hesabın var mı? giriş yap

  • hasta:bitti mi?
    ameliyata giren ve ayıldıktan sonra bir sorun olup olmadıgını anlamak icin basınızda bekleyen doktorlar: evet bitti.
    hasta: saat kac? (ameliyata girmeden önce ameliyatın 11 gibi bitecegini hesaplamıstır)
    d: 10.30
    h: yalan söylüyorsunuz bitmemis daha

    (evet ben yaptım)

  • uzun zamandır ağır bir mobbinge maruz kalıyorum, bir süredir de istifa etmeyi düşünüyordum, nihayet son gün yaşanan seviyesiz saçma sapan kavga sonucu yeter artık diyerek yaptım.

    çok büyük bir rahatlama hissettim, tıpkı yeniden nefes almak gibiydi, meğerse yavaş yavaş tükeniyormuşum, hâlâ üstümde bir gerilim var sanki yüksek gerilim hattına tutulmuş gibi. şimdi bu stres ve gerilimden arınıyorum, her günü bir öncekinden daha çekilmez yapan, sizi canından bezdiren bir yerde vakit kaybetmeye gerek yok.

    edit: hede düzeltmesi.

  • "neden ?"

    aklımda sadece bu sorunun dönüp dolaşmasını sağlayan bir işkencedir bu...

    "neden ?"

    hala içimde bir yerlerde dağınık bir şekilde duran tüm o özlem, sevgi, aşk kırıntılarını kalbime gelişi güzel tekrar saçan bu telefon neden ?

    işte yine o ses...tüm "hayır"’ların "evet" gibi geldiği, telefonun bir yanından girip öteki yanından çıkarak sımsıkı, ama sımsıkı sarılma isteği uyandıran o ses.

    nedendir bu aramak ? herşeyi mahveden sen.. aldatan ve çekip giden sen...bir türlü sana yetemeyen “beni” tekrar aramayı düşünmen neden ?
    yıllar sonra, bir kez daha, herşeye rağmen tekrar deneyelim dediğim zaman arkanı dönüp de “bu eleman kenarda dursun...şööle bi etrafa bakalım..daha iyisi var mı acaba ? ” diye başkalarıyla denemeyi isteyen sen; herşeyi ikinci kez elinin tersi ile ittikten sonra bu ağlamaklı ses neden ?

    yine denedin ve yine mi olmadı ?
    kimseler sevmedi mi seni ya da sen umduğun gibi sevemedin mi ?
    seni sadece “sen” olduğun için seven,
    gözlerinin en içine “ben” gibi bakan biri daha çıkmadı mı ?
    umutsuz musun ?
    ya da ;
    mutsuz musun ?
    artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacak karamsarlığı içinde yorgun musun ?

    eğer öyleyse ,
    ben” gibi olmuşsun.
    ne üzücü ki neler hissettiğimi anlar olmuşsun.
    “ne olurdu sanki yok etmeseydin herşeyi, ve ben en çok sevdiğim kadınla mutlu olsaydım” diyen ben gibi zamana mağlup olmuşsun.

    gördün mü bak ne kadar zor geçen zamanı geri döndürmek..
    ve o zamanla gidenleri tekrar yerine getirmek..
    ne kadar zor tekrar güvenmek..
    ve aslında ne kadar acı ilk fırsatta yine çekip gideceğini bilmek..
    ama daha kötüsü..
    belki de en kötüsü..

    ne kadar yazık seni bu kadar çok sevmiş olmak ve ilk görüşte seni seçmek.
    bir daha kimseyi bu kadar sevemeyeceğimi bilerek..

  • ertesi gün erken kalkma zorunlulugum olmasa bile bazen saati 7'ye falan kurup, alarm çaldığında kapatıp, oh istediğim kadar uyuyabilirim diyip tekrar uyuyorum.

  • niagara şelalesini türk bir arkadaşla gezerken, arkadaşıma:
    "arkadaş! gittiğim her ülkede her yerde türk görüyorum, ama burda yok ne tuhaf" dememle omzumda bir el hissedip, ardından "gardaş biz varık yozgat'tan geliyom, nivv york'ta berberim"i duymamdır.

  • içine kapanık biri olmasının ve çevresiyle neden konuşmadığının nedeni zaten çok açık. çevresinde dünya görüşü olan bir tane insan olmadığını bilmesidir. etrafında böyle yobaz, cahil cühela takımı varken ne yapacaktı çocuk? tabii ki, telefonla daha farklı dünyaların içinde kendisine bir hayat kurmaya çalışacaktı. olaydan sonra durumunu çok iyi anladık demiş bir de, ulan anladıysan bütün ekşi s*ksin beni.

    ''ben bu cemaatin 25 yıldır içindeyim. kaldığı yerde hiçbir sorun yoktu.'' sorunun zaten ne olduğunu anlayacak zihniyete sahip olmamanız en büyük sorun.

  • aslında o çocuk, sen, ben, satürn, plüton, deniz, maymun charlie, leylekler, kediler, bakteriler hepimiz evrenin ufak parçalarıyız. gelecekteki ya da geçmişteki şeyler şu an biziz, yarın bizler geleceğin başka parçaları olacağız ve geçmişte de geleceğin başka parçalarıydık. kendimize, insanlara, herhangi bir şeye fazla anlam yüklemeyelim, yayalara yol verelim.

  • insanı düşününce, hayretten hayrete koşturan bir akciğer mucizesi!

    hohlamada da püflemede de akciğere giren havanın, hohlarken ısınıyor olmasını mantık hafzala alırken, üfelerken nasıl oluyor da o hava ısınmıyor muazzam bişey!

    bu entrimle asrın tespitini bile yapmış olabilirim. tarihe not düşülsün.

    (bkz: ameliyatlı yerime çok vurmazsanız müteşekkir olurum)

  • bir şeyler düşündükten sonra bir de bakarsınız ki aslında kitap okuyorsunuz ve o sayfadaki hiçbir şeyi anlamamışsınız.