hesabın var mı? giriş yap

  • bakın belki koca'nın söylediği doğrudur, söz konusu miktarda aşı söz konusu zamanda gelecektir ama aşıların geldiğini görene kadar asla inanmıyorum. inanmıyor oluşumun da suçlusu ben değilim.

  • açılışinda yaşanan izdiham nedeni ile türk halkının görmemiş, aç, cahil, karaktersiz gibi hakaretlere uğramasına neden olmuş tükkan...

    çok değil 3 gün önce berlin alexanderplatz'da açılan mediamarktta, dün yaşanan izdihamın kat be kat fazlası yaşanmış, mağaza resmen yerle bir olmuştur. amerikada iphone denen osuruktan alet için haftalar önceden kapı önlerinde yatmaya başlayan denyolar vardır. bu dünyanın her yerinde böyledir. promosyon varsa insanoğlu gider...

    nedir bu aşağılık kompleksi, nedir bu her fırsatta kendi milletine bok atma hevesi anlamak mümkün değil.

    sanki herkes kraliyet soyu, o açılışa giden vatandaş tü-kaka anasını satiim.

    her fırsatta "türk olmaktan utandım" demek için abidik gubidik nedenler uydurmayın güzel kardeşim.. ne utangaç insanlarmışsınız lan...!

  • jüpiter'de oluşan büyük kırmızı leke, robert hooke tarafından ilk olarak 1664 yılında gözlemlenmiştir. büyük kırmızı leke, jüpiter gibi gezegenlerde sıkça rastlanan, kiminin saatlerce, kiminin ise yıllarca sürdüğü fırtınaların en büyüğüdür.

    onu ilginç kılan şey ise 400 yıla yakın bir süredir devam ediyor olmasıdır. devasa fırtınaya dair ilk ciddi araştırmalar 19. yüzyıla dayanmaktadır. jüpiter’in büyük kırmızı leke’si 40 bin km‘ye ulaşan çapıyla o kadar büyüktür ki, üç tane dünya’yı içine alabilir.

    jüpiter’in sıra dışı lekesi dünya’daki fırtınaların aksine antisiklondur. yani fırtına yüksek basınç altındadır. lekenin kuzeyinde hakim rüzgarların batıya; güneyinde ise doğuya doğru esmekte olduğu görülmüştür.

    çok karmaşık bir yapıya sahip olan jüpiter’in dev beneği saatin tersi yönünde dönüyor ve gezegenin ekvatorunun 22 derece güneyinde bulunuyor. çoğunlukla kahverengi ve kırmızı olarak kendini gösteren lekenin zaman zaman pembeye dönüştüğü de görülmüştür. üzerinde tartışmalar devam etse de, büyük kırmızı leke’ye tam olarak hala rengini neyin verdiğini bilinmemektedir.

    büyük kırmızı leke’nin yanında bir de küçük beyaz leke bulunmaktadır. o da dünya’yı içine sığdırabilecek kadar büyük bir lekedir. küçük beyaz leke’nin de uzun süreli bir oluşum olduğu düşünülmektedir.

    son yıllarda yapılan araştırmalar büyük kırmızı leke’nin günden güne küçüldüğünü göstermektedir. yine de astronomlar, jüpiter’in simgesi haline dönüşmüş ihtişamlı fırtınanın ne zaman kaybolacağını kestirememektedir.

  • az evvel kendi ellerimde yaptığım ve 3 koca dilim acımadan hunharca gömdüğüm harikulade yiyecek. bu italyanlar damaklarının tadını biliyorlar arkadaş, ha bizim yağlamamız da efsane, yağlamayı lazanyaya asla değişmem ama lazanya da bir farklı be.

    her neyse, hadi size de denenmiş tarifini vereyim de belki denersiniz köftehorlar.

    şimdi malzemeler;

    10 dal lazanya
    500 gr. kıyma
    1 orta boy kuru soğan
    2 diş sarımsak
    1 orta boy rendelenmiş havuç
    10 adet dilimlenmiş mantar
    6-7 adet kabuğu soyulmuş domates
    1 tatlı kaşığı rendelenmiş taze zencefil
    2-3 dal arzuya göre biberiye veyahut defne yaprağı
    mevsimine göre eğer bulabiliyorsanız 1 dal ince kıyılmış kereviz sapı
    2-3 yemek kaşığı zeytinyağı
    yeterince tuz, karabiber ve bir tutam şeker

    beşamel sos için;

    2 yemek kaşığı tereyağı
    3 yemek kaşığı un
    2,5-3 su bardağı süt
    100 gr kadar kaşar peyniri
    1 yemek kaşığı parmesan peyniri
    muskat cevizi
    karabiber
    tuz

    fırından almadan önce konulması için de 50 gr. kadar daha kaşar peyniri rendesi

    arkadaşlar evvela barilla'nın haşlanmadan kullanılabilen lazanyaları var ben onlardan kullandım. iç harcı içinse ilk önce zeytinyağını genişçe bir teflon tavada kızdırdıktan sonra kıymaları ekledim. kıymalar renk değiştirdikten sonra soğan, sarımsak, domates, mantar, havuç ve zencefillerin hepsini kavrulan kıymanın üzerine ekledim. defne yaprağını da ekledikten sonra güzelce karıştırıp kısık ateşte pişmeye bıraktım. kısık ateş ve ağzının kapatılmadan pişirilmesi önemli çünkü harcın biraz sulu kalması gerek. iç harç pişince almaya yakın tuz ve karabiberini de ekleyip karıştırdıktan sonra ocağın altını kapattım.

    geldik beşamel sosun hazırlanmasına. burada püf nokta kesinlikle muskat cevizi. gerçekten beşamel sosa harika bir aroma katıyor. her neyse, sos tenceresine tereyağını koyup erittikten sonra unu koydum. unsu koku gidene kadar da unla tereyağını kavurduktan sonra sütü ekledim, sütünüz biraz ılık olursa iyi olur. sosu sürekli karıştırdım ki topaklanmasın. sos koyulaştıktan sonra rendelenmiş peynirleri de sosun içine attım ve en son ocaktan alırken muskat rendesi, karabiber ve tuzla sosu tatlandırdım.

    geldik ölümcül kısma. borcama bu harika karışımları birleştirmeden evvel biraz zeytinyağı dökün, dökün ki dibi yapışmasın. bu arada fırınınızı da 180 dereceye getirin ısınsın yavaş yavaş. borcamı yağladıktan sonra biraz beşamel sostan dökün, borcamın tabanını, böylece lazanyaları dizmek için hazır konuma getirmiş bulunuyorsunuz. daha sonra lazanyaların üst üste gelmemesine dikkat ederek tek sıra halinde dizdikten sonra üzerine kıymalı içten döşeyin. onun üzerine de beşamel sosun değmeyeceği yer kalmamak üzere beşamel sosu da ekleyin. bu şekilde elinizdeki sos, makarna ve kıymalı harç bitene kadar işlemi devam ettirin. en üste kalan beşamel sosu iyice dökerek fırına verin. 30 dakika sonunda biraz daha kaşar rendeleyin ve fırındaki enfes karışımın üzerine gezdirin. kaşarlar kızarınca fırını kapatın. makarnayı fırından çıkarın ve bir 10 dk dinlenmeye bırakın. daha sonra yanına ister kola, ister bir kadeh kırmızı şarap koyarak afiyetle tüketin efenim. yarasın!

  • aynı zamanda filozof eray, kızların sevgilisi melih ve kimsenin takmadığı zeki'den oluşan 3'lü bbg finalini de hatırlayan nesildir.

  • onlarca kişinin öldüğü trafik kazalarında bile firma ismini sansürleyen, en ufak bir ipucu vermeyen malum medyanın bu olayda sergilediği ekstra afişe çabası akıl sahipleri için ibretlerle doludur.

  • 1)
    *beyfendi bu kimlik olmuyor,ehliyet veya nüfus cüzdanı varsa alayım.
    -tabi ki buyrun
    *teşekkürler işleminiz tamamlandı.
    -sağolun kib bye

    2)
    *beyfendi bu kimlik olmuyor,ehliyet veya nüfus cüzdanı varsa alayım.
    -sen benim kim olduğumu biliyor musun ? hede hödö
    *ama beyfendi prosedür var
    - amirini çağır ,hatta çağırma ben genel md.mahkemeye vereyim ,sende sürüm sürüm sürün
    * siz bilirsiniz
    - hööbe höçööö hebereyyy

  • dün itibariyle, eve gelen 895 liralık elektrik faturasına itiraz etmek için elektrik idaresine gittiğimde, "895 liranın az olduğunun ben de farkındayım, biz onu 1.895 yapalım, konuyu komple kapatalım" noktasına geleceğimi hiç düşünmezdim.

    fatura itiraz bölümüne çıktığımda görevli arkadaşa tesisat numarasını verdim ve kendisi ekrandan bilgileri kontrol etmeye başladı,

    - bu fatura haricinde yeni faturanız da çıkmış. (hafiften gülüyor)
    - o ne kadar?
    - 106.000 lira, ahahahaaa.
    - ne, 106.000 mi? ahahahah.
    - evet, 106.000, puahahahah.
    - ahahahahhah.

    manyak gibi güldük böyle karşılıklı, benim niye delirdiğim belliydi de, memur arkadaşın durumu daha karmaşıktı. iş stresinden ziyade facebook'taki "eğlenerek para kazanmak artık çok kolay" reklamlarından buralara düşmüş gibiydi, memurluğu da hobi olarak yapıyordu belli ki. ama ne olursa olsun dışarıdan bakıldığında mutlu bir çifttik biz.

    eve dönerken, bu duruma neyin sebep olabileceğini uzun uzun düşündüm, aklıma elektrik mühendisliğinden yeni mezun olmuş arkadaşı aramak geldi, aradım ve durumu anlattım, biraz düşündükten sonra "100'lük ampul çok yakıyor olabilir abi" dedi, akabinde ikimiz de sustuk karşılıklı, uzun bir sessizlikten sonra sesi titreyerek "abi okulda bir şey öğretmiyorlar bize" dedi, eğitim sistemine lanet ederek kapattım telefonu. temizlikçi kadın, mutfaktaki prizde elektrik kaçağı var dediğinde, tüm şehrin elektriği tünel kazıp benim evdeki prizden kaçıp gitmiş olabilir miydi? aklımı kaçırmak üzereydim.

    nihayetinde 106.000 lira ödenecek bir para değildi ama eve döndüğümde son bir umut, kışlık montların ceplerini karıştırırken buldum kendimi, sonuç hüsrandı. görünen o ki şartlar beni en istemediğim sona doğru itiyordu, elektriği iade etmek...

    napıyoduk lan, saçı kazağa mı sürtüyoduk?

    http://t1308.hizliresim.com/1d/j/rk45p.jpg

  • arada kaybolacak ama söylemekte fayda var, sıkı bir fenerbahçeli olarak galatasaray'ı seveni seviyorum. sen maçtan önce böyle nefret dolu bir pankart açarsan ben de galatasaray'ın kazanmasına sevinirim bile. tebrikler galatasaraylı dostlar, hak ettiniz ve kazandınız. maçın en büyük skandalı daha düdük çalmadan başladı, futbolcular ellerinde ırkçı saldırıya karşı pankartla çıkarken tribünde "seni de seni seveni de sevmiyoruz" pankartı yazıyordu. rezalet.