hesabın var mı? giriş yap

  • geçen hafta, bizim şirkette çalışmak isteyen biriyle yaptım. çocuk şirketteki hiyerarşi ile ilgili bazı çekincelerinden bahsetti, ben de "merak etme, sen direkt patrona bağlı olacaksın, burda kimse senin sikine osuramaz" dedim adama. bugün başlaması gerekiyordu ama gelmedi herif.
    var ya bütün bu dünya kurumsal olur da, benden yine de bi sik olmaz ha.

  • ben bedava bir şey istemiyorum. hele sus payı hiç istemiyorum. sadece ödediğim paranın hakkını istiyorum. bir daha deprem olursa benim hattım kesilecek mi kesilmeyecek mi? enkaz altında kalırsam birilerine ulaşabilecek miyim yoksa öyle kurbanlık koyun gibi ölmeyi mi bekleyeceğim? bunların cevabını istiyorum.

  • artık iyice eminim ki biz çocuk yetiştirirken bir yerlerde hata yapıyoruz. çocuk ürünleri satan firmalar bizi afedersiniz iyi skiyor. misal biz çocuğun banyo merasimi için küvetinden, filesine, köpüğünden, kremine, örtüsünden bornozuna kadar 45 parça şey aldık. istiyoruz ki onun o hassas teni (!) zarar görmesin, yumuşacık olsun, huzur içinde bir uyku için rahatlasın. ama bak bize sabun, şampuan, yağ, krem itekleyen johnson’s baby reklamındaki anne çocuğunu nerede yıkıyor?

    yahu bizim ıspanak, pırasa, domates yıkadığımız, bulaşığın yağını akıttığımız lavaboya gömmüş çocuğu, sanki çocuğu düdüklü tencereyi yıkadığı lavaboda yıkamıyormuş gibi hassas ve zarif hareketlerle yıkıyor. bir de çocuk iç sesi, bana değer veriyorsun biliyorum falan diyor. lan değer veren biziz! biz 500 lira masraf ettik senin banyon için, o sana patlıcan muamelesi yapıyor, nesine mutlu olup gülüyorsun?

    hayır arkadaş el alemin çocuğu lavaboda yıkanırken gülücük saçıyor, biz bizimkini tahtta yıkıyoruz çıkana kadar ağlıyor. niye beceremiyoruz biz bu çocuk büyütme işini. illaki avrupalı mı olmak lazım, illaki çocuğu lavaboda menemen malzemeleri ile birlikte mi yıkamak lazım? hoş kadındaki lavabo bizim küvetten büyük orası ayrı.

  • agatha christie'nin kurgu karakteri meshur dedektif hercule poirot'nun tespiti. insanlik tarihi ve dunya tarihinin tek cumlelik mukemmel bir ozeti.

    dunyanin tarihi boyunca bitmek bilmeyen, ve insanlar varoldukca asla bitmeyecek acilarin, kiyimlarin, savaslarin, cinayetlerin, tecavuzlerin, goz yasi ve caresizliklerin sebebini bundan daha mukemmel sekilde aciklanabilir miydi bilmiyorum.

    cunku herkes kendine gore iyi, yaptiklarinin kendilerine gore hakli sebepleri var. en azili katiller de, en yuzsuz hirsizlar da, en acimasiz diktatorler de kendinin iyi bir insan oldugunu dusundu tarih boyunca. bir sey yapiyorlarsa "hakli bir sebebi" vardi elbette.

    dunya tarihinde "seytana uyup" nice canlar alindi, nice kadinlar katledildi kanlariyla "namus temizlemek" icin, nice ilac ve tedavi paralari dolandirildi "zor durumdaki" insanlar tarafindan, kim bilir kac kez gasp edildi kucucuk cocuklarina ekmek goturenlerin son kurusu "sadece karni ac olan gariban kader kurbanlari" tarafindan. kimi zaman engizisyon mahkemelerinde "kotulukle mucadele etmek icin" akla hayale gelmeyecek yeni iskence turleri icat etti "tertemiz ruhlu iyi insanlar" , kimi zaman isgal ettikleri ulkelerdeki kadin ve cocuklara sistematik olarak tecavuz etti "savasin stresi yuzunden ne yaptigini bilmeyen" buyuk buyuk ulkelerin parlak uniformali askerleri, kimi zaman onmilyonlarca genc dunya savasi siperlerinde cansiz yere dustu "kotuluge karsi mucadele eden" politikacilarin korunakli konutlarindan verdikleri kararlarla. "kutsal dava"lari icin nice hayatlar yoketti "yuce ruhlu dava adamlari". "bir anlik ofke" ile nice canlara kiydi "aslinda iyi biri olup asla oyle bir sey yapamayacak" tipler. kac firma "insanlara daha iyi urunler sunabilmek icin" katletti dogayi, kac delik acildi dunyanin kalbine "degerli madenlere ihtiyac oldugundan". laboratuarlarda kac hayvan akil almaz acilara maruz birakilarak dilsiz isyanlarini haykiramadan olduruldu "kadinlarin ciltlerinin hic olmadigi kadar parlak" olmasi icin "fedakarca calisan bilim insanlari" tarafindan.

    hep bir "hakli sebep" vardir. birbiriyle savasan iki ulkeye sorsaniz ikisi de kendilerinin iyi dusmanlarinin kotu oldugunu soyler, "hakli sebep"lerini siraladikca siralar. iki kisi kavga ediyorsa ikisi de kendini hakli ve iyi karsisindaki haksiz ve kotu gorur.

    kimse de demez ki "hepimiz iyiysek dunya neden bu kadar kotu?". karsisindaki "kotu"yu ortadan kaldirinca dunyanin cennet olacagini dusunur. kendisinin de birilerine kotulugu dokunmus olabilecegini, birilerine gore "kotu" olabilecegini aklina getiremez.

    halbuki bir "kotulugu" ortadan kaldirmak icin insani sinirlari astiginda, basarili olunsa bile ortada hala bir kotuluk ve kotu kaldigini, bu kotulugun de kendisi oldugunu idrak edemez "iyi" insanlar.

    kisacasi bir gezegen dolusu maho (bkz: banker bilo) aklina esen her seyi yapar da yine kendini hakli gorur. "yaptim, yaptim ama hele bi sor niye yaptim" diye sebeplerini siralar. ustelik bu sebeplere o kadar sorgulanamaz sekilde kendini inandirmistir ki gozlerinde "tereddutsuz hakli" bakislari gorebilirsiniz.

    yani yarin bir gun uzaylilar dunyaya gelip "oglum hem gezegeninize hem de birbirinize niye bunlari yaptiniz kavat bacanaklar?" dese "yaptik, yaptik ama hele bir sor niye yaptik?" diyerek ne kadar hakli sebeplerle yaptiklarini, aslinda ne kadar iyi bir insan olduklarini anlatacak bir gezegen dolusu insan var. hatta bu inanmislikla uzaylilari bile "bu kuskusuz hakli sebebe" ikna edebilirler.

    kisacasi insanoglu varoldukca kotuluk hic bitmeyecek.

    tabii ki sizi haric tutuyorum. ben sizin yureginizin guzelligini biliyorum caniiiiim, neler neler yasadiniz da bir gik bile demediniz, kimseye bir kotulugunuz dokunmadi, ne kadar iyi bir insan oldugunuzu bilen biliyor.

    ben mi? ben zaten melek gibi adamim, hic kimseye bir kotuluk yapmamisimdir. ha yapmissam da, "yaptim, yaptim ama hele bir sor niye yaptim".

  • böyle bir olayda polisin yapmasını istediğim şey, vergisini veren, suça karışmayan bir vatandaş olarak bu!
    eleşireceklere şimdiden bir şey söylemek istiyorum, ülkemizde katil, sapık, deli, psikopat çok biliyorsunuz...
    ya yarın annenizi yürürken delinin biri çevirir de boğazına bıçağı dayarsa?
    polise diyeceğiniz ilk cümle ''abi vurun allah aşkına'' olur.
    böyle olaylarda polis, kendinden emin olduğu anda vurmalı.
    hem bu şerefsizlere ders olur!
    ''ulan bıçağı silahı elime alıp artislik yaptığım an indirirler beni'' demeli!!!
    ama yapma kardeş etme kardeş dedikçe psikopatlar bir şey olmaz diye sokakta pompalıyla sıka sıka geziyor.
    tanım: hakkımın helal olduğu polistir.

  • bildigin normal adammis lan bu. bizim bolumde var bi tane, erasmus'la gelmis. siradan bi herif. yolda gorsen dikkatini cekmez bile. hatta biraz hipster'lik bile var. normal adamdan da fena yani.

    ama yine ne oluyor, kizlar paso gidip biseyler diyor adama, muhabbet etmeye calisiyor falan. herif sirf italyan oldugu icin cekiyor kizlari kendine. cekme anani baciyni skim cekme dedim gecen gun, anlamadi.

  • -namazla boyun ağrılarımdan kurtuldum doktor.
    +hmm. röntgeninize göre boynunuz yok ağrımaması lazım zaten.
    -nasıl yani?
    +gitmiş. omurganız komple yok :(

  • ilginctir ki, the godfather uclemesinde, portakal cok onemli bir yer tutar. tahminimce sicilyanin portakali meshur oldugu icin olsa gerek, bu film serisi bir portakalin bakis acisiyla da izlenebilir. bakiniz the godfather serisindeki portakal olgusu:
    -ilerde michael corleone'e ihanet edecek olan sal karakterini ilk defa gordugumuzde bir portakal soymaktadir, sal ilerde olecektir.
    -woltz karakteri bir sahnede bir sepet portakalla birlikte gorulur, daha sonra adamin atinin kafasi kesilir.
    -don corleone* vurulmadan hemen once manavdan iki tane portakal alir.
    -bes ailenin katildigi toplantida tattaglia ve barzininin onune birer kase portakal konur, bu kisiler olur.
    -ve en onemlisi, vito corleone olmeden once bahcede torunuyla oynamaktadir, soyle ki, portakal kabugundan takma dis yapmistir kendine, sonra o da olur.

    bu olay serinin diger iki filminde de var ve de tesaduf olamayacak kadar fazlalar, hatta ikinci filmden simdi hatirladigim bir sahne, vitoyu isinden eden mahallenin kabadayisi fanucci olmeden once portakal kasasindan bir portakal aliyordu. bu konu kesinlikle arastirilmalidir.

  • başlık “tunceli belediyesinin işçi maaşını 8 bin tl'ye çıkarması” olacaktı ama karakter sınırından dolayı sığmadı.

    http://www.diken.com.tr/…si-isciye-8-bin-lira-maas/

    ben artık bu ülkedeki vasıflı olarak nitelendirilen insanlara acımaktan yoruldum. bu işçi maaşı olayının boku çıkmadı mı artık? özel-kamu farketmez, bu ülkede 8 bin tl maaş alan vasıflı eleman sayısı %10'u geçmezken, muhalif belediyelerin kendi kendilerine uydurdukları “çöpçü maaşı zammı challenge” tarzı etkinlikler umarım sadece benim canımı sıkmıyordur.

    neyse ben şu köşeye çekileyim de giden 6 yılıma yanayım.

    edit: kimseyi benim maaşım ilgilendirmezmiş. o yüzden ilgili yazıyı kaldırdım. ama kimse kusura bakmasın, bir hekim olarak bir belediye çalışanından sadece birkaç bin tl fazla kazanmak için okumadım ben. istediğiniz kadar eleştirin. o kadar da uzun boylu değil. o zaman gidin pandemide tunceli belediyesinin çöpçülerini alkışlayın. yetti sizin sosyalizm popülistliğiniz.

  • gezi parkı'nın devriyle ilgili açıklama yapan vakıflar genel müdürlüğü, galata kulesi, selimiye kışlası, adile sultan sarayı, pera palas otel, vefa lisesi, şişli etfal hastanesi, sait halim paşa yalısı gibi birçok önemli yapı ve taşınmazın mazbut vakıflara devredilğini açıkladı, "görevimiz" ifadesini kullandı. ayrıca beyoğlu öğretmen evi ve istanbul sanayi odası binası da vakıflara devredilmiş durumda
    hız kesmeden talana devam ediyorlar. gitmeden kazanabilecekleri tüm parayı kazanıp, tüm tarihi ve kültürü mahvedip gidecekler. buna inanmayan saftır.

    vakıflar genel müdürlüğü, türkiye genelinde 1014 taşınmazın bu tip vakıflara devredildiğini duyurdu ve devir işlemlerini açıkladı. buna göre galata kulesi ve 3. selim döneminde inşa edilen selimiye kışlası kule-i zemin vakfı adına, adile sultan sarayı 1. mahmud vakfı adına, pera palas otel, vefa lisesi, şişli etfal hastanesi, sait halim paşa yalısı ise beyazıt hanı veli vakfı adına vakıflar genel müdürlüğü'ne devredildi.
    https://www.gazeteduvar.com.tr/…dildi-haber-1516877
    https://www.gazeteduvar.com.tr/…orlar-haber-1516856

    düzeltme: bir yazar arkadaşımızdan mesaj geldi onu buraya bırakıyorum.
    olanlar paravatan kitabındaki ukrayna'da yapılanlara benziyor . o zamanki lider ingiltere'deki sahte şirketlere , ülkedeki milli serveti aktarmış, şu an o lider devrilmiş ama halk hala o yapılara giremiyor . çünkü mal ülkenin üzerine değil.

    ikinci düzeltme: başka bir yazardan da bilgilendirme geldi. onu da paylaşıyorum.

    selamlar. galata kulesi ile ilgili birtakım araştırmalar yapıp vikipedi sayfasını yazdım, bakabilirsin. birazdan pcye geçince detaylı anlatırım ama kule-i zemin vakfı dedikleri şey aslında şu: galatadaki surlar yıkılınca ortaya cikan arazinin mülkiyeti belirsiz kaldi. bu vakıf kuruldu ve bu arazilerin vakfa verilmesi kararlaştırıldı. ama bunlar belgeleri çarpıtarak kuleyi de vakif üzerinden vgm'ye devretti. ayrı bir başlık açmayı bile hak eden bir konu aslında,