ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
marshall eriksen
-
çocuk gibi adam fakat her kadının isteyeceği türden bir sevgili. hem iri hem duyarlı, kucağınızda ağlayıp, kucağında ağlanacak türden. pek eğlenceli bir dizi karakteri.
cam armonika
-
beethoven'ın ölümüne neden olan kurşun zehirlenmesinin asıl kaynağı olduğu öne sürülen enstruman. zira bu enstrumanın en eskilerinde, cam üzerinde notaları belirtmek için kurşunlu boya kullanılıyormuş.
çiftleşirken ağaçtan düşen koalalar
-
(bkz: tutunamayanlar)
sadece ideal bir dünyada girilebilecek diyaloglar
-
- alo, ben kredikartımı iptal ettirmek istiyorum.
+ siz söylerken ettik bile.
mustafa koç'un denize işemesi
-
"çevreci kimliği ile tanınan mustafa koç, yatıyla çıktığı deniz sefası sırasında yatındaki tuvaleti kullanmak yerine denize çişini yaptı." yatın tuvaletindeki çişlerin nereye gittiğini merak etmekteyim.
burak yılmaz
-
kendisinin heykeli yapilirsa dusup kirilabilir
adana'da çarşaflı kadına yapılan saldırı
-
allah allah. tam da seçim arifesinde. çok ilginç.
alex de souza vs gheorghe hagi
-
hagi'yi elinde türkiye bayrağı ve uefa kupasıyla kopenag'da koştururken hatırlarım, alex'i..sikimde değil valla alex.
muhabbet kuşu
-
4 aylık bi tane var bende. konuşmayı çok kolay öğrendi. yemi dışında pek bir şey sevmiyor. biraz tarhana çorbası seviyor bir de her sabah benim çayımdan otlanıyor. sürekli oyun istiyor. şimdi bu elemanlar kafeslerine çok bağlıdırlar bilirsiniz. geçen arkadaşla konuşurken dedim ki, "ben şimdi bu şerefsizi besliyorum, oynuyorum, temizliyorum ama küçülsem de evsiz barksız kalsam kafesine sokmaz bu beni. iki lokma yem yedirmez tekme tokat dışarı atar." o da hak verdi, gıcık kaptık elemandan. allahın sopası yok demek ki dün sinüzitten geberiyordum. sağ gözümün üstünü matkapla deliyorlar sanki. ilaç falan da fayda etmiyor. kanepeye uzandım geçsin diye dua ediyorum. o sırada bu kafesinden çıktı, uçtu kafama kondu. doğrudan gelip gözümün üzerine oturdu. sıcacık karnı sağ gözümün üstüne öyle güzeldi ki. ağrım hafiflemeye başladı. bu sakin sakin hiç kımıldamadan yatarken uykuya dalmışım. uyandığımda yastıkta yanımdaydı ve başımın ağrısı tamamen geçmişti.
akşamın o saatinde çıktım ballı yemlerden aldım adamıma. bi gün önceki sözlerimi de geri aldım.
1 ay içinde üç kez fiyat yükselten lokanta
-
keşke lokanta işletseniz. ben 8 aylık bir işletmeyim.
-lavaşçı 1 ayda 2 kez zam koydu. dur ne oluyor falan derken haftaya 4 lira daha zamlanacak dedi. una zam geliyormuş mecburmuş.
-10 tl’ye almaya başladığım dürüm kağıdı dün 22,5 tl’yi. adama 10 kilo ver dedim. veremem haftaya 27 tl olacak, en fazla 5 veririm dedi.
-14 tl’den almaya başladığım tavuk şu an 30 tl.
-75 kuruştan almaya başladığım ekmek şu an 1.25 tl.
-kolisini 68 tl’den almaya başladığım kolaya en son 98 tl yazmış (bunu yazan da arkadaşım ha)
-195 tl’ye almaya başladığım yağ şu an 398 tl.
-unuttuğum ve yazdıklarıma nazaran daha az zamlandığı için yazmadığım bir sürü kalem ürün var daha.
ben salaklığımdan, müşteri kaybetmeyeyim diye yapamıyorum nedense zam. ama böyle de kesinlikle batacağım. sonuçta hayır kurumu değilim ben. bağışçılarım yok. sattığımdan daha yükseğe mal edersem nasıl ayakta kalacağım?
türk gençlerinin herhangi bir hobisi olmaması
-
gençlerimizin ortak hobisi gelecek kaygısı
türkiye'de türklerin kurduğu hiçbir şehir olmaması
-
ulan bırak türkiye'de türklerin kurduğu şehri, ben hala tek başıma oyun kuramıyorum kendi bilgisarayıma. crack nedir ya. şu oyunu next next next diyerek kurdurtacak program bulamıyorlar mı hala. ben 3 yıl botsuz half-life oynamış adamım, gelmiş bana konya'yı vikingler kurdu diyor.