ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
bir ik şirketinde grup mülakatı yapılmaktadır;
soru: insan olmasaydınız ne olurdunuz??!!
çeşitli garip adaylar:
x: ben at olurdum atlar sadıktır..
y:ben aslan olurdum çünkü lider özellikliyim..
z:ben karınca olurdum çünkü çalışmaktan hiç kaçınmam..
t:ben güneş olup insanların enerjisini yüksek tutardım
w: ben kartal olurdum çünkü görüşü keskindir..
ve kaçınılmaz son sıra kaasim a gelir
kaasim:kuş ???!!( ne bilim aq kuş demek geldi içimden)
insan kaynaklarcı: ne kuşu? (bu nası soru yaaa!!)
kaasim: deve kuşu hariç herhangi biri olabilir..
grup baya eğlendi ama beni bidaha arayan tabii ki olmadı ama ben olsam kesin beni arardım..
yaran fıkralar
-
karadenizli elemanımızı polis çevirir;
p: hız limitini aştınız beyefendi. ehliyet, ruhsat alabilir miyim?
k: ne ehliyetü hemşerüm bu araba çalintu. ehliyetüm falan da yok. gerçü pi torpidoya bakayum belki silahın altında vardür bişeyler.
p: silah....
k: yav bagajda ikü tene ceset varda.
polis hemen ekip çağırır. amirine anlatır herşeyi. amir gelince bizimkisi hemen ehliyetini, ruhsatını çıkarır. torpido yu bagaj ı gösterir. hiçbir şey yok.
amir polise sorar;
a: o kadar şey dedin, ortalıkta hiçbir şey yok?
ordan bizim eleman atlar.
k: "şimdu bu size hız yaptu falan da demiştur."
facebook'taki en çirkin profil fotoğrafı
-
bir dolu safın ekşi sözlük şikayet butonunu kullanmasına vesile olmuştur. hukuki yola başvuracağını söyleyenler, olayı ciddiye alanlar, aptal aptal konuşanlar. sizin keyfiniz için ben 80 adet mail okumak zorunda mıyım? başvuranların bir kısmının sözlük yazarı olduğu düşüncesindeyim ayrıca.
şu ana kadar iki şikayetçi facebook hesabını deaktive ettiğini belirtti.
ayrıca 25i üzerinde(bunu da saymayı bıraktım) şikayetçi, oltaya geldiklerini anladıktan sonra özür mektubu gönderdiler, kendilerini takdir ettim.
bir şikayetçi internette başka bir sitede kendisini sapık dolandırıcı diye afişe edildiğinden bahisle, o siteyi de kapatın diye talepte bulundu.
okuduğum kadarıyla(artık okumuyorum) üç şikayetçi ana avrat dümdüz gitmiş, bir adet ölüm tehdidi, bir adet "anasını göndersin" talebi bulunmakta.
sayı 80' in epey üstüne çıkmış durumda. (400' ü çoktan geçti sanırım an itibariyle)
bu yazıyı okuyabilecek kadar başlığı takip etmiş sayın şikayetçi okurlar. allah aşkına hemen atlamayın, herkes kendi profilini görüyor, kimsenin bir başkasını afişe ettiği filan yok. şikayetlerin bir kısmı o derece komik, hatta bazıları o kadar feci ki, kitap yazsam en çok satanlara girer eminim.
squid game
-
acun'un bu diziyi izlerken zevkten kendini tokatladığına yemin edebilirim ama ispat edemem.
yanlış telaffuz edilen marka isimleri
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
yıllar önce, evde yiyecek hiç bir şey olmadığından ve dolayısıyla acıkan küçük kızın komşuya giderek;
''ekmeğiniz yoksa ekmek alayım ayşe teyze'' demesi.
bu olay her anlatıldığında beni gözyaşlarına boğan çocukluğum.
alper'i doğum gününde miami'ye gönderin kampanyası
usta şoförlerden acemi şoförlere tavsiyeler
-
yolun devamını göremediğiniz yerlerde mutlaka yavaşlayın ve görmediğim yerde bir araç durmuştur diye düşünün. hayat kurtarır. 100 kere boşa yaparsınız ama 1 kere işe yararsa hayat kurtarır. tepe üstlerinde, ani virajlarda vs. vs.
bir de trafik lambalarina kesinlikle güvenmeyin, kirmizida durmayan bir kamyonun sürücüsü suçlu olur ama siz ölü olursunuz, onun giydiği hüküm sizi geri getirmez. 15 sene kadar önce 1 saniye ile biçilmekten kurtulduk bu sebeple. her zaman yolun boş olduğunu gördükten, kimsenin gelmediğine emin olduktan sonra hareket edin.
karşı cinste dikkat edilen ilk şey
-
ben direkt göbeğe odaklanıyorum. çünkü boyum ancak oraya yetişiyor.
bir gün ölecek olmak
-
montaigne ünlü olmadan önce ölüm hakkında çok kafa patlatan ve ölümden endişe duyan bir insanmış zira en iyi arkadaşı etienne de la boetie'yi, babasını, erkek kardeşini ve ilk çocuğunu kaybetmiş; sen ben kadar, belki daha fazla ölüm düşüncesi kafasını meşgul edermiş.
bir gün malikanesinde çalışanlarla beraber çıktığı bir gezide atından düşmüş ve ölümle burun buruna gelmiş. ağzı burnu kan içinde kalmış, yerinden kıpırdayamamış. bilincini kaybetme noktasına kadar geldiğinde artık kendisi için sonun yaklaştığını, o anlarda aldığı her nefesin son nefes olabileceğini kabullenmiş. bu kabulleniş hayatı yeniden yorumlamasına sebep olmuş. 36 yaşında başına gelen bu olay sonrasında bordeaux yüksek mahkemesindeki görevinden istifa etmiş ve denemeler'i yazmaya başlamış. yaşam, ölüm, korku, arkadaşlık, erdem, vicdan vs aklına ne geldiyse, o gün başından neler geçtiyse, ne hakkında yazmak istediyse yazmış. önceden yazdığı düşüncesiyle/davranışıyla çelişkili bir durum ortaya çıktığında önceki yazısına dönüp değişiklik yoluna gitmemiş; insan hayatının tecrübelerden oluştuğunu, her tecrübenin düşüncelerimizi ve davranışlarımızı değiştirebileceğini ve bunun yaşamın bir parçası olduğunu anlatmış.
başlık kendi içerisinde ölümü ve yaşamı özetliyor: bir gün ölecek olmak. montaigne yaşarken ölümü düşünmenin bir faydası olmadığını, aksine yaşamın kalitesini azalttığının farkına varabilmiş, bunu yazdıklarıyla aktarmaya çalışmış, bir gün ölecek olmayı kabullenip kalan bütün günlerde yaşamı olabildiğince tatlı yaşamayı öğütlemiş.
yaşıyor olmanın nefes alıp vermekten ibaret olmadığını en iyi idrak eden ve en iyi aktaran yazarlardan biri montaigne. yaşadığı hayat ve yazdıkları, ölüm düşüncesi sizi korkutuyor olmasa dahi hayatınızı güzelleştirebilir.
(bkz: nasıl yaşanır ya da bir soruda montaigne'in hayatı)
http://www.idefix.com/…asp?sid=bm6wdd31ey2ymis44pte
http://www.amazon.com/…stion-attempts/dp/1590514831
5 milyon mülteci sınır dışı etmenin lojistiği
-
atatürk'ün çok güzel bir lafı var;
geldikleri gibi giderler
demiş maestro.
edit: bu entry'yi ilk entry'ye cevap zanneden çaylaklar, kurtuluş savaşından kalma bu sözle mülteci göndermeye çalıştığımı zanneden ahmaklar, bir de direk hakaret ile konuya giren annesizler... bu entry'nin tek bir amacı var;
tarafım belli olsun
zaten gelen tüm mesajlar çaylak mesajı "1" tanesi hariç. inadına çaylağa mesaj kutusu kapatmıyorum "ok" yazıp savuşturuyorum alayını ama daha fazla kendini komik duruma düşüren olmasın diye bir edit atayım dedim.
kalın sağlıcakla...