hesabın var mı? giriş yap

  • yandaş olmamak..

    özellikle sanat camiasındaki tiyatrocu, şarkıcı, sinemacı isimlerin para amacı güden işleri söz konusu olduğu için 13 yıldır nasıl direndiklerine hayret ediyorum. helal olsun, hakikaten zor iş. gencebay gibi, inanır gibi işin kolayına kaçmak paraya para katmak varken direnen levent üzümcü gibi sanatçılara hayret ediyorum. omurga böyle bir şey..

  • zihinsel kurabiye kalibi (mental cookie cutter) olarak da tanimlanir. herhangi bir nesne ya da ozne grubuna iliskin standartlastirilmis bir imajdir. populerlestigi olcude dogal ve zararsiz gorunur ve algilanir. karmasik gercekligin belli bir sekilde algilanmasi icin basitlestirici bir arac sunar ve cok fazla sorgulanmadan kabul edilir. oysa bu ortak ve dogru sanilan algilama bicimi, insanlarin sosyallestigi kulturle dogrudan iliskilidir ve hatta o kulturun urunudur. bir kulturel pratik icinde kapsayici rol oynarken baska bir kulture iliskin birden fazla pratigi ve unsuru olumsuzlastirarak dislama ve otekilestirme ihtimali de yuksektir. iste bu ihtimal ozellikle cinsiyetcilik ve irkcilik acisindan dusunuldugunde cok tehlikelidir. zihinsel kurabiye kaliplari ile insan yagindan uretilecek sabun kaliplari arasindaki iliski azimsanmayacak denli onemlidir.

  • insan klonlama çalışmalarının kokoreç yapmak kadar kolay olacağını düşündüğüm 2018 yılında, ferhat göçer korkumu bilen yakın arkadaşlarım tarafından şahsıma yapılması muhtemel bir eşek şakası.

    hakkaten daha yazarken bile gerildim. sabah mahmurluğuyla kalkmışım, işime gücüme gideceğim, dolabımdan donumu gömleğimi alacağım, dolabı bir açıyorum içinden siyah takım elbise, parlak siyah gömlek giymiş ve ferhat göçer kulaklığı takmış beş tane ferhat göçer çıkıp "biriiii bana gelsiiiiiinnn o da seeeennnnsiiiiinööeeee" diye üstüme geliyorlar. tam bir kabus... valla çok korkuyorum ferhat göçer'den, nedenini bilmiyorum ama, gerçekten çok korkuyorum ondan. bu entrymi de sezercik tadında bitirmek istiyorum: teknoloci, kılon mılon bunlay hep güzel şeyley ama sen bizi böyle felaketleyle kayşılaştıyma oluy mu allah baba?

  • yeni tanıştığı güven patlaması yaşayan yarışmacıya "sen" diye hitap eden acun ılıcalı'nın, yarışmacıya "yeni tanışılan birine 'siz' diye hitap edilir, sana bunu öğretememişler galiba. bir davranış bozukluğu var sende." diye ayar vermeye çalıştığı program. al birini vur ötekine. yarışmacı kovulmayı haketti, orası ayrı.

    ah keşke biz de acun ılıcalı'yı kovabilsek bu şekilde.

  • böyle bir cortlatmaya ben de maruz kalmıştım. ne kadar "harun bunları giymez" desem de dinletemedim ailenin kadınlarına. illa o saten pijama takımıyla o deri terlikler alındı. al işte adam giymiyor pijamayı, yatakta kayıyormuş, bir yere tutunması gerekiyormuş dönerken. zaten evin içinde aborjin gibi yalınayak dolaşıyor, "deri terlik ney lan" dedi bana. terlik...isme bak. ter lik. kendime yabancılaşıyorum üst üste 5 defa terlik dersem.

  • ortalıkta bırakılan telefon anne tarafından karıştırılmış ve bi arkadaşla yapılan muhabbetteki bolca amklar dikkat çekmiştir. anne dayanamayıp amk ne demek diye sorunca aklıma gelen ilk cevap. acayip merak ettim.

    ertesi gün annenin mesaji beni iptal eder.

    -nerdesin amk?

  • atatürk başkenti ankara yaptı. savaş durumunda bu gerekliydi elbette. istanbul'u geri alınca başkenti taşımayı düşünmedi bile. belli ki istanbul'un 3 taraftan işgale açık olması kendisini böyle bir karar almamaya itti.

    atatürk'ün bir diğer özelliği de sanayinin belirli bölgelerde değil de ülke genelinde yayılmasına dikkat etmesiydi. cumhuriyet dönemindeki fabrikaların açıldığı yerlere bakarsanız bunu çok iyi anlayabilirsiniz.

    peki sonraları ne yapıldı?

    sanayi istanbul tarafına kaydı. dolayısıyla nüfus da oraya gitti. bankalar oraya taşındı. bugün istanbul demek, türkiye'nin yarısı demek. istanbul'u alan, işgal eden ya da bombalayan türkiye'nin şah damarını keser. bununla birlikte istanbul askeri açıdan gerçekten savunması çok güç bir şehir.

    bir gün birileri istanbul'a saldırırsa allah yardımcımız olsun.

  • zenginin rezaleti de bir başka oluyor dedirten rezalettir. adam kusursuz bir yazı dili ve imlayla, kanıtlarla ve büyük bir araştırmacılık örneğiyle rezaletini sunmuş. fakirin rezaleti de hamburger ekmeğinin ısırılmış gelmesi gibi olaylardan ibaret, fotoğraf bile koymuyorlar anlayamıyoruz ne olduğunu.

  • türk aile yapısından kaynaklanıyor. anasını babasını dayısını yeğenini alıp köye bayıra gidecek adamlara yayla gibi araç lazım. bireyselleşme yok ki, komün halinde yaşamaya devam. dikkat ederseniz az gelişmiş ülkelerde hep daha büyük araçlar tercih edilir bu sebepten ötürü (abd hariç), almanya'daki zengin smart'a binerken arabistan'ın bedevisi gider 3 oda 1 salon toyota kamyonet alır.

    bagaj için de aynısını düşünüyorum, adam corsa'nın bagajına küçük diyor mesela. evet küçük, sana ne zaman büyük bagaj lazım? memlekete giderken. yılda 1 kere. o zaman al bi port bagaj 3 bin liraya işini çöz. yok, gidip 100 bin borca girip yeni araba alır benim vatandaşım. sonra cari açık neden böyle.

  • allah bunların belasını versin. kadıköyde paket servis çalışan pideci dükkanım var. bunların sahibi olan çocuklar siparişe giden kuryeme çevreyoluna çıkan yolda silahlı saldırıda bulunmuşlar. çocuk allahtan yaşıyor. bana yüklü bir miktar sus payı vermelerine rağmen vicdanım el vermiyor şikayet edeceğim. hem de şimdi üstümü giyip savcılığa gidi

  • babam tüm işleri batırmış çekmiş gitmiş. annem işsiz, abim askerde. ben ortaokula gidiyorum kardeşim ilkokula gidiyor.

    mevsim yaz okullar tatil hava cehennem sıcağı. eve gelen icraların haddi hesabı yok sonunda evden çıktık bir tanıdığın yanına yerleştik geçici süre için. rahatsız etmeyelim diye sabahın köründe çıkıyoruz evden akşama kadar deli gibi dolanıp duruyoruz. karnımız aç cebimizde 5 kuruş yok. akşam eve dönünce önüme konan yemeği yemekten utanıyorum. sürekli midem ağrıyor.

    bir gün bi baktım annem abimin yeni sayılabilecek gömleklerini ütülüyor. neden ütülüyorsun abim yok ki dedim, gelince hazır olsun diye dedi. dünya saçması geldiyse de bir şey demedim. aradan birkaç gün geçti bir sabah bir baktım annem elinde abimin gömlekleriyle dışarı çıkıyor, bir işim var siz bekleyin yarım saate dönerim dedi çıktı. 1 saat sonra elleri boş geldi. hadi ayakkabılarınızı giyin çıkıyoruz dedi.

    hatırlayan vardır mutlaka eskiden mudurnu chicken vardı tavuk döneri meşhur. oraya gittik. annem bize tavuk suyuna çorba söyledi. kendine söylemedi. iştahla 2 kaşık aldım canım nasıl çekiyor ama midemin ağrısından içemiyorum. biraz bekliyorum geçer diye yok. su içiyorum yine bekliyorum. geçmiyor. içemedim. ve o gün o çorbayı içemediğim için 2 gün ağladığımı hatırlıyorum.

    velhasıl üstünden yıllar geçti, çok şükür herşeyi toparladık hepimiz okuduk meslek sahibi olduk. annem abimin gömleklerini satıp aldığı için midir, aylarca çektiğim mide ağrısından mı bilinmez ama hala tavuk suyuna çorba içemem.