hesabın var mı? giriş yap

  • aşırı rahatsız edici belgesel seri.
    duygudan duyguya sürüklüyor insanları, çok şey sorgulatıyor.
    on numara ruh hastası bir adamın yaşadığı psikozlar, savunma avukatları savcılar, gazeteciler, tanıklar hepsi ama hepsi en ince detaya kadar irdelenmiş bu belgesel serisinde.

    netflix sadece belgesel yapsa, en iyi belgesel kanallarından biri olabilir.

    tanım: genç kızların izlerken 2 kere düşünmeleri gereken netflix'in yepyeni harikası.

  • ramiz dayının gençliğini canlandıran abimiz oyunculuk konusunda beni büyülemiştir. hiçbir türk dizisinde bir kabadayı karakteri bu kadar iyi oynanmamıştı zannımca. kendisini izledikçe canım ihaleye fesat karıştırmak veya çıkar amaçlı suç örgütü kurmak istiyor.

  • dindarız diyenlerin müslümanız diyenlerin ülkede yaptıklarını gördükçe onlara benzemekten korkmaları normal değil midir

  • karadeniz bölgesinde bir iş yemeği. masada genel müdürler, proje koordinatörleri, yöneticiler vs 20 kişilik bir ekip. sofrada da malesef çükündür var.
    malesef diyorum çünkü bir gün öncesinde çok daha mütevazi başka bir sofrada yine vardı ve adının ne olduğunu o zaman öğrendim. belli ki iyi öğrenememişim.
    karşı şirketin proje yöneticisi kadınla yan yanayız. ağzına bir parça çükündür attı. bana dönerek;

    - hmm bu ne ki acaba?
    + sikindir.

    bazen gürültülü bir ortamda yüksek sesle konuşurken herkes bir anda susar ya, işte öyle yankılandı bu söz. ama ben gerizekalı kendimden o kadar eminim ki sözlerime devam ettim;

    + evet bana da garip geldi, ama sikindir deniyor işte, insan yedikçe alışıyor, ehehe!

    kadın hiçbir şey diyemedi, ortalık iyice gerildi. tam o anda diğer tarafımdam yediğim dirsek darbelerini fark ettim. baktığımda dün çükündürü kendisinden öğrendiğim arkadaş gülmekten kıpkırmızı olmuştu, kulağıma eğilerek;

    - oğlum sikindir değil lan naptın, çükündür o!

    işte o anda sikindir/çükündür her ne boksa onunla aynı renk olduğumu hissettim.

  • "su kıtlığı olabileceği 1,5 yıl önceden belliydi ama allah nasip etmedi, yağmur yağmadı. biz nasıl olsa yağmur yağar diye su getirme projelerine önceden başlamadık. şanssızlık, kısmetsizlik oldu. bu yüzden kesintilere başlamak zorundayız" diyerek ankara'nin susuzluk sorunun sucunu allah'a havale eden ve bu bahaneyle kendisini temize cikaran(!) bir belediye baskanina oy vereceklere mal demis yazar.

    ne terslik var ben anlamadim sahsen.

  • beşir - behlül'ü serada gördüm
    adnan - kiminle gördün beşir, kiminle?
    beşir - behlül ile.........bihter.

    adnan yardırarak koşar, yalıya girer, yatak odasına çıkar, kapıya dayanır, kırar ve içeri dalar.

    (30 saniye sessizlik, adnan'ın soluk alıp vermesi, behlül'ün ağlak gözlerle adnan'a bakması)

    adnan - koşun beşir sayıklamaya başladı, saçma sapan konuşuyor bir el atın da hastaneye kaldıralım....bu arada beyaz çok yakışmış bihterim....e hadi ama

  • öyle bir üretim ve sanayi toplumuna az bile olan öneridir.

    bu d-max tarzı kanallarda yayınlanan fabrika, ne nasıl yapılır, devasa yapılar gibi programları izliyorum. bir tanesinde mercedes kamyon fabrikasındaki bant ve otomasyon süreci işleniyordu konu olarak. bölümü izlerken 30 kere "vay be" demişimdir. nasıl yüksek standartlarda, ne müthiş sistem kurmuş adamlar. her adımda robotik destekli otomasyon var. herşeyi düşünmüşler. süreçte olup olabilecek bütün uç durumlara yönelik prosedür var. bu öyle 10-20 yılda olan bir şey de değil. 100 yıllık tecrübe üzerine inşa edilmiş.

    bırakın da toplumları o refah seviyesinde yaşasınlar. bu arada enver paşayı da rahmetle yad ediyorum. bir zamanlar sana kızıyordum ama artık neden alman hayranı olduğunu anladım paşam. ben de alman hayranıyım. *

  • savcıya, haneme tecavüz edip beni öldüresiye dövdüler diyeceğine bunların fetöcü olmasından şüpheleniyorum deseydi serbest falan bırakılmazlardı.

    türkiye normlarında olası bir haber