hesabın var mı? giriş yap

  • dünya 100 yıl öncesinin dünyası değil. batı, müslüman dünya gibi hala orta çağda yaşamıyor. hele 21. yüzyılda dinin hiçbir ağırlığı kalmamış durumda. yunanistandaki bir kaç aşırı sağ tip dışında kimse siklemez ayasofyada hangi ibadeti ettiğinizi. barbarlığı abartıp 1500 yıldır ayakta duran insanlık mirasına zarar vermeyin yeter.

    rte gibi 70 yaşındaki siyasal islamcı dayıların derdi bu sadece.

  • türkçe bilmiyor
    türkiye'ye başkan seçecek, türkçe bilmiyor

    bunlardan yüzbinlerce var

    sen yıllarca oku, düşün, ülkeyi eğitimli insanlara emanet etmek için canını dişine tak,
    türkçe bilmeyen yüzbinler gelsin, başkan seçsin.

    ey aysun kayacı, ne güzel bir düşünce insanı imişsin.

    edit. ahaha mesajlar geldi. inanmayın buna diyorlar. evet gözümüzün gördüğüne kulağımızın duyduğuna inanmayalım. zaten 'sıfırladım babacım' videosu da montaj idi. ahaha..

  • polisimiz metro çıkışında gbt yapsın ancak, bu şekilde güvenliğimiz çok iyi derecede sağlanıyor sayelerinde. ama 200 metre ileride sözde cam silerek para kazanan gaspçılara hiç müdahale etmesin. şikayet ettiğinizde de orası bizim bölgemiz değil diye cevap vermeye devam etsinler.

  • bi dk bi dk. böyle bir suçtan daha önce yargılanan adamı devletin hiç bir organı takip edip sonraki davranışlarını izlemedi mi?

    ulan siyasi tweet atanlar yargılanıp sindirilip akıllı telefon kullanmaya çekiniyor, çocuk istismarcıları nasıl devam edebiliyor böyle şeylere nasıl?

  • dali, herhangi bir madde bağımlısı olmadığı halde bu gerçeküstü eserleri nasıl yaratabilmiştir?

    sıkı bir sigmund freud okuyucusu ve takipçisi olan dali, bu nedenden ötürü rüyalara ve anlamlarına, bilhassa sembollerine/ögelerine ekseri değer vermekteydi.

    dali'nin şöyle bir uygulaması bulunmaktaydı. yemeğini yedikten sonra salvador, üzerine de rehavet basması ile kucağına metal bir kase alırmış; göğsüne ise metal bir kaşık koyup, ellerini üzerinde birleştirirmiş. uyuduğu zaman elleri çözüldüğünden metal kaşık kaseye düşmek sureti ile ses çıkarır dali'yi uyandırırmış. dali, bu işlemi birkaç kez tekrar edermiş. neticesinde ise, bölük pörçük uyku durumundan elde etmiş olduğu rüyaları ve hatırladığı ögeleri, sembolleri resimlerinde işlermiş.

    işte bu yüzden dali'nin resimlerinde birbiri ile ilgisiz görünen nesneler, sürreal ya da gerçeküstü diye betimlenen farklı konuları bir arada görebilmek mümkündür. bunlar, ressamın hem uyku durumundaki bilinçaltının hem de kendi kişiliğinin, içsel dünyasının, yapısının ya da sanatsal görüsünün bir birleşimidir.

    bunun edebiyattaki örneğini düşündüğümde, öncelikli olarak aklıma samuel taylor coleridge geldi. afyon bağımlısı olmasına rağmen, şiirlerinin tamamen afyon ve etkisi ile yaratıldığını söylemek de bu şairin şairsel yeteneğini fazlası ile yadsımak olacaktır. coleridge'in, kubla khan şiirinin oluşumu dali'nin resimlerine benzemektedir. coleridge, kubla khan şiirini rüyasında gördüğünü, uyandığında aklında kalan kısımlarını kağıda aktardığını söyler. uyku ya da yarı uyku durumunda coleridge'ın bilinçaltının ortaya çıkardığı bu dizeler de tıpkı dali'nin eserleri gibi gerçeküstücülük barındırmaktadır. döneminde alışılmamış bu şiir içeriği ve biçimi elbette ki pek hoş karşılanmamıştır. evet, her ne kadar romantik dönem duyulara açıktıysa da, henüz bu kadar sürrealist açılımlara da müsait değildi belli ki lord byron onu yayınlarken şiir olarak değil, "as a psychological curiosity*" adı ile yayınlamıştır. yine de coleridge, romantik dönem şairi olmasına rağmen, bazıları tarafından gerçeküstücülüğün başlangıç noktalarından sayılmaktadır.

    dali'den nereye gitti olay.

  • o yumruğu yedikten sonra geri geri koşarken ki o çaresiz bakış var ya.

    tam orda yumruğu ben vurmuşum gibi derin bir nefes verdim.

    gücü erkeğe yetmeyince maalesef dayağı yediği arkadaşın sevgilisine saldırmış. bu saatten sonra fazlalığı kesip attırsın bence.

  • biz bu tipleri neden yabancılara satılan kurumlarımızın nöbetini tutarken göremiyoruz? ya da rant için sit alanlarının talanına karşı nöbette? biz bu insanları neden geçinemediği için kendini yakan adamın ya da ısınamadığı için kendisini asan annenin yanında göremiyoruz ? biz bu vatan aşıklarını neden bu bizim savaşımız değil mehmetçik neden orada dediğimizde göremiyoruz ? olmadıkları o kadar çok yer var ki saymakla bitmez ama oldukları yerler hiç değişmiyor.
    biz bu insanları neden sadece ayrıştırmada , öfkede, suçta görüyoruz?
    insanlık suçu işlemek için elinde tuttuğun benim de bayrağım hasta ruhlu eylemlerinize alet edebileceğiniz bir tür kalkan değil.

  • çoğunlukla 50 gb olarak uygulanan adil kullanım kotası o kadar komik ve adaletsiz ki, bunu rakamlarla açıklamaya çalışalım:

    8 mbps'lik bağlantıyı tam kapasite kullanan biri saniyede 1 mb veri indirebilir. bu da ayda, (60*60*24*30=) 2.592.000 mb eder.

    yani ayın 1'inden 30'una kadar hiç durmadan 24 saat full download yapan birinin indirebileceği toplam miktar en fazla (2,592,000 / 1024=) 2531 gb'dır. yani yaklaşık 2,5 terabyte. interneti download olarak görüyorlar ya, işte 8 mbps'lik hattın download kapasitesi bu: 2,5 terabayt.

    aylık kapasitesi 2.5 terabayt olan bir hattın daha 50 gb'ını kullanan birine, "sen bu hattı sömürüyorsun" demek, en basit anlamıyla arsızlıktır.

    ben hattımın kapasitesinin daha % 2'sini kullanmışken, sen bana nasıl "adaletsiz kullanıyorsun" dersin?

    adil kullanım kotası gerekli olabilir ama bu şekliyle ve ttnet'in uyguladığı biçimle en adaletsiz uygulamalardan biri. rakamlar da ortada.

    üstüne üstlük, bu paketleri "limitsiz" adı altında satıyor. yani % 2'den sonra sınırlayacağı hattı satarken "limitsiz" ibaresini koyup tüketiciyi aldatıyor.

    benim kapasitemin % 2'sini bana sınır olarak koyan, paketin ismiyle tüketiciyi yanıltan şirketi hangi mahkeme haklı bulur acaba?

    avukat olsam veya bu işlere harcayacak param olsa bu sisteme dava üzerine dava açarım.

  • tarsus'ta ikamet eden bir yazarın olay yerine gidip bilgi alması, olmadı gizli gizli içeri girmesi, vurulursa da hayatının son saniyelerinde telefondan entry girerek bizi bilgilendirmesi gerekiyor.

    bu gerçekleşirse kendisi ayrıca ilk ekşi sözlük şehidi olarak anılacaktır. birkaç yüzyıl sonra ekşi dininde aziz olarak bile kabul edilebilir. önemli bir mertebe. hatırlatmak isterim.

  • i.şaban:
    aa maamut hoca
    hoca maamut,
    maamut hoca da kaçmış,
    sende mi kaçtın maamut hoca?
    arkadaşlar sakın gelmeyin tünelin ucu bomb.k bi yere çıkıyo