hesabın var mı? giriş yap

  • son zamanlarda gördüğüm en net provakasyon girişimi.

    nedenlerini maddeleyeyim;

    1) istanbullu olmayanlar için bölgeyi tarif edeyim. orası öyle bir yer ki, kaçacak yer yok. bomba patlamış olsa bile kaçış yok. her taraf meydan. hele kaçacağı bir yerin sonunda başbakanlık ofisi var. yani o saldırıyı yapan kişi / örgüt oradan kaçılamayacağını bliiyordur.

    2) el bombası patlamamış. ben böyle ufak tesadüflere inanmıyorum.

    3) patlamayan bomba fünyeyle patlatılmış. halbuki parmak izi, seri numarası derken çok önemli bir delil olabilirdi o bomba.

    4) ülkemizin saçma fenomeni fuatavni cemaat - el bombası tadında twitler atmıştı.

    5) bomba atılan yerin dolmabahçe olması, akp dışındaki kesimin cemaate tepki göstermesini sağlayacak önemli bir sembol.

    6) genelde böyle şeyleri dhkp-c nin üstüne atarlar. yine olabilir bir ihtimal de bu sefer cemaat'in üzerine yıkılacak gibi.

  • avrupalı ülkelerle vize muafiyeti için uğraşmadan tüm türkiye'ye kısa yoldan vize kazandıracak çılgın proje.
    devlet "tc kimliği olan herkes benim kamu görevlim sayılır" diyerek döşeyecek herkese yeşil pasaportu ve avrupalının kriterlerini yerine getirmekle uğraşmadan vizeyi kapmış olacağız. (bkz: beyin bedava)

  • tarih: 2005 aralık
    yer: marmara üniversitesi
    kahramanlar: ege: (4 yaş)
    ilay : (2 yaş)
    romica: (yaşı mevzu bahis değil)

    (hem öğrenci hem anne olan romica, o günkü derse devamsızlık problemi yüzünden girmek zorundadır, şansa bakın, o gün çocuklarını satacak güvenilir bir yer bulamamıştır. mecburen çocukları da okula yanında getirir. bakacak gönüllü çok olmasına rağmen, bir derste çocukları emanet edecek kimseyi bulamaz, pişkinliğin dozunu arttırarak 2 ve 4 yaşlarındaki çocuklarını derse sokar.)

    hoca: evet, bugünkü konumuz vesaire...
    romica: ege, sakın yaramazlık yapma, sesini çıkarma, gürültü yapma yoksa öğretmen çok kızar, bizi dışarı atar.
    ege: tamam anne.
    romica: bak oğlum, çıt sesi bile duymak istemiyorum, burası merdivenli çok büyük bir sınıf ve en küçük bir ses yankı yapar tamam mı?
    ege: tamam anne, anne bana da kalem kağıt verir misin?
    romica: tamam, bak ses yapma sakın.
    ege: öf, tamam.

    (bir süre ders devam eder, sorun yoktur, zamanla sınıfta fısıldaşmaların dozu artar, boğuk bir gürültü hali vardır öğrenciler arasında, hoca istifini bozmadan dersi anlatmaya devam ederken ilay parmağı ile hocayı gösterir:)

    ilay: ayu bak!
    romica: şişt, sus!
    ilay: anne bak, ayyuğ!
    ege: (sınıftan atılma korkusu ile en yüksek höykürüşü ile ilay'a bağırır) ilay sus! öğretmen ders anlatıyor, konuşup durursan bizi sınıftan atar!
    ilay: ege, bak ayu!
    ege: ilay, sus diyorum sanaaa!!!! (amfide sesinin yankılanmasından sonra, bir sessizlik ve ardından gülüşmeler olur, öğrencilere döner, biraz hocaya yalakalık olsun diye, biraz da öğrencilerin konuşmalarından rahatsız olduğu için) siz de öğretmeninizi dinleyin, kendi kendinize konuşmayın, derslerinizi de çalışın! (anasının oğlu!)

  • memlekette son zamanlarda bu olay türedi. oğlum illa günlük güneşlik günlerde mi millet sipariş verecek. sen karlı , yağmurlu vs günlerde ona göre çalışanlarına tedbirini aldır. aldıramıyorsan hizmet verme bunun hizmet alanla ne alakası var. kimse internete girip restorantlar kapalı olunca çılgınlar gibi pizza söylemeliyim diye ortalıkta tepinmiyor.

  • (bkz: hayatı yeniden keşfedin): çocukluk modlarınızın farkına varmanızı sağlayıp, yetişkinlikteki yansımaları konusunda sizi son derece aydınlatan harika bir kendine yardım kitabı.

    (bkz: seninle başlamadı): bazen kendi içimizde anlamlandıramadığımız duyguların aslında bizimle alakalı olmadığını, genetik bir aktarımla hücrelerimize yerleşmiş olduğunu anlamızı sağlayan, inanılmaz sürükleyici bir kitap.

    (bkz: insanın anlam arayışı): varoluşsal sancı çeken insanların özellikle okumasını tavsiye ettiğim; her insanın her duruma mutlaka alışabileceğini, her durumla mücadele edebilecek gücümüzün var olduğunu anlatan, her cümlesinde yeni bir aydınlanma yaşayacağınız mükemmel ötesi bir kitap.

    (bkz: beden kayıt tutar): travmalarımızı yas tutarak içimizden atamadığımız sürece duyguların bedenimizde herhangi bir yerde sıkışıp bize ağrı olarak dönebileceğini biliyor muydunuz? özellikle beynimiz bu durumlarda nasıl çalışır, hangi hormonlar salgılanır veya salgılanmaz, korteks bağlarımıza ne olur gibi gibi birçok bilimsel bilgi barındıran çok anlamlı bir kitap.

    (bkz: narsistle ateşkes): narsistleri anlatan, onlarla nasıl baş etmeniz gerektiğine dair birtakım yollar gösteren, hatta neden narsist insanlara çekildiğimizi anlatan çok güzel bir kitap.

    (bkz: bağlanma): bağlanma türlerini tek tek açıklayan ve günün sonunda hangi bağlanma stiline sahip olduğunuzu farketmenizi sağlayan, bağlanma stilinize göre yaşadığınız ilişkilerin nasıl olduğunu yorumlayan, "aynısını anlatıyor" diyebileceğiniz büyük bir aydınlanma kitabı.

    (bkz: sınırlar): başkalarına sınır koymak aslında kolay bir konu değil. ailenize, sevgilinize, yöneticinize, arkadaşınıza, çocuğunuza... hepsini tek tek anlatan, nasıl sınır koyabileceğinizi öğretmeye çalışan ve hayatımıza büyük bir katkı sağlayabilecek çok faydalı bir kitap.

    (bkz: ölüm bir varmış bir yokmuş): aslında bir distopya olan bu kitap ölüm olmasaydı ne olurdu'yu anlatıyor. ölmekten korkan veya yakınlarının ölümünden korkan insanlara özellikle farklı bir bakış açısı getireceğini düşündüğüm çok kaliteli bir kitap.

    (bkz: günübirlik hayatlar): "hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın hatırlanandan farkı yok. hepsi geçici. hem anılar hem de onların nesnesi. her şeyi unutmuş olacağın günler kapıda, her şeyin seni unutacağı günler yakın. bil ki çok geçmeden hiç kimse ve hiçbir yerde olacaksın." diye başlayan, ölümle başa çıkmayı öğreten, nefis anılarla dolu bir yalom başeseri.