ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
pişman olmak isteyenlere tavsiyeler
-
sizi deliler gibi seven yerine sizin deliler gibi sevdiğiniz kişiyi seçin, hayatınız boyunca dimdizlak kalın.
serkan inci'nin doktorlar hakkındaki açıklaması
-
"ya bu doktorların kafası çok garip.adam yıllarca benim vergilerimle tıp eğitimi almış ve 6 yıl okudum diye utanacağına ego yapıyor"
serkancım senin vergileri hastalarla kadavralarla falan hiç ettik ya.helal et anam.
22.00-05.00 arası sokağa çıkma yasağının mantığı
-
mantığı yoktur.
ulan sanki sadece gece bulaşıyor bu virüs.
gençliğimiz bitecek evde otura otura. yaz aylarında eve tıkılmak! yarı açık cezaevine döndük.
edit: imla
7 yılda 29 bin adet 1 tl biriktiren trabzonlu
-
tebrik ettiğimiz vatandaş. lütfen elindeki paraların bir kısmını taksicilere bütünletsin de 'abi bir lira yok' muhabbetinden kurtulalım biz de. hadi kahraman, sıra toplumsal duyarlılık projelerinde.
yaran inci sözlük entry'leri
-
beyler dedem yanlışlıkla ölümsüz oldu amk
dedemle içerde elma yiyoduk, şu elmayı soyar mısın diye uzattım. hesoyam dedi ölümsüz oldu amk. haberi yok ama içerde uyukluyo şuan yardım edin :(
19.01.2015 22:34 • storming •
haluk levent'in geçmişinin silinmesi
-
şu geçmişinde ödeyemediği çeklerle ilgili mevzuda gözden kaçan bir mevzu var.
üniversitenin 2-3 sene hazırlıkla zor kazanıldığı yıllarda 4 kez üniversite kazanıp (odtü fizik dahil ) parasızlıktan okuyamamış. hem de bunu adana yüreğir gibi on gençten 8'inin suça bulaştığı bir yerde yapmış birisi. o genç yaşında ticarete girip batmış.
"ağustos 1997'de on yıl öncesine ait 3 milyon liralık karşılıksız çek nedeniyle tutuklandı ve cezaevine girdi. 9 ay 15 gün cezaevinde kaldı."
on yıl öncesi 1987. haluk levent kaçlı ? 1968. adam 19 yaşında hayatını kazanmak ve okumak için çek veriyor. ödeyemiyor.
ve siz bugün çıkıp bu olaya kirli bir geçmiş diyorsunuz ya. esas kirli sizsiniz.
https://www.wikiwand.com/tr/haluk_levent
carlos arroyo
-
kulüple yapmış olduğu sözleşmenin yerine getirilmesini istemesi şımarıklık olarak görülen oyuncu. kulüp gereğini yapmazsa arroyo da yapmaz, maça çıkmaz. maaşını alamamak nasıl normal görülüyor anlamak güç. bu anlayışı değiştirmek, kurumsallaşmak lazım. bizi bu duruma bizzat getiren aysal kurumsallaşmasından bahsetmiyorum tabi.
edit: futbolcu yazmışım, düzelttim.
7 mart 2016 kanzuk'un yaptığı açıklama
-
nedense devamini okuyayim rezilligine deginilmemis aciklama.
ha bi de neymis entryleri teknik bir aksaklik yuzunden silemedik. ondan dolayi dakikada 2 tane silebiliyoruz. ay kiyamam serverlarin uf mu oldu .s..s.s.s ayda milyonlarca request alan site dayanamadi oyle mi?
(bkz: biz de bunu yedik)
yazılımcılığın en kolay mesleklerden biri olması
-
hazır kodları yazanlar manav çünkü
21 temmuz 2020 türkiye yunanistan gerginliği
-
umalım da düzgün ve dirayetli bir diplomasi süreci ile yönetelim.
bir anlık gaz ile hesapsız çıkışlar sonucu s-400 mevzusuna dönmesin. sonra navtex ilan edip de bozcaadayı verip kapatmayalım konuyu.
edit: 50 tane mesaj geldi, yok onlar ismet zamanındaydı, yok siz chp'liler ne korkaksıznız, yok türke kefen biçenin ölümü pek olur.
ulan s-400'ü nasıl aldık? uçak düşünce herkes sıraya girdi, birbirleri ile kavga ettiler "emiri ben verdim" diye. sonra rusya höyt çekince fetö yaptı, pelikancılar yaptı, ben uyuyordum haberim yoktu e tamam ver bi kullanamayacağımıuz s-400 barışalım diye ben mi satın aldım?
ver papazı al papazı diye, `bu fakir bu görevde olduğu müddetçe o teröristi alamazsın` diyip de papazı ben mi verdim abd'ye?
ırak'ta askerlerin başına çuval geçirildiğinde tek parti mi iktidardaydı?
en yakın örnek eşek adası olayı. selfie çekince arkada aydın il sınırı tabelası görünüyor amk onu da mı ben verdim yunanistan'a?
ne kadar çemçük ağızlı var konuştukça konuşuyor ya.
hırvatistan'da mandalina satan kız
-
başlığı görünce aklımda direkt virüse rağmen zor şartlarda sokakta mandalina satmak zorunda olan gariban küçük bir kız canlandı. fakat videoyu açınca gündemin bambaşka bir şey olduğunu gördüm. dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.
yılbaşı gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan
the kingkiller chronicle
-
kitabın editörü olan betsy wollheim, kişisel facebook sayfasında attığı bir gönderide üçüncü kitabın "bir kelimesini bile görmediğini" söylemiş. 2013 yılında üçüncü kitabı beta okuyucularına ve bazı arkadaşlarına gönderdiğini paylaşmış olan yazarımız patrick rothfuss'un tahmini tarih vermemesi ve kendisine her hatırlatıldığında da sinirlenmesinden, üçüncü kitabın belki de hiç çıkmayacağını fikrimdeyim. okurlarına biraz saygı gösterip en azından "şundan şundan dolayı ilerleyemedim." dese okurlarının anlayış göstereceğini tahmin ediyorum ama onu da yapmıyor malesef.
daha endişe verici durum ise linkini verdiğim facebook paylaşımında editörün yaptığı "üçüncü kitap kvothe'nin geçmişini anlatan son kitap olacaktı. ama pat ilk başta bu evrende geçen daha fazla şey yazmayı istiyordu. ama artık bunu yapmak isteyip istemediğini bilmiyorum. herhangi bir şey yazmak istiyor mu, ondan bile emin değilim." şeklinde yaptığı yorum. bu ruh hali zaten patrick rothfuss'un twitch yayınlarından ve twitter gönderilerinden belli de oluyor. yazar, sanki kendisini kitabı yazmaktan uzak tutacak her şeyi yapmak istiyor gibi. birçok yazarın kitap yazmaya günlük 7-8 saat ayırıp, her bölümü bitirmek üzere son tarihler belirleyip bunlara yetişmeye çalışarak kitaplarını çıkardıklarını söylediğini düşünürsek de, patrick rothfuss'un durumunun ne kadar endişe verici olduğunu görebiliriz.
edit: şimdi yeni fark ettim. editör aşağıdaki yorumlardan birinde "altı yıldır herhangi bir şey yazdığını düşünmüyorum." demiş. şok etkisi yaptı.