ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
1 ocak 2015 milli piyango rezaleti
1919-1933 abd alkol yasağı
-
amerika birleşik devletlerinde protestan-katolik çatışmaları sonucu protestanları destekleyen hükümetçe alınmış yasaklamalardır.
yönetim alkolü yasaklayınca papazlar kliselerde ne içeceğiz demiş, hükümet üzüm suyu için demiştir.belirli bir süre sonra katolik kliselerinde alkol yasallaşmıştır. *yanlış bilmiyorsam protestan kliseleri o dönem misafirlere üzüm suyu içirmiş,katolikler bunu kabul etmeyince onlara alkol hakkı tanınmış.
bazı papazların fırsat bilip alkol ticaretine girmesi ile sonuçlanmıştır.
*ülkemizdeki sonucu için men-i müskirat kanunu.
ayrıca bakınız #68482284
celal şengör
-
fatih altaylı, deprem'in ilk günü deprem esnasında mavi ışıkların ne anlama geldiğini kendisine sordu. 'bilmiyorum' diye cevapladı ! yer altında bazı elektrik olaylarının olduğunu söyledi ama gökyüzü ile alakalı hiç bir okuma yapmadığını ve dolayısıyla bilmediğini söyledi.
adamın bilgi birikimi ve saygınlığı olağanüstü seviyede olmasına rağmen bil-mi-yo-rum diyor ey dünyalılar. huzur ve güven içinde yaşayabilmemizin tek anahtarı bu ve bunun gibi bilim insanlarını örnek almaktır.
yaşar avni musullulu
-
türk escobar'ı olarak da tanınan avni karadurmuş (yaşar avni musullulu), 12 eylül 1980 ihtilalinden sonra kaçtığı yurtdışında çok olaya karışmıştır. bulgar mafyasıyla ortak kurduğu eroin laboratuvarından papa'ya düzenlenen suikasta, kara para aklamaktan italya'daki devlet-mafya savaşında "köprü adam"lığa kadar pek çok olayda adı geçmiştir. rize-çayelili olan sarı avni, 1980'den itibaren yurtdışında yaşamış ve kasım 1998'de balıkesir-altınoluk'ta polis tarafından ele geçirilmiştir. susurluk kazasından iki gün önce altınoluk'ta abdullah çatlı, sedat bucak ve hüseyin kocadağ'la buluşarak yemek yediği ortaya çıkan musullulu, 14 yıl boyunca rıza ekşioğlu sahte kimliğiyle altınoluk'ta yaşadığını da itiraf etmiştir.
imamoğlu türk milletinin sinirini bozmaktadır
-
bizim sinirlerin 17 yıldır anası sikildi binali efendi, biraz da siz sinirlenin. kaybedince sinirlenmek doğal ayrıca, dinç tutar.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
kimileri akabinde hoş bir anıya dönüşen garibanlık durumlarıdır.
marmara'nın henüz kirlenmemiş ve yazın rahatça girilip yüzülebildiği zamanlarda, yaz tatilinde aileye rica minnet yalvarılıp o zamanlar daha anlamsızca kalabalıklaşmamış çınarcıkta, ben yaşlarda oğulları olan yakınlarımızın yazlığına bir haftalığına gitmek için izin koparılır.
cebe, gidiş dönüş yol parasından az hallice üç kuruş konulur ve yola çıkılır.
plan basittir: evin sahibi aile istanbul'a dönecek, biz de 15 yaşlarında üç velet bir hafta evde kalacağızdır.
en başta her şey güzel gider.
evde büyükler olmadığı için, yapıp bıraktıkları yemekler acele biter, cepten harcanan para ise, dönüş için ayrılan kısmı dahil olmak üzere üçüncü günde tükenir.
dördüncü gün, parasızlık ve açlıkla yüzyüze gelinir.
arka taraftaki tepelere meyve toplamaya gidilir. bir köylü halimize acıyıp bir de koskoca kabak verir bize. biz kabağa bakarız, kabak bize bakar. tamam, kabak tatlısı yapılabilir en nihayetinde, ama aç karnına adamı allah bilir ne eder o kabak tatlısı.
elde kabak, poşette meyveler tepelerden dönerken, aşırı hızlı giden bir kamyona takılır gözüm.
elimden sadece "yemek" diye bağırmak gelir. bağırmamla birlikte o koca kamyon, yolun ortasında eğleşen bir tavuk sürüsünün içine dalar. tavuklar sağa sola kaçışır, kamyon fren yapar, ortalık toz duman olur, ardından yolun ortasında yatan o beyaz tavuğu görürüz.
koşa koşa gideriz yanına. biz oraya varana kadar tavukların sahibi de yola çıkar. adamın hafif bir tiksinti ile baktığı tavuğa biz de bakarız, durup dururken "helal eder misin?" derim. adam, evet şeklinde kafasını sallar.
tavuğu hemen oracıkta kesip, tüylerini denizde yıkaya yıkaya ayıklarız. akşama ziyafet olur bize.
ertesi gün, aklıma arkadaşımın babasının sandalı gelir. sabah erkenden balığa çıkarız. amaç, sabahtan o gün bize yetecek kadar istavrit tutup yemeği garantilemektir.
istavrit tutmanın ne kadar bereketli olabileceğini o gün orada çarşaf gibi denizin ortasındaki sandalda sap gibi ayakta durup çapari sallarken öğrendim ben.
akşama doğru iki kova ve bir büyük leğeni tepeleme doldurmuş dönerken, fazlasını komşulara mı versek diye tartıştığımızı hatırlıyorum.
sahile varıp sandalı çektiğimizde ise, yan siteden bir hanım, tüm parasızlığımızı ve açlığımızı unutturacak o inanılmaz soruyu sordu bize: kaç para istavrit evladım?
o anda beynimizde çakan şimşekleri tahayyül dahi edemezdiniz...
elime geçen, o bildiğiniz eskiden lokantalarda filan bulunan plastik ekmek sepetini doldurup, 5 lira deyiverdim. balıklar hala canlıydı. (yetmişli yıllarda milyon filan da yoktu)
ilk satışımızı o hanıma yaptık böylece.
ertesi gün, ve arkasından bir sürü ertesi gün, sabahın köründe balığa çıkıyorduk. normal çapari 7 iğneli olur. biz üçer çapariyi birleştirip 21 iğneli yapmıştık gelen balığa yetişebilmek için. akşama kendimiz için bir kısmını ayırıp kalanını en yaratıcı yöntemlerle satıyorduk.
sitelerde misafir gelen evlerin kapılarını çalıyorduk. kimse canlı balığa hayır demiyordu.
ceplerimizde tomar tomar para ile gezer olmuştuk. çınarcık'ta dondurma ısmarlamadığımız kız kalmamıştı.
benim bir haftalık tatilim istavrit sayesinde neredeyse bir ay süren vur patlasın, çal oynasın bir tatil oldu bu sayede.
dönüşte, babasının sandalı olan arkadaşımın on vitesli sarı peugeot yarış bisikletini dahi satın aldım. hayallerimin bisikleti idi.
eve de, kartal'dan selamiçeşme'ye kadar bisikletle gittim tabi. yarış bisikletiydi hem de.
29 haziran 2016 sabahı hissedilenler
-
mide ağrısı ile uyanmak. 10 dk da bir gelen ağlama hissi.. sanki başka birşeyler daha olacağına dair içe düşün karanlık his..
hayatı sorgulama.. neden istanbulda yaşadığını sorgulama.. basıp gitme isteği..
japon sineması
-
gosha hideo’nun samurai wolf filmleri ile the shogun’s samurai'ı chambara meraklısı sinefiller (gerçi onlar her türden film izlemeyi severler) için öneriyorum.
düzeltme: imla
mit'in operasyonları pkk'ya önceden haber vermesi
-
bir fuat avni iddiası.
kriptolu telefonlar kandile verilmiş. askeri operasyonlar önceden haber verilmiş. durumdan tsk'nın haberi yokmuş. ama alman istihbaratı dinlemiş. yakında ortaya çıkacakmışmış da mışmış.
https://twitter.com/…ni_f/status/560082403780476928
https://twitter.com/…ni_f/status/560083501111066624
gerçekse yer yerinden oynar falan diyecek halim yok. gerçek bile olsa bi bok olmaz. sana, bana, bize müstahak abicim.
başlığı da sırf paylaşmak için açayım dedim. bi kenarda dursun. meraklısına..
9 ekim 2019 yunanistan'ın ypg'yle birlik olması
-
suriyenin denize siniri var, problem olacagini sanmiyorum.
edit: uzerinde durulmasi gereken bir konu; (bkz: vapur tacizcisinin serbest birakilmasi)
30 mayıs 2018 habertürk muharrem ince canlı yayını
-
ulan adam tek başına gezi parkı amk.
1100 tl maaşı beğenmeyen yeni mezun
-
minimum 2500 tl den aşağı kimse çalışmazsa bu gubikler bu paraları teklif dahi edemez.
iş gücünü küçümseyip hayatının büyük bir bölümünü çok düşük ücret karşılığı iş verene satanların sebep olduğu durum.
reklamlardaki paranormal olaylara tepkisiz oyuncu
-
izlerken garipsediğim olay. tamamen gerçeklik dışı.
ocak üstündeki lekelerden şikayetçi mesela hanım ablamız. birden mister masıl diye bir herif peydah oluyor poff diye. eüzü besmele çekip balkondan atlaması gereken hanım abla "aaa ne güzel de çıkardı lekeleri bundan sonra hep mister masıl kullanacağım" diyor.
ulan eve adamı mı attın diye öldürürler kadını be.