hesabın var mı? giriş yap

  • kismen, hatta genel olarak dogru bir söylem..

    aslinda gizli bir hiz siniri vardir. normal hiz siniri kalktiktan sonra richtsgeschwindigkeit, yani "önerilen hiz" uygulamasi devreye girer, bu da 130 km/saate tekabül eder.. almanya icindeki tüm otobanlar icin gecerlidir bu uygulama.

    almanlar kisaca demis ki, "motorunu, yolunu, arabani yapiyorum, sana essek gibi egitimini veriyorum (bkz: almanya'da ehliyet almak), hiz sinirini da kaldiriyorum.. ama sirf senin ve diger sürücülerin sagligini ve hakkini garanti altina almak icin böyle bir hiz siniri ilave ediyorum. ha, gecersin, gecmezsin, o senin bilecegin is, cezasi yok. ama olur da kaza yaparsan, hakli durumda bile olsan, kismen haksiz, hatta tamamen haksiz duruma düsebilirsin. "

    bunu duyan sigorta sirketleri de diyor ki, "aaa, varsa öyle bir durum, sen 130 üzerinde kaza yaparsan, ben de senin hasarini ödemeyebilirim, ve muhtemelen de ödesem bile cok az bir kismini öderim"

    kisaca evet, hiz siniri yok, ama olur da bu önerilen hizin üzerinde bir kazaya karisirsaniz her türlü bedelini ödersiniz..

    ek olarak: bu durum pek bir tirsma durumu yaratmiyor soförlerde. cünkü almanya otobanlarinda hiz siniri kalksin, kalkmasin, eger yol bossa sol serit cogunlukla bos olur. herkes en sag seride gecer, sol serit sadece sollama durumlarinda kullanilir ve hiz yapan araclarin sorunsuz devam etmesi saglanir.

  • tarafları dinlemeye gerek yok arkadaş, neyini dinleyeceğim. birisi müşteri, diğeri hizmeti veren. müşterisinin kafasında sandalye kıran mekana gidilir mi? hesap 850 gelmiş, kişi başı normalmiş. peki bu içmedikleri şalgam suyunun parasını almayı haklı gösterir mi? hayır.

    55 yıllık aile işletmesiymiş, yok adını arkasındaki koy'dan almış. bunlardan kime ne, bize ne. hesapta olmayan bir şeyi, hesaba eklemiş bu mekan. sonra da, müşteri ne kadar bağırır çağırırsa (ki haklı), alttan almak yerine , sen de efelen, sonra kavga çıksın ve 7 kişinin üstüne (bayanlar da var sanırım), 20 kişi çullan.

    ayıp kardeşim ayıp. 55 yıllık aile işletmesinin düştüğü durum bu işte. bu işletmeyi savunan arkadaş da, biz seviyoruz gelseniz de gelmeseniz de demiş. bence merak etmeyin, sizde bu yaklaşım devam ettiği sürece zaten yavaş yavaş kimse gitmez o sizin adanıza. evet sizin adanız ya orası, memleketin bir adası değil, sizlerin adası. sonradan şöhreti bulmuş, ne oldum delisi restoranların milleti kazıkladığı sizin adanız, sizde kalsın.

    tanım ; adalıların çok sevdiği 55 yıllık aile işletmesi ama müşteri dövüyorlar.

  • babam annesiz büyümüş. henüz 2 yasindayken anne-baba ayrılınca, kadın dönmüş köyüne, 5 aya kalmadan yeniden evlendirmisler, 1 yıla kalmadan da başka çocukları olmuş.
    babamın babası evlenmiş tabii boş durmamış. evlenip ayrılmış,bir de babamla yaşıt bir çocuğu olan öğretmen bir hanımla. sonra da ortak bir çocuk daha yapmışlar, evin altın çocuğu olan amcamı.
    böylelikle anneli kardeslerinin içinde annesiz kalmış babam. dedem çok dövermiş babamı kimse de önünde siper olmamış.
    56 yaşına geldi babam, annemle ayrilar, hali vakti oldukça yerinde, bolca okur, küçük güzel zevkleri vardır. geçenlerde amcasi yüklü bir miktar borç istemiş babamdan,
    "tabii benden isterler.."diye anlatıyor babam,
    "kardeşimden isteyemezler..bizden isterler.. biz sahipsiziz ya.."
    56 yıl geçer, mesleğini eline alırsın, çocuğun olur, onu buyutur meslek sahibi yaparsin, evlenirsin, boşanırsın, emekli olursun, ama hala sahibini ararsın.

    edit: hiç görmeden babama sevgilerini ileten pek çok güzel yazar oldu,çok teşekkür ederim. uzulduklerini söyleyenler de oldu. babam muhteşem bir insandır. bazen zordur ama muhteşemdir. rüyamda babama yılın babası ödülü bile vermişlerdi hatta:)) bugün konuştuğumuzda bundan bahsetmek istedim, bahsedemedim nedense kaldı öyle içimde, üzülsün de istemedim. selamlariniz sevgileriniz hep bende kaldı ama ben onları elbet ileteceğim.

  • radyoloji uzmanının radyoloji teknikeriyle arasında 1000 lira maaş farkı mevcut. böyle giderse mr çekecek cihaz olacak fakat mr yorumlayacak doktor kalmayacak. hem de çok değil 1-2 seneye bunlar olacak.

    edit: sevgili arkadaşlar. hiçbir mesleği hiç kimsenin yaptığı işi kötülemiyorum. ne de felaket tellallığı yapıyorum. yarının gelişi bugünden bellidir. bugün mhrsden randevu almanın imkansızlaştığını hepimiz biliyoruz. teknikerin yanlış çekimi sebepli eksik yapılan bir radyoloji yorumunun cezasını radyoloji doktoru çekiyor. kim bin lira farkla böyle bir riske girer.

  • ben bu belgeseli dün canlı izledim. twitter'dan yabancıların yorumlarını da takip ettim. adamın birisi açıkça ali ağaoğluna görgüsüz yazdı mesela. başkası adına utandım resmen. ayrıca mardan palace çekimleri de insanların aklına bu düşünceyi getirebilir. geceliği 15.000 euro olan otel özellikle vurgulandı falan. simon reeve antalya kısmında şehri dubai'ye benzettiğini de söylüyor zaten. yalan mı? maalesef değil. bence objektif bir belgesel. ingilizcesi olan herkese tavsiye ederim. devamı haftaya pazar akşamı yayınlanacak.

  • takıntıları da son derece ilginç;
    örneğin hiç banyo yapamadan geçirdiği 20-30 günlük bir okyanusötesi yolculuk sonunda, temizlik hastalığına yakalanıyor, bir kurulandığı havluya bir daha deyemiyor.

    sonra, herhangi birşeyi 3 ve 3'ün katları şeklinde yapıyor; kitleme mi yapacak, üç defa kitliyor işte.

    yediği yemeklerin kübik hesaplarını yapıyor, gibi birsürü şizofrenik tavır içerisine giriyor, çıkıyor.

    başladığı işi bitirme takıntısı da var; lisedeyken realist bir yazarın eserine başlıyor, yazarın 100 ciltlik eseri var, genç nikola bitirmek zorunda kalıyor, bitirince de "bir daha asla" diyor sadece, işte türkçemize bu deyim de buradan geçmiştir, tesla'nın bir cilvesi daha işte.