hesabın var mı? giriş yap

  • her gün karşılaştığım durum.
    pediatride diyetisyenim. polikliniğe gelen çocukların çoğu obez. her gün en az biri çocuğunun kilosuyla dalga geçiyor. çocuk mahcup oluyor, kiminin gözü doluyor, kimi hırçınlaşıp annesine vuruyor. işte o an ben de o anneye karşı cephe alıyorum.

    -sizin de fazla kilonuz var. ailesel herhalde. (o an kendini yoklamasını izlemek çok hoşuma gidiyor.)
    (bkz: zevk alınan ufak sapıklıklar)
    hemen bahaneleri sıralarlar:doğum, hormon, ilaç vb.
    -evde abur cubur bulunduruyor musunuz?
    -kızartma yapıyor musunuz?
    *yanıt evetse anneye kendim ettim, kendim buldum nedir itinayla öğretilir.
    -kahvaltı hazırlıyor musunuz?
    -dışarıdan ne sıklıkla yemek yiyorsunuz?

    sonra o çocuğun anneye attığı oh olsunbakışı ve bana attığı gülücüğün tadını çıkararak beslenmesinin nasıl olması gerektiğini anlatırım. bazı anneler direnç gösteriyor ve "sen yemezsin, biz yeriz" diyor. o çocuğu her şekilde ötekileştiriyor.

    çocuk istismarı nasıl yapılır gösteriyor. ben de bunu ona anlatıyorum.
    o çocuk sizin hatalarınız nedeniyle burada. o bugüne kadar size uyum sağlamış, artık siz ona ve yeni düzenine uyum sağlayıp destek olacaksınız.

    çocuğa sana yeme dediğim hiç bir şeyi evdekiler de yemiyecek dediğimde zafer çığlığı atan oluyor.

    bu anne benim nazarımda kendi hatasını çocuğa suç atarak örtbas etmeye çalışan insandır. yemezler.. yedirmezler..

    ekleme: bir yazar arkadaşımız babaları sormuş, güncelleme gereği duydum. başlık anne davranışı ile ilgili olduğu için babaya yer vermemiştim. bir de genelde mutfak anneden geçiyor. olayın kaynağında genelde onlar var.

    *polikliniğe çocuklar genelde anneleriyle geliyor. anne, baba, çocuk üçlüsü geldiğinde ya her iki ebeveyn de anlayışlı ve destekçi ya da ikisi de eleştirel ve baskıcı.
    baba anneyi eleştiriyor çocuğa bakamıyorsun diye, anne çocuğa yükleniyor.
    *sadece baba ile gelen çocuk da oluyor. babaların derdi genelde diyetin yazılı olduğu o "bir kağıdı" alıp gitmek. anlattıklarımı çoğu kez dinlemiyorlar. çocuk için var olan babanın yokluğu durumu..
    * boşanmış anne babanın çocuklarının durumu karışık. bir ebeveyn özen gösterirken diğeri es geçebiliyor. genelde baba, kendi ailesinden destek alıyor. aile büyükleri çocuğu abur cuburla şımartıyor ya da beslenme düzenine uymak külfet oluyor.
    * boşanmış ya da bir arada, her şekilde anne baba desteği alan çocuklar şanslı, her konuda destekten söz ediyorum elbette.

    aileden bağımsız okullarda tüketilen öğünlerin de denetlenmesi gerek. beslenme saatine çikolatalı ekmek, kızartılmış patates isteyen öğretmen var. şimdi bu çocukların sorunu aslında çok faktörden etkileniyor.

  • hmm çoktan seçmeli sınav sorusu.

    tipe önem veririm. boy pos kaş gözü geç, el önemlidir. güzel el müzel el diye şeyler çıkarmışlar, onlar tırı vırı. el önemlidir, maharetli mi misal. çalışmış el mi. ne yapmış? topraktan anlamış mı? hayır. peki taş taşımış mı? çekmece tamir etmiş mi? kablo mu bağlamış, çiçek mi sulamış, ağaç yontmuş, rahmaninof çalmış, kare kare havuç doğramış?? bi at çizmeyi mi denemiş yahut kire pisliğe bulanıp buji değiştirmiş? tip tip el var. güzel eller... yoksa pıtı pıtı akıllı telefon ekranından twit atıp durmuş anca ama yok uzun parmaklıymış, yok kemikliymiş zart zurtmuş. geç, dandik el o.

    paraya da önem veririm. hiç iflas etmiş mi misal. burnu dibine kadar boka batmış mı, aç karna bi tost alıp yiyecek meteliği bile olmadan dolaşmış mı.. tekrar geri çıkabilmiş mi bundan? nasıl çıkmış? beş parasız ve çok paralıyken karakteri değişmiş mi? tapınmış/ tapınıyor mu paraya, onu kendisini daha önemli, üstün ya da daha değersiz yapan bi varlık olarak mı görüyor? bakışı ne paraya, kendini konumlayışı ne?

    zekaya da bakarım. görebilmek zeka. hele en üst seviyesi kendini görebilmek. yoksa isterse 3'le 5'i parmaklarıyla toplasın, isterse 6 nobel dizsin, bana gelişi bir.

    noldu bak, hepbiri çıktı... kadınlar azı beğenmez işte, böyle bunlar.

    çok pis çarpık, çizik çuzuk bi binary mercekle bakıyorsunuz şu mevzulara. kötüsü, zaman dışında kimse de size gösteremez o merceği. kaybettireceği onca yıla cidden yazık.

  • dün bindiğim otobüsün çok dolu gelmesinden dolayı orta kapıdan bindim, yanımda iki japon turist duruyordu akbilimi öne uzatmaları için onlara verdim ancak akbilimi ellerine aldıklarında donup kaldılar. ben de elimle akbili öne uzatın gibi bir işaret yaptım. bizimki akbili biraz uzattı ve hooop bizim vatandaşlardan biri kaptı akbili, akbil elden ele gitmeye başladı. bu uygulamayı gören japonlar önce birbirlerine sonra da bana doğru bakıp mutlu mutlu sırıtmaya başladılar. ve yolculuk boyunca uzatılan bütün akbilleri elden ele gönderdiler.

    aynı otobüste bir teyzenin kendisine yer vermek isteyen gençlere "siz oturun ben birazdan vapura bincem orda uzun uzun otururum" demesi. aynı teyzenin kapı her açıldığında "düşme yavrum" diye kolumdan tutması.

  • şirinlerin yaşadığı mantarlardan biridir,
    kırmızı desen üzerinde beyaz beyaz benekleri vardır.
    muskarin alkaloidleri taşır.
    yenildiği zaman zehirler.

    bazı ülkelerde kafa yapması için çok az miktarlarda yenir ama halüsinojen etkisi vardır, sonra insanları zombi gibi görüp öldürmeye çalışılabilir.
    ayrıca bu halüsinojen etkiden bir kerede kurtulunmaz, bir bakılır yıllar sonra olmadık şeyler görülmüş. denenmemelidir.

  • muz yetişmeyen ingiltere'de muzun 50p (yani 0.5 pound) olup, muz yetişen ülkemizde 9-10 tl olması beni ilk seferinde şaşırtmıştı, ama sonra insan alışıyor.

  • --oldukça spoiler--

    red wedding'in baş mimarları olan walder frey, tywin lannister ve roose bolton...

    -robb arbaletle vurulmuştu. (mother deyişi hala kulaklarımda çınlar.)
    -robb'un müstakbel eşi karnından bıçaklanmıştı.
    -catelyn stark'ın boğazı kesilmişti.

    (bkz: what goes around comes around)

    -tywin oğlu tarafından arbaletle vuruldu.
    -roose bolton, piç oğlu tarafından karnından bıçaklanarak can verdi.
    -walder frey'in ise arya tarafından boğazı kesildi.

    edit: robb the young wolf'un ölümü ile ilgili düzeltme için frosties adlı yazara teşekkürler.
    --oldukça spoiler--

  • yalnız bu adam tam bir yazılımcı ekşici profiline sahip.

    hani deseler ki hem ekşici olacak hem de yazılımcı olacak bir insan çiz böyle birini çizerim net.

    maaş başlıklarında para birimi olarak k kullanan yazılımcılar bunlar işte.

  • bana her sabah farklı sürprizler yaşatan karardır.
    bu sabah saat 7.10'da, köpeğini dışarıya çıkaran bir teyzenin kafa feneri taktığını gördüm. madenci değildi kendisi.
    ay sinirim bozuldu, sabah sabah.

  • emekliye neden çalışan bakıyor anlamadım. emekli kişisi çalıştığı zaman maaşından prim kesilmiyor muydu? bu kesilen prim belli bir süre sonra emekliye verilmek üzere kesildi. yani baş edemiyorsak bu sistemi zorunlu olmaktan çıkaralım. çünkü bildiğim kadarıyla kesilen sigorta primi zorunlu.