hesabın var mı? giriş yap

  • "aşk sarhoşu derviş usulca nutella'sını parmakladı. zaten migroslarda satılan bir kitabın kahramanı olarak kafası iyice karışmıştı. kendime dönmeliyim diye düşündü". aman neyse bunları yazarken kendimi çok hırpaladım..bir süre demlenmeliyim.

  • birkaç günlüğüne gittiğim ailemin evinde, yatağımda huzurlu bir şekilde uyurken, birden çalan cep telefonumla uyandım.

    arayan babanem. gecenin o saati olduğuna göre ilk önce kötüleşti mi, bir rahatsızlığı mı var diye düşünüyor insan tabi. meraklandım haliyle. ama neyse ki sabredemedi, arama sebebini açıkladı bir solukta: "iclal aydın!!" dedi nefes nefese, "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    ağzımdan öyle bir şaşırma nidası, öyle bir "aaaaaaa aaaa!!!" çıkmış ki, ilk önce zaten uykusu hafif olan annem uyandı. yanıma geldi merakla, "nolmuş nolmuş diye?"

    ilk önce cevap veremedim. eeee dile kolay! neden sonra kendime geldim de, "anne, anneciğim.." diye başladım konuşmaya... sonrasında ağzımdan kelimeler dökülüverdi zaten: "iclal aydın'la tuna kiremitçi boşanmış!!!!"

    annem ilk önce inanmadı. sonra betülay teyzeleri aradı, onlar da ayaktalarmış, yeni öğrenmişler. hatta fikret amca donuyla sokağa çıkıp koşturmaya başlamış.

    babam ise daha serinkanlılıkla karşıladı bir muazzam haberi. ancak haberi ilk verdiğimdeki donuk ifadesi hala gözümden gitmez. "vay babamın şarap çanağı..." diye dile getirdi sonra usulce şaşkınlığını "vay be!"

    kardeşimin yaşı henüz biraz küçük olduğu için yeterince idrak edememişti belki haberin önemini. lakin o da teker teker arkadaşlarını aramaya başlamış, bu anını onlarla paylaşmak istemişti belli ki. gözleri kocaman açılmış, hayret ve şaşkınlık içinde ulaşabildiği kadar insana ulaşmaya çalışıyordu.

    sonra ne mi yaptık? pencereleri açıp haykıralım mı diye düşündük ilk önce, ama hastaları, yaşlıları aklımıza getirdik sonra. bu saate böyle bir haber almayı herkesin bünyesi kaldıramazdı kuşkusuz.

    yapılacak birşey yoktu, yatıp ertesi gün olacakları beklemek kalıyordu bize artık.

    tabi uyku tutarsa artık...

  • erkek: merhaba, bir gasp ihbarında bulunmak istiyorum.
    memur: gasp mı? olay nerede yaşandı?
    erkek: 21. sokak ve dundritch caddesinin arasında yürüyordum. bir adam aniden silahını çekerek, bana tüm paramı ona vermemi söyledi.
    memur: ve siz de verdiniz mi?
    erkek: evet, söylediğini yaptım.
    memur: yani tüm paranızı hiç direnmeden, yardım istemeden ya da kaçmaya çalışmadan mı verdiniz? bağırmadınız üstelik?
    erkek: evet, ama çok korkmuştum, beni öldüreceğini düşündüm!
    memur: hmm, ama söylediğini yaptınız. ayrıca anladığım kadarıyla bir hayırseversiniz.
    erkek: evet, hayır kurumlarına bağış yapıyorum.
    memur: yani para dağıtmayı seviyorsunuz, para dağıtmayı bir alışkanlık haline getirmişsiniz. herkese veriyorsunuz galiba.
    erkek: bunun konumuzla ne alakası var?
    memur: herkesin sizin para dağıtmayı seven biri olduğunuzu bile bile fiyakalı takımınızla dundritch caddesinde yürüdünüz ve gasp sırasında hiç karşılık bile vermediniz. kulağa, parayı isteyerek vermişsiniz de sonradan pişmanlık duymuşsunuz gibi geliyor. söyleyin bana, bir pişmanlığınız yüzünden onun hayatını karartmak istiyor musunuz gerçekten?
    erkek: bu tamamiyle saçmalık!
    memur: bu, tecavüzle aynı şey. kadınlar tecavüzcülerini adalet karşısına çıkarmak istediğinde her gün bu muameleyle karşılaşıyorlar.

    (kaynak, ertuğrul uzun)

  • galileo galilei’nin 1610 yılında keşfettiği jüpiter’in 4 büyük uydusundan biridir. uydu adını, yunan tanrısı zeus’un eşlerinden biri olan ıo’dan almaktadır.

    zeus, eşi hera'dan saklamak için io'yu öküze dönüştürür. ancak hera bundan şüphelenir ve öküzü kendine hediye etmesini ister. haliyle zeus'ta hera'yı kırmaz ve ona hediye eder. hera io'yu rahatsız etmesi için başına bir at sineği musallat eder. ıo da at sineğinden kaçmaya başlar. böylece bir çok ülke dolaşır, pek çok deniz geçer. geçtiği ilk denize ionya, ilk boğaza da “inek geçidi” anlamına gelen bosphorus denir.

    io'nun mitolojik hikayesinden sonra asıl olan jüpiter'in uydusuna geçebiliriz. io hemen hemen ay ile aynı boyutlara sahip, sadece aydan biraz daha ağır ve biraz daha büyüktür. güneş sistemi içerisinde volkanik faaliyetler konusunda en aktif gökcismidir. 70’li yıllarda güneş sisteminin derinlerini incelemek için gönderilen voyager sondaları, uydunun ilk görüntülerini almışlardır. uydunun yüzeyi diğer uydularda görüldüğü gibi kraterle değil aktif volkan ve lavlarla kaplıdır. patlamalarla yukarı çıkan lavlar yörüngeden kaçma hızının yarısına kadar ulaşabilir ve yüzeyin 300 km üstüne kadar çıkabilir.

    io jüpiter'e sürekli aynı yüzünü gösteriyor olsa da diğer uyduların özellikle ganymede ve eurapo'nın çekim etkisiyle düzensiz bir eliptik yörüngeye sahiptir. yörüngesindeki bu düzensizlikler nedeniyle jüpiter ile arasındaki mesafenin sürekli değişmesi uydu yüzeyinde çok büyük gelgit etkilerinin oluşmasına sebep olmaktadır. dünya’da ay’ın etkisiyle okyanuslarda gözlenen en büyük yükselme 18 m civarındayken, ıo’nun katı yüzeyinde oluşan en büyük gelgitler 100 metreye ulaşabilmektedir.

    işte bu gelgitlerin oluşturduğu sıkışmalar büyük bir ısınmaya neden olmakta ve ıo’nun yüzeyinin altının büyük bir basınçla sıvı kalmasına neden olmaktadır. ıo’nun yüzeyi sürekli kendini yenilemekte, lavlar kraterleri doldurmakta ve sıvı kayalar yüzeye yayılmaktadır. içinde 900 kilometre çapında metalik bir çekirdek ( demir ve demir sülfat) bulunurken, yeni bilgiler bu uydunun iki katmandan oluştuğunu belirtilmektedir.

    io’yu jüpiter’den 220 000 km uzakta tutan yörüngesi zaman zaman jüpiter’in devasa manyetik alan çizgilerini keserek uydunun bir elektrik jenaratöru gibi davranmasına neden olmaktadır. bu durum uydu etrafında 400 000 volt gerilim oluşturabilmekte ve 3 milyon amper akım üretebilmketedir. bu akım en düşük dirençli yolu seçerek jüpiter’in manyetik alan çizgilerinden gezegenin atmosferinin üst katmanlarına girip büyük şimşekler oluşturmaktadır.

    io yüzeyi

  • çok etkileyici bir film. hakkında fazla yazılmamış ama gerçekten konuşmaya değer. filmde heyecan verici olaylar vs. olmuyor ama öyle bir tutuyor ki sizi, içiniz ezile ezile izliyorsunuz, bırakamıyorsunuz. alyoşa karakteri belki toplasan beş dakika oynamadı filmde ama o göründüğü sahnelerde öyle gerçekçi oynadı ki izleyeli kaç gün geçmesine rağmen aklımdan çıkaramıyorum. özellikle de o banyo sahnesi... lanet olsun diyor insan. o sorumsuz ebeveynler her yerde. o bencil yetişkinler her yerde.

  • çocukluğundan beri her gün ağır antrenmanlar yapan siyahi bir futbolcuyu dövebileceğini zanneden malları açığa çıkarmıştır. keşke imkan olsa da teke tek bi bırakabilsek.

    daha sen o ayağını kaldırmadan adam seni hastanelik eder, pipetle çorba içip altına sıça sıça 1 sene yatarsın.

    edit: başlığın başıma kalmasından hoşlanmıyorum.

  • kar lastiği takmayın. burası sibirya mı? bu lastik lobisinin, lastik satmak için uydurduğu bir şey. sanki daha önce kar lastiği vardı...

    araç patinaja düşerse daha fazla gaz verin, lastik sürtünmeden ısınıp, bölgedeki karı buzu saniyeler içerisinde eritiyor. böylece hareket etmeye devam ediyorsun.

    araç patinaja düşerse yoldan geçen vatandaşlardan rica edin, arkadan çekerli araçlarda vatandaşları bagaja oturtun ve otururken yaylansınlar. önden çeken araçlarda kaputa oturtun. direksiyonu sağa sola çevirin hep

    otomatik araçlarda kar düğmesi varsa kar düğmesine basın, yoksa spor moduna alın şanzıman gerekli deviri ayarlıyor.

    cip gibi arazi araçlarınız 20-22 jant arası ve spor lastikse hiç korkmayın. zaten dört çeker. verin gazı asfaltı bile parçalar vallahi.

    bütün bunları yapın ki, akşam haberlerde daha sonra da youtube vidyosu olarak çekirdek
    çitlerken izleyip gülelim.

    edit: besyaprakliyonca uyardı. sakın ha bu entry'imi ciddiye falan almayın.
    bunları uygulayanları akşam "nerde bu devlet niye tuzlamıyor" diye hönkürürken izleyip gülücez ve cık cık diycez.