hesabın var mı? giriş yap

  • "türkücüler suya sabuna dokunmaz, ozanlar olana bitene duyarlıdır" demiş bir de.

    söz konusu neşet ertaş olunca, muharrem ertaş'ın oğlu, aşık geleneğinin son güçlü temsilcilerinden biri, kendimi tutamadım. bu şahıs çıkmış insan düşünmeli diyor, türküler basit sözlerle nakaratlarla mı yazılıyor sanıyorsun dümbük.

    o türküler dede korkut masallarından beri kullanılan imgeleri kullanan türküler, toplumsal yaşamla ilgili eleştirileri korkmadan söze döken ozanlar varken senin nefes alman bile boşuna.

    bir tek örnek vereceğim, "manda yuva yapmış söğüt dalına" ile başlayan türkümüzü bilmeyen yoktur. bu türkü başlık sistemine , ağalık düzenine bir başkaldırıdır.
    manda zengin , yaşlı kocayı, söğüt körpe gelini ifade eder. parasını verdim bedava mı sandın denilen şey gelindir. tiridine bandım ( yemeğin işe yaramayan su kısmı) ve yavrusunu sinek kapmış ile anlatılan yaşlı kocanın körpe gelinle beraber olmasının sonuçları ve doğa yasalarına aykırı olduğudur.
    ironi burada uçuk kaçık bulunan sözlerin arkasındaki derin anlamlarıdır. bu arkadaşın anlamasını beklemiyorum, ama neşet ertaş için söylediği sözler için onun, ataları mezarlarından kalkıp , dadaloğlu, karacaoğlan, aşık veysel , köroğlu.... kopuzlarıyla döverler adamı..
    yürü vre..

  • (o sırada balkanlarda)
    - türkiye'ye giden soğuk hava dalgası nedeniyle güneşli bir gün yaşayağıziski.

  • tarihi bir olay.

    barış özcan canlı yayınına katılarak izledim. öncelikle; giordano bruno, galileo galilei, johannes kepler, albert einstein, tycho brahe, batlamyus vb bilim adamlarının biyografilerini okudum. cosmos a spacetime odyssey serisini vb. türde onlarca belgeseli izledim. carl sagan, neil degrasse tyson, michio kaku, stephen hawking konuşmalarını da az çok dinledim, seyrettim. yani demek istediğim kendimce bir ilgim ve bilgim var.

    bugün bunu izleyenler tarihi bir olaya tanıklık etti. bunu nasıl açıklayabilirim diye düşünüyorum. şunu söylemeliyim, bunun önemini kavrayabilmeniz, sizin ne kadar ileri görüşlü olduğunuzla ilgili bir d
    urum.

    2021 yılında mars'ta bulunan gölün yüzeyinde exomars aracı çalışmalara başlayacak. belki de içilebilir bir su bulacak. belki de yeni bir yaşam formu keşfedecek. tıpkı bizim dünya üzerinde hala daha yeni canlı türleri keşfettiğimiz gibi.

    hep uzaylıların dünyayı istila ettiğine dair filmler izledik. belki de o istilacılar biziz, bir başka yaşam formları için. fakat insan öncelikle kendi türü için endişeleniyor.

    peki dünyanın 3,5 milyar yıl önceki haliyle bugünkü mars'ın aynı olduğunu düşünürsek? hani yaşamın ilk başladığı zamanlar.. ya o gölün içinde tıpkı alglere benzeyen canlılar varsa?

    insan mars'a gidebilir ve mars'ta uygun yaşam koşulları oluşturabilirse yeni gezegenlerin keşfi ve gezegenler arası seyahat kaçınılmaz olacak.

    araştırmalar dünya’nın 4.54 milyar yaşında olduğunu gösteriyor. geriye ne kadar ömrünün kaldığıysa öngörülemiyor. zira bu karmaşık bir konu. fakat olası savaşlarda patlatılan nükleer bombalar bile hem dünyanın ömrünü kısaltabilir hem de insan kendi türünün sonunu getirebilir. su azalıyor, dünya ısınıyor, kaynaklar tükeniyor. dünyadaki yaşama elverişli ortam giderek yok oluyor.

    geçmişte de olduğu gibi keşfedilenler, yaşamın sırrına ışık tutacak...
    böylece varoluş sancıları biraz daha azalacak...

  • öğrencinin ne yaptığını anlayamamış olmalarından kaynaklı olabilir. seviye üstü demişler reddetme sebebine. tamam da, kimin seviyesinin üstü?

    sizin mi, çocuğun mu?

  • kardeşle oyunu bitirip sıkıntıdan ne yapacağımızı şaşırdığımız bir anda helikopterle ordan oraya gezerken bir gökdelenin üzerinde keşfettiğimiz getalife yazısı. get a life, çok fazla oyun oynayanlar için söylenen bir sözdür ve git kendine bir yaşam kur manasına gelmektedir. akabinde playstation kapatılır gidilir insanlığa faydalı şeyler yapılır. *

  • bazen isterdim ki, oğlumla konuşurken, amerikan filmlerindeki gibi; "bak evlat ben küçükken babam bana şunu demişti" ya da " dedem derdi ki" diye başlayan cümleler kurmak, ona bilge bir akrabamdan, ya da sadece sıradan bir söz söyleyerek beni ta çocukluğumda bile etkileyebilen annemin bir lafını örnek verebilmek isterdim gerçekten. ama bakıyorum bakıyorum, arıyorum tarıyorum, yok ulan, bir tane ilaç olsun diye beni ciddiye alıp bir şey diyen olmamış mk.... ya "atkını sıkı sar üşütürsün" demişler, ya da "oğlum şu bakkaldan bi ekmek al eve gelirken" demişler. insan iki özlü söz eder, o yıllarda aklını alır evladının değil mi be hey ebeveynlerim.

    amerikan filmlerinde en çok buna özeniyorum aq... işe bak