hesabın var mı? giriş yap

  • yoktur. bu kadar kısa ve net. aldattığının ortaya çıkmasından sonra beni affet diye yalvaran, ağlayan, kapı aşındıran, mesaj atan kız yoktur. aldatan bir kızın yakalanması ihtimali zaten son derece düşüktür, diyelim ki yakalandı takılıp kalmaz yoluna devam eder. az biraz pişmanlık duyar, az biraz kendini sorgular, sonra kendine haklı gerekçeler bulur, suçun büyüğünü erkeğe yıkar ve kısa süre içerisinde sanki hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eder.

    erkek denen nesne ise, “ya inan hiçbir anlamı yoktu", "ben sadece seni seviyorum", "o, anlık bir zayıflıktı", "sadece etten ibaretti benim için", "aşk seninle varsa aşk", vb. türlü ayak oyunlarıyla kızı tekrar elde etmeye çalışır. elde edip tez zamanda yine aldatır. valla harikayız biz lan.

    not: evet arkadaşım, senin eski sevgilin günlerce kapında yatmış, beni affet diye ağlamıştı. evet arkadaşım seni kaybetmeyi sindirememişti, bugün hala sen aklına geldikçe içi sızlar durur. benim lafım diğerlerinin sevgililerine falan, sen alınma sakın. bugün bile hala sessiz telefonlar alırsın sen ve bilirsin ki arayan o'dur, sesini duymak istemiştir, gel desen her şeyi bırakıp sana koşar.

  • cok cok nadir olan bir norolojik hastaliktir bu. bu hastalar, bazi insanlari her yerde gorduklerini sanarlar. sokaktan her gecenin annesi, arkadasi oldugunu, marketteki herhangi bir adami veya baska bir yerde gordugu herhangi bir insani tanidik sanmalari gibi sonuclari vardir.

    once sebebinden bahsedeyim biraz. normalde (yani beynimizde hasar falan yoksa) her karsilastigimiz insana dair ipuclari aliriz, duygularimizi isleyen ve harekete geciren limbik sistemden. gordugumuz herhangi bir yuzu hatirlama evremiz bu ipuclariyla sekillenir. fregoli hastalarinda bu yuzleri hatirlama ve limbik sistemden ipuclari alma arasinda muthis guclu bir bag vardir. bu yuzden, normalde sadece bize cok yakin olan insanlari gorunce (mesela anne ve babamiz, kardesimiz vs.), bir tanidiklik, bir sicaklik hissederiz -ki aslinda soyle, gsr denilen bir mekanizmayla insanlarin avuc ici sicakliklari olculuyor, dayanagi ise duygusal bir takim baglantilarda, amygdala'nin hakim oldugu durumlarda yani, bir sekilde normalden biraz fazla sicak oluyor avuc icimiz. yalan makineleri de boyle bir mekanizmayla isler- . bu insanlar beyindeki yuz hatirlamayla sorumlu olan bolgelerinin limbik sistemle asiri bagi yuzunden gordukleri her insana karsi bu "sicaklik" durumunu hissederler, sonra da kendilerine bunu "boyle hissediyorum, demek ki boyle dusunuyorum" gibi vucutlarinin durumunu mantiklarina hakli cikarirlar. yani gordukleri her insanin da tanidik oldugunu dusunmeye iter bu.

    ilginc evet. bundan sonrasi daha ilginc sanki,
    dr. ramachandran, irkciligin da boyle bir temeli olabilecegini savunmus, oha dedirtmistir. soyle ki, herhangi bir irktan bir insanla hosnut olmayan bir durum yasanildiginda, gorsel kategorimiz limbik sistemle cok guclu bag yapar, ve bu uygunsuz genellemeye o irka ait olan tum insanlari da o hosnutsuz duruma yapistirarak sigdirir.

    "allah" kimseye beyin hasari vermesin.

  • lise yıllarında arkadaşla şakacıktan itişirken parmağa girmiş olan 0.5 kalem ucu. işin tuhaf yanı uç hala parmağın içinde.

  • üç sebeptendir.

    1- zekice kurgulanmış bir sci-fi yazacak kadar bilime yakın bi' halk olmamamız.
    2- adam akıllı bi' sci-fi yapımı için oldukça yüksek miktarda yatırım gerekmesi.
    3- izleyici kitlesi bulunmaması ve yapımın kendini amorti edemeyeceği gerçeği.

  • "kız olmuş 90 kilo, hala facete, twitterda eski sevgilisine laf sokma çabasında. neymiş, intikam soğuk yenen bi yemekmiş. ye lan onu da ye."