi ile celismektedir, bu iki sistemin yaydigi radyasyon aynidir. hatta daha acik soyleyeyim, cep telefonu kullanip baz istasyonlarina cemkirenler ya cahildir, ya bildigin maldir.
  • herkesin zararlı diye atıp tuttuğu, cep telefonlarının sinyal almasını sağlayan yerel santral. en büyük yanılgı, baz istasyonlarının sadece türkiye'de en işlek sokaklara koyulup diğer ülkelerde buna benzer uygulamaların daha farklı yürütüldüğüdür. oysaki, örneğin paris'te her sokakta her binanın tepesinde tıpkı burdaki gibi baz istasyonu vardır. antenleri çirkin göründüğü için estetik açıdan gizlemeye bizden daha çok önem verirler, dolayısıyla yurtdışında bu yüzden o kadar göze batmaz. zararına da gelince 1 baz istasyonun yaydığı zarar 10 metreden yakın durduğunuz takdirde 10 cep telefonunun yaydığı kadardır. 10 metreden uzak durduğunuz takdirde hiçbir sorun yoktur.
hesabın var mı? giriş yap