ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
babamın işsiz oldugu sıralar veresiye ile alışveriş yaptıran tek bakkaldan ekmek almaya giderdim. kabaran veresiye nedeniyle sert bakışlar altında yaptıgım küçük açıklama (parasını babam sonra verecekmiş) sonrasında dükkandan dışarıya kendimi zor atardım. ancak evin en küçüğü olmam nedeniyle ve herhalde en az tepkiyi benim alacagım düşünüldüğünden her seferinde bu zorlu görevi yine ben üstlenirdim.
aynı zamanlar kentkart dolumuna verecek paramın olmaması nedeniyle birkaç defa eshot şoförlerine yaklaşık 1200 metre ve çok dik bir yokuş olan okuldan dönüş yolunu yürüyerek çıkmamak için beni otobüse bedava almaları konusunda ricada bulunmuştum. otobüse binebildiğim zaman bedava binmenin mahcubiyetiyle oturamaz ve ayakta inecegim duragı beklerken gözyaşlarıma hakim olamazdım. şoför tarafından azarlanıp reddedildiğim durumlarda ise sırtımda agır bir çanta ile o yokuşu çıkarken epey ter dökerdim.
o günler çok sıkıntı çekmiş olsam da şu an bunları tecrübe etmenin de faydalı oldugunu düşünüyorum. hayatın maddi ve manevi açıdan birçok sıkıntı ile dolu oldugu gerçeğini gözönüne alırsak, küçük yaşta bunları yaşamak hayata atılmaya hazırlanmak gibiydi.
not: yaklaşık 12 yıl önceki bir zamandan bahsettim. çok şükür ki o günler geride kaldı. artık site'ye gidip peşin para ile 2 ekmek alabiliyor ve kentkart'ıma bir defada 5 liralık dolum yaptırabiliyorum.
#evrimgerçekdeğildir
-
twitter'da denk geldiğim popüler heşteg.
on dakika inceledim ve anladım ki bizdeki okulların tamamı işlevsiz.
ben şu gün temel bilimlerden birinin öğretmeni olsaydım kahrımdan oturur ağlardım. bir halkı hiç eğitmesen bile insanlar bu kadar cahil kalmazlar.
demek ki sadece eğitim vermiyor değiliz
aynı zamanda yanlış yönde de dolduruyoruz insanları.
bakın evrim yoktur diyene sussun konuşmasın falan demiyorum. deme hakkını gasp etmiyorum.
dünya düzdür diyen adama da hak gördüğüm fikir ifade etme özgürlüğüne sonuna kadar destek oluyorum. rahatsızlığımın kaynağı, itiraz ettiği olgu hakkında hiç bilgi sahibi olmadığı halde inatla bilimsel yayınlara kafa tutan inanılmaz bir kitleyle nasıl yaşayacağımı bilmediğim için duyduğum huzursuzluktur.
ben dayanamıyorum birader.
olmuyor.
başımı çevirip bu kitleyi yok sayıp hayatıma devam edemiyorum.
mesele evrim teorisi falan da değil.
bu insanlar diplomasi kurulabilecek uzlaşılabilecek bilgi paylaşılabilecek bir platform bırakmıyorlar. beni onaylasınlar istemiyorum ama oturup konuşalım, saygın bir dialog kapısından iletişim kuralım istiyorum.
bilgiye saygı duyulmuyor, bilgiyi üretene saygı duyulmuyor, idealist öğretmenler giderek ay sonunu bekleyen memurlara dönüştürülüyor.
kalıp bozulmuş bu memlekette ürün çıkmıyor.
biri beni bir şeyle oyalasın yoksa sabaha kadar insanlara laf anlatmaya çalışacağım.
(bkz: evrim yoktur deme hakkı/@limon kimyon zorro)
(bkz: evrim teorisi/@limon kimyon zorro)
(bkz: evrimcilerin cevaplayamadığı sorular/@limon kimyon zorro)
(bkz: evrim gerçekse neden laboratuvarda deneyemiyoruz/@limon kimyon zorro)
(bkz: marmara üniversitesi evrim karşıtı sempozyumu/@limon kimyon zorro)
(bkz: paris'te büyük evrim-yaratılış tartışması/@limon kimyon zorro)
(bkz: onur yıldız/@limon kimyon zorro)
yaran diyaloglar
-
bir şirkette önemli bir yerde olan ve "r"leri "y" olarak söyleyen x kişisi ile muhabbet edilmektedir.
x: ulan neyi yapmak isteydim en cok biliyoymusunuz?
y: nedir abi?
x: lan sana şimdi uzun uzun bastıya bastıya "yayyyaağmıı" demek isteydim ama diyemiyoyum. ne güzel söylüyoysunuz öyle.
(bkz: yarım yarım yarılmak)
misafirin çocuğuna bilgisayar oynatma zorunluluğu
-
konsol versiyonlari da mevcuttur
soyle ki;
based on a true story
kahramanlar:
ogul britannica - ruh ve sinir hastasi
orcun - birsen teyzenin 10 yasinda dombili ekose gomlekli ve askili cocugu
ozet:
birsen teyzenin ricasi sonucu oturma odasina kurulan ps2 aleti. takilan oyun orcun(gerizekali)un istegiyle araba oyunu...(need for speed underground)
oyunun turu: drag(dumduz yol zamaninda vites atma uzerine kurulu)
annanneme...
chapter 1 - orcuna tuslari anlattim.
orcuna tuslari anlattim...
denedim...
aklinda sadece gaz vermek kaldi..
ilk oyun
vinnnnnnnnngrrrccc(vites atmiyor orcun)...boom
blown engine... motor yanar...
orcun guler..
o embesil cocuga bir daha gosterdim.. oh bebek inan denedim..
vinnnnnnnnnnngrccc(hala vites atmiyor)... kaboom
blown engine... motor yanar...
orcun kahkahalara bogulur
ben yumrugumu sikarim..
orcun gulmeye devam eder..
chapter 2-afferim efendi efendi oynayin
afferim efendi efendi oynayin... dedi oturma odasinin kapisindan birsen teyze..
sadece basimi salladim
orcunun yanina oturdum.
baska oyun acayim mi dedim
orcun burnunu karistiriyordu.
suratina tukurmek istedim.
son bir kez gosterdim.
ibre yesil olunca vites atacaksin dedim
orcun basini salladi...
onun basini kesecegim...
bir kaziga saplayacagim
the final chapter - ve oyun basladi
ve oyun basladi
anlamis gibi gozuken orcunu uzaktan sessizce izliyordum...izliyordum
3.
2.
1.
rakip arabalar gaza basti
orcun da oyle
ama orcun deliler gibi vitese basiyordu!
surekli
sonuc olarak 250 basan araba, 10 ile gitmeye basladi..
ben gozlerim acik, donuk bir ifadeyle televizyona bakiyordum.
orcun 10 ile gitmeye devam ediyordu
yarisi oyle bitirecekti...
guluyordu ve hala vitese basiyordu...
elimi havaya kaldirdim
orcuna elimin tersiyle oyle bir caktim ki.. elim acidi...
orcun agliyordu...
ben guluyordum...
-the end-
cem yılmaz'dan espri bombardımanı
-
"...cem yılmaz'dann espriii bombardımanıııı... çapkın komedyen kameralarımıza yanında sevgilisiyle görüntülenince neeee dediiiii..."
- cem bey dışarı çıkmışsınız bu akşam?
- evet, birazdan da içeri gireceğiz.
"amaaağn tanrıığm, bu ne bombardımandı... bu ne güldürü şenliği, bu ne espri yağmuruydu... her bir kahkaha bir pirzolaysa şarküteri açacak kadar olmuştuk... ilahiii cem yılmazdııı... kameralarımızda bir kahkaha tufanı, bir festival vardııı... hebelek de hübelek, güvegüve cüvelektiiiii..."
türk sinema tarihindeki en efsanevi replik
-
(bkz: beni alacak örgüte zaten ben girmem) (bkz: pardon)
not: o örgüt ibrahim'e kaldıysa örgüt bile sayılmaz.
türkiyelilerin iflas eden esnafı çıldırtması
-
bu aralar türkiyeliler deyimi çok moda oldu sözlükte. bence video, milletin adamın iyi niyetini suistimal etmesi iken, başlığın böyle açılması düşündürücü.
bu söylemin paraleli yönde almanyalılar, fransalılar, ingiltereliler vs. diyemiyorsan, böyle zevzekçe başlıklar açmayacaksın.
kadınlardaki otomatik öncelik refleksi
-
ben buna fena halde uyuz oluyorum hacı. bakın başta vurguluyorum "kadına öncelik vermeye değil, kadının öncelik hakkını kendinde sorgusuz sualsiz görüp 'ben bayanım' diyerek öne geçmesidir" uyuz olduğum kısım. yoksa her zaman hanımlara veririm sorun yok bunda. hatta vermezsem kendimi kötü hissederim. burada ben olayın örtülü anayasasından söz ediyorum (ayrıca kadınlar aşağı kadınlar yukarı diye başlık açmayı da hiç sevmem. ben iki cinsin de hakkaniyetli şekilde eleştirilmesinden yanayım).
örneğin asansöre binmek için kalabalık bir sırada bekliyorsundur ve hemen arkandaki kadın "doğal öncelik reflesiyle" löp diye dalar. yahu bir dakika da sıra benim sıram. yani öncelik hakkı benim. o hakkı ben uygun görürsem "buyrun lütfen" derim zaten ama hanımefendi kişisi "nasılsa ben tırnak içinde bayanım verilecektir zaten o yüzden bakmaya gerek bile yok" diye düşünmesi beni deli ediyor. belki acele işim var? belki vermek istemiyorum? belki o kadar centilmen birisi değilim? olmaya da mecbur muyum? belki odunum?
bu yalnızca bir örnek. çarşıda pazarda, bir kapıdan girip çıkarken, toplu taşımaya binerken her şart ve her koşulda karşımıza çıkabiliyor.
ha arkada bekleyip "buyurun lütfen" diye teklif edilince teşekkür ederek öne geçen kadın yok mu? olmaz olur mu var ama ciddi anlamda az sayıda.
tekrar ediyorum ayar olduğum nokta öncelik vermek değil, öncelik verilmesini beklemeyip o doğal hakkı kendinde görüyor olmasıdır.
james naismith
-
keşfettiği basketbol sporunun ilk maçı 125 yıl önce bugün oynanmış.
https://twitter.com/…sesi/status/811578277676666880
https://twitter.com/…sesi/status/811614087104909312
arabayı nereye park ettiğini hatırlayamamak
-
değil arabayı nereye park ettiğimi, işe arabayla geldiğimi unutup, vapurla dönmüşlüğüm var!!
isaiah thomas
-
kendisi çok potansiyelli oyuncudur formunu bulursa kolay kolay şut kaçırmaz. şansız bir sakatlık yaşadı adapte olana kadar da çok baskı gördü. lebron james'in liderliği de bence oyununu engelleyen etmenlerden. burada çok saçma yorumlar görüyorum yok cleveland tarihi kazık atmış vb gibi yorumlar. yahu millete göre lakers'ın bütün oyuncuları mükemmel bakıyorum herkes lakers'tan bir oyuncuyu övüyor. önüne gelenin şamar oğlanına çevirdiği lakers'ın 6-7 oyuncusu sürekli her yerde övülüyor gülerek bu durumları izliyorum. isaiah thomas geçen yıl boston ile yakaladığı top performansı bulursa lakers uzun vadede çok karlı çıkar.