hesabın var mı? giriş yap

  • viskiden anlamayan insanların jack'i gelmiş geçmiş en iyi viski ilan etmesinden ötürü, bir diğer viskiden anlamayan insanların buna muhalefetiyle; herkesi birbirine düşürmüş olan güzide tennessee viskisi. satış politikası "bizim sırlarımız var, biz özeliz" olduğu için insanlar 33 sayfa boyunca nasıl içileceğine dahi karar verememiş, bourbon mu değil mi ayırt edememiş, single maltlarla ve blended scotchlarla kıyaslamaya çalışmışlardır.

    halbuki o kadar da gizemli değildir. bourbonlarla aynı işlemden geçer. sadece watering işleminde tennessee'ye özgü kireçtaşı mağaralarından gelme su kullanılır ve viski yapımı sırasında 2. damıtımdan sonra elde edilen white dog (yeni ürün), akçaağaç türü odun kömürü filtresinden geçer. klasik olan no:7 viskimiz kömürden geçtikten sonra içi yanık amerikan beyaz meşe varillerinde dinlendirilip olgunlaşır ve şişelenir. o vanilya aroması bu variller sayesinde oluşur. gentleman jack'de ekstra bir durum söz konusudur. şişelenmeden önce, olgunlaşan viski tekrar kömür filtresinden geçer. bu viskiyi yumuşatır ve ona lezzet katar. bütün bu işlemlerin sonucunda dumanlı ve aromatik bir bourbon elde etmiş oluruz aslında. isim farkının tek sebebi kömür işlemindendir.

    gel gelelim içimine. bourbon'un ve tennessee viskisinin raconu olmaz bir kere. bunlar eğlenceli viskilerdir, rahatdır; bundan dolayı sevilir. insanı kastırmaz. buzsuz içmenin yada içine su katmanın bir manası yoktur. çünkü öyle komplike bir aroması yoktur, su katıp da ortaya çıkarılabilecek değişik tatlar bulamazsınız. çünkü scotchlar gibi yıllandırılmazlar, olgunlaşırken varilleri sömürüp yeni aromalar kazanacak vakitleri olmaz. amerikan viskilerinde sadece bazı markaların özel üretimleri 8 ila 18 yıla kadar saklanır; onların durumu istisnadır. ister sek bol buzlu için, ister kolayla, sodayla yada kahveyle karıştırıp içersiniz. yanında da ne yemek istiyorsanız yersiniz.

    karşılaştırmanızı yapacaksanız eğer, bourbonlar arasında bu karşılaştırmayı yapmanız doğru olandır; scotchlarla karşılaştırma yapmak anlamlı bir sonuç vermez. karşılaştırmanızı jack daniels'in kendi ürünleri arasında, bir diğer tennesee viskisi olan dickel ile, veyahut jim beam, tom moore, maker's mark ve woodford reserve gibi başka bourbonlarla yapabilirsiniz örneğin. ama ulaşacağınız sonucu ben söyleyeyim. jack daniels'ın yeri ayrıdır, bu yüzden tennessee viskisi olarak ayrı tutmak doğru olanıdır.

    edit: imla ve bilgi tazeleme.

  • yalnız burdan bakınca leventi seninle aldatmış gibi duruyor.
    bi düğünlerini yapmadığın kalmış kardeşim.

  • özellikle abd pazarına sunulan düz vitesli araçlarda, sürücünün motoru yanlışlıkla viteste çalıştırıp kaza yapmasını önlemek amacı ile ilave edilen bir sistemdir.

    clutch switch, debriyaj pedalına entegre edilmiş bir düzenek olup, ancak debriyaja basıldığında marş motoruna giden tetik devresini tamamlamak üzere tasarlanmıştır.
    nedeni de, olası bir kaza durumunda üreticinin dava edilmesini önlemektir.

    araca faydası olup olmadığına gelince, tipik bir otomobil motorunu çalıştırmak için, marş motorunun (hava sıcaklığına vs bağlı olarak) yaklaşık 80 ila 130 amper güce ihtiyacı vardır. en ucuz araç aküsü dahi bu ihtiyacı fazlası ile karşılar (araç akülerinin marş kapasitesi 380 - 1100 amper arasındadır, bu değer ne kadar yüksekse, o kadar iyidir aslında)

    debriyaja basılmadığı takdirde (o vites boşta olacak tabi) gereken ilave yük ihmal edilebilir seviyededir. aracın, akünün, marş motorunun ömrüne ölçülebilir bir olumsuz etkisi olmaz.

    ancak...

    aracı debriyaja basarak çalıştırmanın pek bilinmeyen olumsuz bir etkisi vardır:

    içten yanmalı motorlarda krank milinin ileri geri hareketini kontrol altına almak için özel bir yatak kullanılır. bu yatağın türkçe adı gezi ayı olup, thrust bearing olarak bilinir.

    motor çalışmıyorken bu yatakların yağ beslemesi de yoktur, dolayısı ile en savunmasız haldedirler.
    debriyaja basıldığında baskı plakası volan üzerine yüzlerce kilogramlık (hatta, modeline göre ton seviyesinde) baskı uygular. bu baskı aslında volana bağlı olan krank milini de ileri itmeye zorlar, tüm bu baskıyı da gezi ayı (thrust bearing) karşılar.
    motor çalışıp, yağ pompası yeterli devirde dönmeye başlayıp tüm yatakları birbirlerinden ayıracak basınçta yağ göndermeye başlayana kadar, bu gezi ayı kuru çalışmak zorunda kalır. metal metale temas eder.

    burada bir noktayı açalım:

    motorun içinde krank, kol ve gezi yatakları vardır. bu yataklar oldukça yumuşak metallerden üretilirler. çalıştıkları yüzeyler ile aralarında ince bir yağ tabakası tutarlar, bu sayede hem sürtünmeyi, hem de aşınmayı en aza indirgerler. aralarındaki yağ tabakasını da yağ pompasının beslediği basınçlı yağ oluşturur. bir sebepten dolayı bu yağ tabakası oluşmazsa, küçüklü büyüklü felaketler yaşanır.

    işte sürekli debriyaja basılarak çalıştırılan araçlarda bu gezi ayı (thrust bearing) daha çabuk aşınır, bu da krank milinin toleransların dışında eksenel (ileri/geri) hareket ederek daha başka parçaların da aşınmasına yol açabilir.

    bu aşınma özellikle yağı zamanında değiştirilmeyen motorlarda daha belirgin hale gelir, araç sonunda bir gün sanayiye park edilir...

    ha, motoru debriyaja basarak çalıştıracaksanız sentetik yağ kullanabilirsiniz. sentetik yağın yüzeylere tutunma özelliği çok daha yüksektir, aşınma riskini azaltır.
    bir de, reklamların gazına gelmeyin, yağınızı sık değiştirin. motorunuzun ömrü için yapabileceğiniz en ucuz sigorta içinde iyi ve niteliği bozulmamış yağ olmasıdır.

    bu arada, istanbul trafiğinde düz vites kullanan kekolar diye cümle kuranlar da bir çay getirsinler, onlara da otomatik vitesin ne boktan bir halt olduğunu ayrıca anlatırım.

  • kocaeli darıca'da bir kişi eşine gelen taciz mesajları nedeniyle karakola gidip şiklayette bulunuyor ama o da nesi? taciz mesajlarının geldiği telefon bir polise ait çıkıyor!

    iş bu kadar da değil, asıl olaylar daha sonra başlıyor. adamın şikayeti alınmıyor ve üstüne üstlük polislerce darp ediliyor. telefonundan görüntüler zorla tehditle siliniyor, hastanede ise eksik darp raporu veriliyor.

    adam savcılığa başvurduğunda ise savcı "görüntüler silinmiştir, vermezler" diyor.

    burada polisin tacizci çıkmasına mı şaşıralım, sonra tacizci polisi savunan diğer polislerin adamı dövmesine mi, doktorların eksik rapor vermesine mi yoksa savcılığın tutumuna mı?

    kim kardeşim bunlar, çete mi? kimse yok mu bu olan bitene ses çıkaracak? içişleri bakanı bunları görüyor mu? bu polis memuru ve onu koruyanlar ceza alacak mı? eksik rapor veren doktor ceza alacak mı? insanlar polise ve adalete nasıl güvenecek?

    kaynak

    edit: kocaeli valialiğinden bir açıklama gelmiş. yazıya göre bu şahsın tehdit-hakaret-kasten yaralama-dolandırıcılık-resmi belgede sahtecilik gibi suçlardan toplam 22 şüpheli kaydı bulunuyormuş ve olayın öncesinde gelişen başka bir olay sebebiyle polislere karşı tavır aldığı ve olayı çarpıttığı iddia edilmiş ve bir taciz durumu olmadığı söylenmiş.

    şimdi kim haklı kim haksız bilemiyorum. hiç bir kuruma güvenim yok. eğer böyle oldu ise emniyet'in tüm kamera görüntülerini çıkarması gerekir. umarım böyle bir rezalet hiç olmamıştır ve olay gerçekten valiliğin açıkladığı gibidir.

  • icinde cami minare vs hic bi si olmayan bi logo sanki milli iradeye saygisizlik gibi geldi bana.