hesabın var mı? giriş yap

  • ruhun takatsizliğindendir. ya da anlatmaya nasıl başlanacağı konusunda bocalarken, zaman kaybetme sonucu ortaya çıkan eylemdir.
    anlatsan da hiçbir şeyin değişmeyeceği ihtimali ile her şeyin kötüleşebileceği olasılığı arasında kalırsın bazen, sonra susarsın.
    anlatmamak, konuşmamak, içini dökmekten daha iyi bir fikirmiş gibi gelir. sonra bir bakarsın sustuğun her kelime içinde büyüdükçe mutsuz, huzursuz bir insan olup çıkmışsın. bir zaman sonra söyleyeceklerini unuttuysan ne ala, nitekim söyleyeceklerinin çok da kaydadeğer şeyler olmadığını gösterir bu. ama içinde tutup biriktiriyorsan, söyleyemediklerin sinirini bozmaya, canını yakmaya başlar.
    sonuç olarak, söylenmek istenen her neyse, saçma sapan bir şey olmamak koşuluyla, söylenilip kurtulunması en doğrusu sanırım...

    (bkz: avaz avaz susmak)

  • eski eşim de beni hep böyle kandırırdı. ağzıma sıçar sıçar basit bir özürle olayı kapatırdı. ama benim yaptığım hatalar aşırı büyütülürdü.

    şimdi sevgili akbank kullanıcıları da kredi kartı ekstresini geciktirince bir özürle faizden yırtabiliyorlar mı o önemli?

  • halihazirda butun gercekligiyle yasanmakta olup hic de sasirtici olmayan sekilde icinde yasayanlarin idrak edemedigi, etmek istemedigi olgu. hala roman ve filmlerde izini aramanin pek bir mantigi yoktur cunku;

    gunumuzde milyonlarca kisi karayollarinda yuruyup yol kenarlarinda kamp atesi yakarak "daha iyi kurtarilmis bolgeler"e kacmakta (en son gecenlerde avrupaya kacmaya calisanlari hatirlarsiniz),

    sehir savaslari, baskici devletler, insanlarin herseyini kontrol edip urun haline getirmeye calisan devasa sirketler, dunya atmosferini kaplamis nefret, kutuplasma, umursamazlik gibi "kurgusal" seyler zaten bugunun birer gercegi.

    dahasi ekstra olarak; kafa kesme, ciğer yeme, adam yakma, bombalama, ezme, parçalama gibi "kurgusal soslar" da gundelik birer vaka haline gelmis durumda.

    bir de distopya eserlerin olmazsa olmazi kamplaşma/ çeteleşme vardir ya hani,

    mesela zombi istilasinin ertesi gununde, dogal felaket ve yikimdan iki saat sonra, atom bombasinin kirki ciktiginda hemen gorursunuz ne kadar it kopuk varsa birlesir, butun kaynaklara el koyar, yalniz gezenleri/gucsuz olanlari yagmalar, zevkine iskence eder, keser bicer yer, soyar, oldurur, tecavuz eder. izleyici/okuyucu olarak "lan dun bir bugun iki nasil hemen kamplasip birbirinizi buldunuz, nasil hemen sistemi kurdunuz" diye soylenirsiniz ya,

    iste bosuna soylenmeyin. soyle bir bakin dunyaya, zaten hali hazirda bu kamplasmalarin oldugunu, gücü yetenin gücü yetene dünyayı dar ettiğini gorun.

    hani acayip yiginlar vardir ya, bu cetelerin etrafinda toplanir, bariz bir sekilde yanlis oldugunu, insanlara zevk icin iskence edildigini falan gordugu halde alkis tutar, siddeti ve vahseti sever, destekler, daha cogunu ister. izlerken "lan nasil adam bunlar yaaa" dersiniz ya,

    bosuna demeyin. soyle bir bakin cevreye, aslinda bu tarz "insan"larin halihazirda milyonlarca/yuz milyonlarca sayida varoldugunu, siddeti, vahseti ve iskenceyi ovup yucelttigini, guclu ve zalimin yaninda olarak tatmin oldugunu, firsatini buldugunda sizi çiğ çiğ yemekten zevk duyacagini hissedin.

    o yuzden pollyanna'ciligi birakip yasadiginiz dunyayi gercek haliyle gorun.

    insanoglu denen lanet ve habis yaratiklar yuzunden icine edilen dunyanin halihazirda bir distopya oldugunu gorun artik.

    ve ne yazik ki film/kitap bittikten sonra dondugunuz "gercek" dunyanin o kurgusal orneklerden daha distopik ve vahşi ve umutsuz oldugunu kavrayin.

    cok guzel gercekci bir kurgusal distopya ornegi icin;

    (bkz: the road/@lemre)

    daha gercekcisi icin;

    (bkz: dünya)

  • -abi sen çok kızardın!!
    -hıı?
    -kızardın diyorum, buraların filan kızarmış.
    -hıı?
    -sen içince kız-a-rı-yor-mu-sun diyorummm..
    -abi, kız olunca arıyorum, niye aramiim???
    -??!!!

  • bir öyküsünden anlamlı bir alıntı;

    "... bir söz ne kadar derin ve ince olursa olsun çok mutlu ve çok mutsuz olanlara önemsiz gelir, onları tatmin etmez. bu yüzden aptallıklar hep çok sevinçli veya kederli zamanlarda yapılır, aşıklar birbirini en iyi sessizken anlarlar, mezarın başında yapılan ateşli, hararetli bir konuşma da yalnızca yabancıları duygulandırır, ölenin yakınlarına soğuk ve ehemmiyetsiz gelir."

  • gelen 2 arkadaşlık isteği,6 bildirim ve 19 dürtmeye aldırış etmeden arkadaşıyla geyik çeviren birini gördüğüm kayıtlardır.

    bana oyun davetiyesi geldiğinde bile heyecanlanıyorum aq.