hesabın var mı? giriş yap

  • ilk bilgisayari oyun yuklu sekilde satin almistik sene 2002. icinde tabiki fifa 2002 var, fakat biz kardesimle hayatimizda ilk defa bilgisayar goruyoruz ve ilk defa fifa oynuyoruz o zaman. bilenler bilir, fifa 2002 world cup da takimlari secip turnuva basladiginda her mac baslarken, klavye ile oynamak istedigin takimi her seferinde isaretlemen gerekiyor. eger bu islemi yapmaz ve taraf secmez isen, biligsayar kendisi oynuyor. biz bir yaz boyunca kardesimle oynadigimizi zannedip ekranin basinda cpu nun yaptigi hareketleri izledik.

  • son bir yılı yazıyorum :

    volkan patladı
    björk yine single çıkarmadı
    bu sene de balık bol
    milli takım süper gidiyor
    başbakan'ın panama'da parası çıktı, istifa

    sürekli dönen haberler ise:

    izlanda'nın görülesi 10 yeri
    game of thrones seti nerede
    geleceğimiz jeotermal enerji
    sinema meraklıları için izlanda haritası
    izlanda elfleri

    nasıl huzurlu ülke bu. gerçi bunun başka versiyonu yeni zelanda'yı tercih ederim ben iklim açısından.

  • bir kemalist olarak afrin operasyonunu elbette destekliyorum. yalnız afrin bir kahramanlık hikayesi değildir. salonun ortasına sıçan birisinin o salonu temizlemeye çalışmasıdır. bu bağlamda afrin'de savaşan türk askeri hariç siyasilerden kahraman yaratmak isteyenler 'kifayetsiz muhteris'lerdir. tek kahraman cephede, ayaklarıyla toprağa basan, bu soğukta üşüyen ve hayatı pahasına orada şu an nefes alıp veren türk askeridir. hürmetimiz de onadır.

  • annemin birden bire yaslandigi yaz.
    uc kardesiz. annem gundelige gidiyor. babam kumarbaz. evden annemin pazara gidip en ucuzundan haftalik sebze ve para kalirsa da biraz meyve alalim diye biraktigi parayi bile alip kumara yatiriyor. evin kuytu koselerinde sabahlari annem, ogleden sonra babam; biri surekli bir sey sakliyor, digeri surekli onu bulup, kumara yatiriyor. sonra annem, paralari karsi komsu melahat teyzelere birakmaya basliyor.
    o arada, annem surekli bizimle pazarlik halinde: ''okuyacaksiniz, meslek sahibi olacaksiniz. bizim gibi olmayacak hayatiniz.''
    ''tamam anne'' diyoruz. tamam anne. yeter anne. yeter baba. yeter baba! bunu en cok kucuk abim soyluyor. ben pek sesimi cikaramiyorum. korkuyorum.

    buyuk abim o yaz askeri okulu kazaniyor. yazili sinavdan sonraki diger sinavlara girsin diye annemle babam, bizi birakip bursa'ya gidiyorlar. spor ayakkabisi olmadigi icin yalin ayak kosarak kazaniyor kosu sinavini. babam gururlu: "ciplak ayakla bile gecti butun cocuklari." sonra diger sinavlari da kazaniyor ama annem fikrini degistiyor. ''askeri okula gonderemem daha cok kucuk'' diyor komsulara. ama lıseye yazdirmak icin ceket lazim. okul ceketi cok pahali. para yok. hic mi yok? hic yok. sonra kapi kapi dolasiyor tum akrabalari: cocugunuza kucuk gelen lıse ceketi var mi? kimsede yok. hic mi yok? hic yok.

    ''daha ceketi bulamiyorsun, nasil okutacaksin ki'' deyip vazgeciyor. ve abim bursa'ya bir daha goturuluyor. donus yolunda annem yaslaniyor. 3.5 saatte genc bir kadindan yasli bir kadina donusuyor. geri dondugunde cok sasiriyorum. ama soramam. kizabilir.
    kayit icin bir kontrat imzalamamiz gerekiyormus. eger olur da abim okulda duramaz, mezun olmadan once ayrilmak isterse taahhütnamede belirtilen miktarda parayi odemek zorundaymisiz. iki de kefil istiyorlar. kefillerden biri annemin yegeni: imam. digerini bulamiyoruz. sonra bir komsumuz ''ben imzalarim'' diyor. onlar da fakir ama ''imzalarim ben'' diyen ali abi itfaiyeci. memur oldugu icin imzasi gecerli. sonra ali abi cok genc yasta kalp krizinden oldu. ailece hala dua ederiz ona. sonra...sonra daha baska bir suru hikaye.

    o yazin sonunda abimi gormeye gidiyoruz. cok guzel bir bahcedeyiz. heyecanla bekliyoruz. kapilar acilacak. ogrenciler bahceye cikacak. ve iste aciliyor tum kapilar: birbirinin ayni yuzlerce cocuk. hangisi abim anlayamiyorum. hepsi ayni kiyafet icinde. saclari ayni sekilde kesilmis. sonra kalabik arasindan yavas yavas yaklasiyor abim. onu gorunce neden bilmiyorum agliyorum. abim degil sanki. pazardan alinma ayakkabilarimdan birinin numarasi kucukmus: o gun ilk kez giydigimden daha once anlamamistik. ayagimi acitan ayakkabiyi cikariyorum. beyaz corabimda kan.

  • cehaletin alamet-i farikası, cahilin yüzündeki arsız tebessüm. bunu farkettiğimden beri, şaşmaz bir kesinlikle tanıdım cahili büyük kalabalıkların arasında bile.

    uzak durmaya çalışsam da, bazen aynı masayı paylaşmak zorunda kaldığım da oldu; çok iyi bildiğini sandığı konuda getirilen eleştiriye, o arsız tebessümle papağan gibi ezberlediği cevapları vererek zafer kazanmış havasına girdiğini gördüm.

    bu bir savunma refleksi. düşman olduğu, daha iyi semtlerde yaşayan, daha eğitimli ve daha fazla para kazanan kişiler. teşhisi doğru yapıyoruz, ama nedenlerini ıskalıyoruz. bu insan profilinden nefret ediyor olması, en temelinde, onlar gibi olmayı düşleyip de olamaması. hiçbir zaman özendiği bu insanlar gibi olamayacağını bilmesi.

    sahip olamadığı arabayı çizen barbarın davranışı ile kendisini beğenmeyen kadının yüzüne kezzap atmak veya öldürmek benzer. hiç kuramayacağı cümleleri kurana duyduğu öfke de, aynı ateşten besleniyor. o yüzden, cahilin en büyük düşmanı cehaleti ve yoksulluğu değil, ulaşamadıkları.

  • 19 ağustos 2023 galatasaray trabzonspor maçının 90+3. dakikasında penaltı noktasının 1 metre gerisinden kafayla topu çatala takan ırz düşmanı.

    yok kampa katılmamış, yok fiyat arttırmaya çalışıyor, yok tatili uzatıyor diye cazırdıyordu bizim taraftar. bırak tatili falan bu adam "yhaa benim netflix'te dizim var. onu izleyip ikinci yarıda giricem oyuna." dese itiraz etmeyeceğiz beyler. bu da böyle bir manyak işte.

    ulan o değil de şu aptal aşkın olayım şarkısını da sevdirdin ya bize daha bi şi demiyorum.

  • lakers'a karşı oynadığı oyundan ziyade, nba'e geldiği kafa yapısını beğendiğim genç oyuncu.

    istatiskleri yanıltmasın. dün geceki maçta bir kaç iyi hareketi olduğu kadar, özellikle son periyotta farkın erimesinde, furkan'ın yaptığı basit hataların da katkısı vardı.

    fakat muazzam bir özgüvenle oynuyor. en ufak bir tereddüt yok hareketlerinde. "19 yaşındayım ama, ben buraya oynamaya geldim" diye bas bas bağırıyor sahada. çok beğendim bu açıdan.

  • tipik muvazaalı boşanmadır. adamın mallarını korumak ve hacze kaptırmamak için ve kendilerini garantiye almak için, borç içinde yüzen ve alacaklılardan kaçmak için usulen boşanan 23458676543245432 türk vatandaşı gibi davranmışlardır sadece.